Donald Trump’ın İsrail yanlısı yaklaşımından sonra Joe Biden döneminde ABD’den farklı bir politika bekleyen Filistin yönetimi hayal kırıklığı yaşıyor.
- Biden, 13-16 Temmuz’da İsrail, Batı Şeria ve Suudi Arabistan’ı ziyaret edecek
Filistinli yetkililer, ABD Başkanı Joe Biden’ın yakında gerçekleşmesi planlanan bölge turunda Washington yönetimine tepkilerini doğrudan iletmeye hazırlanıyor.
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, 1 Haziran’da telefonda görüştüğü ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken’a bu yönde ilk sinyalleri verdi.
Filistin resmi ajansı WAFA’nın haberine göre, Abbas, Blinken’la görüşmesinde, İsrail’in işgal altındaki Batı Şeria ve Kudüs’teki hak ihlallerinden, fanatik Yahudilerin Doğu Kudüs’ün Eski Şehir bölgesine provokatif “bayrak yürüyüşüne” ve Mescid-i Aksa’ya yönelik baskınlara kadar çeşitli konulara dikkati çekti.
Sahadaki durumun artık hiçbir şekilde kabul edilebilir olmadığını vurgulayan Abbas, İsrail’in ihlalleri karşısında Washington’un sessiz kalmayı bırakmasını ve harekete geçmesini istedi.
ABD’nin Axios sitesi de görüşmeye ilişkin ismi açıklanmayan bir kaynağa dayandırdığı haberinde Filistin Devlet Başkanı Abbas’ın, “Bitti, artık bu son” dediğini aktardı.
Görüşmede Abbas’ın, “ABD’nin politikalarında bir değişim olmadığı takdirde durum daha kötüye gidebilir” ifadelerini kullandığı kaydedildi.
Filistinlilerin sorunları
Filistinliler, siyasi vizyon eksikliğinin yanı sıra İsrail’in ABD ve uluslararası toplum tarafından “iki devletli çözüm” dahil siyasi çözüme zorlanmamasından şikayetçi.
İsrail ordusunun Batı Şeria’da neredeyse her gün düzenlediği baskınlar Filistinlilerin yaralanmasına ve hayatını kaybetmesine neden olurken Biden yönetiminin Filistin politikası etkisizliği nedeniyle eleştiriliyor.
Trump döneminde Filistinlilere hizmet veren Kudüs Başkonsolosluğunun kapatılarak “Filistin İşleri Birimi” adıyla, Kudüs’e taşınan İsrail Büyükelçiliği çatısı altına alınması büyük tepki çekmişti. Biden yönetiminin bu birimin adını “ABD Filistin İşleri Ofisi” şeklinde değiştirerek doğrudan Dışişleri Bakanlığına bağlanacağını duyurması ise beklentileri karşılamadı.
Trump döneminde Filistin
Donald Trump başkanlığında Washington yönetimi Filistin aleyhine birçok karara imza attı.
Trump’ın 6 Aralık 2017’de “Kudüs’ün tamamını İsrail’in başkenti” olarak kabul etmesi belki de dış politikada aldığı en tartışmalı kararlardan biriydi.
Uluslararası hukuku hiçe sayan ve Filistinlilerin haklarını görmezden gelen bu kararın ardından 14 Mayıs 2018’de ABD’nin Tel Aviv’deki Büyükelçiliği Kudüs’e taşındı.
Trump yönetimi, 31 Ağustos 2018’de Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım ve Çalışma Ajansına (UNRWA) verdiği tüm desteği durdurma kararı aldığını duyurdu, 25 Ağustos 2018’de ise Filistin yönetimine sağlanan mali desteği durdurdu.
ABD, 7 Eylül 2018’de işgal altındaki Doğu Kudüs’te Filistinlilere hizmet veren hastanelere yapacağı 20 milyon dolardan fazla yardımı kesme kararı aldı, hemen ardından 10 Eylül’de ise Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) Washington’daki ofisini kapattı.
