Eski Yugoslavya döneminde, Müslüman Boşnakların dini ve milli bilincinin canlı tutulması için mücadele eden ve bu uğurda iki kez hapse giren Aliya İzetbegoviç, 19 Ekim 2003’te vefat etti.
Boşnakların ülkedeki diğer halklarla aynı haklara sahip olması için gençlik döneminden itibaren mücadele eden İzetbegoviç, Sırp ve Hırvatların Bosna Hersek’i paylaşmak amacıyla 1990’larda başlattığı saldırılarda bağımsızlık savaşına liderlik etti.
Mustafa ve Hiba çiftinin 5 çocuğundan biri olarak 8 Ağustos 1925’te Bosanski Samac kentinde doğan İzetbegoviç, 3 yaşındayken ailesiyle Saraybosna’ya taşındı ve eğitimini burada tamamlayarak, gençlik döneminden itibaren Müslüman nüfusa yönelik ayrımcılıklara karşı çıktı.
Avrupa’da İkinci Dünya Savaşı sürerken, Hırvatistan’daki faşist Ustaşa rejiminin Bosna Hersek’i ilhak ederek burada Bağımsız Hırvatistan Devleti’ni (NDH) kurmasıyla, ülkedeki Müslümanlar da “Hırvat” ilan edildi. Faşist Hırvatlarla aynı görüşte olmayan ve kimliğini korumak isteyen Müslüman Boşnaklar bu dönemde zulüm gördü. Öte yandan “ırkçı” Sırpların oluşturduğu Çetnik hareketi de etkin olduğu bölgelerde Müslümanları öldürmeye başladı ve ana hedefini, “Sırp olmayan tüm milletleri bu coğrafyadan tamamen temizlemek” olarak belirledi.
Çetnik ve Ustaşalara karşı “Genç Müslümanlar” oluşumunun öne çıkan ismi oldu
Eski Yugoslavya Krallığı döneminde, gayesi Bosna Hersek’teki Müslüman Boşnakları dini ve milli konularda bilinçlendirmek olan “Genç Müslümanlar” isimli oluşumun öne çıkan isimleri arasında yer alan İzetbegoviç, Müslümanların ülkedeki diğer etnik ve dini gruplarla eşit haklar elde etmesi, Çetnik ve Ustaşaların yıktığı Müslüman evlerinin ve camilerin yeniden inşası için dava arkadaşlarıyla birlikte çalıştı.
İzetbegoviç, İkinci Dünya Savaşı’nın ardından kurulan Yugoslavya Federal Halk Cumhuriyeti’nin faşizme galip gelmesine rağmen dini ve milli konularda Müslüman Boşnakların sorunlarına çözüm olamadığını belirten görüşlerinden dolayı “Genç Müslümanlar” oluşumunun bazı üyeleriyle birlikte 1946’da tutuklandı. 21 yaşındaki İzetbegoviç, 3 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Cezaevinden çıktıktan sonra ziraat fakültesine kaydolarak eğitimine devam eden İzetbegoviç, 2 yıl sonra ise hukuk fakültesine geçerek buradan mezun oldu.
İzetbegoviç, Halida ile 1949’da evlendi ve bu evliliğinden Leyla, Sabina ve Bakir isimlerinde 3 çocuğu oldu.
Marksist-Leninist görüşlerin takipçisi olan Josip Broz Tito liderliğindeki eski Yugoslavya döneminde de insan hakları mücadelesine devam eden İzetbegoviç, “Preporod”, “Takvim” ve “Glasnik” gibi gazete ve mecmualarda çocuklarının baş harflerinden oluşan “LSB” mahlası ile yazılar kaleme aldı.
Aliya İzetbegoviç, İslam dünyasının içinde bulunduğu durumla da yakından alakadar oldu ve 1960’larda yazmaya başladığı “İslam Deklarasyonu” isimli eserini 1970’te yayımladı.
“İslam Deklarasyonu” isimli kitabındaki ifadelerinden dolayı 14 yıl hapse mahkum edildi
Yugoslavya’da aşırı milliyetçi söylemler Tito’nun 1980’de ölmesiyle yeniden ortaya çıktı. O yıllarda ceza kanununa “ifade suçu” da eklendi ve İzetbegoviç, yazdığı “Doğu ve Batı Arasında İslam” isimli eseri yayımlanmadan hemen önce 1983’te beraberindeki 12 Müslüman aydınla tutuklanarak cezaevine gönderildi.
“Saraybosna Süreci” olarak adlandırılan tarihi davada İzetbegoviç ve diğer Müslüman aydınlar, ifade suçundan ve organize örgüt kurarak düşmanca faaliyette bulunmaktan hüküm giydi. İzetbegoviç’in mahkumiyet kararı, “İslam Deklarasyonu” isimli kitabındaki ifadelerine dayandırıldı ve 14 yıl hapse mahkum edildi.
Cezaevinde kaldığı dönemde yazmaya devam eden İzetbegoviç, “Özgürlüğe Kaçışım – Zindandan Notlar: 1983-1988” isimli eserini kaleme aldı. İzetbegoviç, 1988’de afla özgürlüğüne kavuştu.
İzetbegoviç, 1990’da kurulan ve bugün de Bosna Hersek’teki en büyük Boşnak partisi konumundaki Demokratik Eylem Partisinin (SDA) ilk genel başkanı seçildi ve eski Yugoslavya’daki 6 sosyalist cumhuriyetten biri olan Bosna Hersek’in de başkanı oldu.
Bosna Hersek’teki kanlı savaş, İzetbegoviç’in hayatının dönüm noktalarından biri oldu
Aliya İzetbegoviç’in hayatındaki dönüm noktalarından biri de Bosna Hersek’teki kanlı savaş oldu. Yugoslavya, 1990’ların başında parçalanmaya başlarken, Yugoslav Halk Ordusu (JNA), 1991’de Slovenya’da çatışmaları provoke etti ve kısa zaman sonra Hırvatistan’da da çatışmalar çıktı. Bu çatışmalar, 1991’de Bosna Hersek’in Ravno ve Popovo köylerine de sıçradı.
Bosna Hersek’in bağımsızlığı konusu Yugoslavya’nın dağılma sürecine girmesiyle gündeme geldi. Bosna’daki savaşta işlediği suçlardan müebbet hapse mahkum edilecek ve savaş suçlusu olacak Sırp siyasetçi Radovan Karadzic, bağımsızlık fikrine karşı çıktı ve savaş olması halinde ülkedeki Müslümanların yok olacağını öne sürdü.
Bosna Hersek’teki tarihi “bağımsızlık” referandumu 29 Şubat-1 Mart 1992’de yapıldı ve Bosnalı Sırpların büyük çoğunluğunun boykot ettiği referanduma katılanların yüzde 99,7’si bağımsızlık için “Evet” dedi.
Referandumun hemen ardından JNA ve silahlandırdığı paramiliter Sırplar, Bosna Hersek’in farklı kentlerinde katliama başladı. İzetbegoviç, tüm Bosnalıları bu saldırılara karşı koymaya çağırdı ve bağımsızlık yanlıları onun liderliğinde zorlu bir mücadeleye başladı.
“Müslümanları yok etmekle” tehdit eden Sırp paramiliter gruplar, kadın ve çocuklar dahil sivillere yönelik büyük katliamlar yaptı. Saldırılar sonrası birçok insan evlerinden sürüldü, kadınlara tecavüz edildi, İslam’a ve Müslümanlara dair ne varsa yok edildi ve toplama kamplarına kapatılan sivillere akıl almaz işkenceler yapıldı.
Ülkenin bağımsızlığını savunanlar ise kuzeyde ve doğuda Sırplara, güneyde ve batıda ise Hırvatlara karşı çetin bir savaş veriyordu.
Sırp güçlerince 3,5 yıl kuşatma altında tutulan ve yokluğa mahkum edilmeye çalışılan başkent Saraybosna’nın yanı sıra Prijedor, Bijelina, Zvornik, Visegrad, Srebrenitsa, Foca gibi birçok şehirde büyük katliamlar, soykırımlar yapıldı.
Bağımsızlığı için mücadele ettiği Bosna Hersek’in ilk cumhurbaşkanı
Ülkedeki savaşı bitiren Dayton Barış Antlaşması ile 1995’te çatışmalar sona erdi ancak bilançosu çok ağır oldu. Savaşta, 200 bine yakın insan hayatını kaybederken, 1 milyondan fazlası evlerini terk etmek zorunda kaldı.
Antlaşmaya göre, Bosna Hersek, iki entite (Bosna Hersek Federasyonu ve Sırp Cumhuriyeti) ile Brcko Özerk Bölgesi’nden oluşurken Bosna Hersek Federasyonu da kendi içerisinde 10 kantona ayrıldı.
İzetbegoviç, silahları susturan ancak ülkeyi karmaşık bir siyasi yapının içine sokan Dayton ile ilgili “Bu adil bir barış değil ancak savaşın sürmesinden daha iyidir.” dedi.
Aliya İzetbegoviç, 3,5 yıl süren savaş sonrası “bağımsız” olan Bosna Hersek’in ilk cumhurbaşkanı ve daha sonra yeni siyasi yapıda Devlet Başkanlığı Konseyinin de ilk başkanı oldu.
21 yıl önce 19 Ekim 2003’te vefat etti
Sağlık sorunları sebebiyle 2000’de Devlet Başkanlığı Konseyindeki görevini kendi isteğiyle bırakan İzetbegoviç, partisinin 2001’deki kongresinde de genel başkanlığa aday olmayacağını bildirdi.
İzetbegoviç, Bosna Herseklilere uluslararası arenada tanınan, bağımsız ve egemen bir devlet bıraktı.
Vefatından önce İzetbegoviç’in son görüştüğü devlet insanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan oldu.
Cenazesine farklı ülkelerden 150 binden fazla kişinin katıldığı İzetbegoviç, vefatından önce “şehitlerin arasında mütevazı bir mezara defnedilmek istediğini” vasiyet etmesi üzerine Saraybosna’daki Kovaçi Şehitliği’ne gömüldü.
Fikir insanı kişiliğiyle de tanınan İzetbegoviç, “Doğu ve Batı Arasında İslam”, “İslam Deklarasyonu”, “Özgürlüğe Kaçışım”, “Tarihe Tanıklığım” ve “Köle Olmayacağız” isimli eserler kaleme aldı.