Bu adımların ardından Trump, 28 Ocak 2020’de dönemin İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile Beyaz Saray’da düzenlediği ortak basın toplantısında, “Yüzyılın Anlaşması” adıyla tek taraflı sözde Orta Doğu barış planını kamuoyuna açıkladı.
Biden’ın Filistin politikaları
Trump’ın kararları nedeniyle ABD ile gerilim yaşayan Filistinliler, Joe Biden’ın seçim kampanyası döneminde verdiği sözlerle umutlandı.
Biden, Doğu Kudüs’teki ABD konsolosluğunu ve FKÖ’nün Washington’daki ofisinin yeniden açılmasının yanı sıra Filistin’e yardımların yeniden başlaması ve İsrail’in yeni yerleşim birimleri yoluyla Filistinlilerin topraklarını işgal etmesi konusunda müzakereler yürüteceğini söyledi.
Ancak Biden, başkanlık koltuğuna oturduktan sonra işler çok fazla değişmedi. Filistinliler, Trump’ın Tel Aviv’deki büyükelçiliği Kudüs’e taşıma ve Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıma kararından vazgeçmeyeceğini belirten Biden’ın, mali yardımları yeniden başlatmak haricindeki sözlerini halen tutmadığı görüşünde.
ABD yönetimi bu dönemde Filistinlilere Kovid-19 aşısı için 15 milyon dolar ve UNRWA’ya 235 milyon dolar yardım sağladı.
Joe Biden, 15 Mayıs 2021’de Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’la ilk kez telefonda görüştü.
Biden, 21 Eylül 2021’de topraklarında egemen ve demokratik bir Filistin’in İsrail’in geleceğini garanti altına almak için “en iyi çözüm” olduğunu kaydetti.
Bu dönemde ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilileri Filistin yönetimiyle görüşmeler gerçekleştirerek ekonomiden Yahudi yerleşim birimlerine kadar çeşitli konuları ele aldı.
Filistin’in Biden’ın ziyaretinden beklentileri
Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el-Maliki, 23 Mayıs’ta yaptığı açıklamada, Biden yönetiminin Trump’tan tamamen farklı olduğunu düşündüklerini belirterek, Biden’ın Abbas’ı aradığında “Ben Trump değilim, Trump’ın Filistinlilere ve Filistin haklarına karşı aldığı tüm kararları geri çevireceğim.” dediğini aktardı.
Biden yönetiminin, Doğu Kudüs’teki Filistinlilere hizmet veren ABD Konsolosluğunun açılacağı konusunda kendilerine teminat verdiğini belirten Maliki, Biden’ın planlanan bölge ziyaretine ilişkin şu ifadeleri kullandı:
“ABD’nin bir önceki yönetimin attığı hatalı adımları düzeltmek için bir fırsatı olduğunu düşünüyoruz. Bu zaman zarfında olmasa bile Biden’ın ziyaretinde bunları gerçekleştirmesini düşünüyoruz. Biden’ın ziyaretini, ABD’nin bir önceki yönetimin yanlış kararlarını düzeltme yönünde adım atması için son tarih olarak görüyoruz.”
“Biden yönetimi kılını kıpırdatmadı”
Washington’un izlediği politikalarını AA muhabirine değerlendiren uzmanlar, Filistinlilerin Biden’dan umduğunu bulamadığı görüşünde.
Filistinli siyasi analist Abdulmecid Suveylem, Abbas’ın birçok kez dile getirdiği gibi Filistin yönetiminin ABD’ye yönelik mesafeli olduğunu belirtti.
Suveylem, “Mevcut yönetim (Biden) kılını kıpırdatmadı. İsrail’in siyonizm planını benimseyerek, Filistinlilere verdiği sözlerden geri döndü.” dedi.
Biden yönetiminin olaya çifte standartla yaklaştığını ifade eden Suveylem, hak ihlallerine ve tek taraflı yaklaşımlara maruz kalan Filistinlilerin ABD tarafından adım atmaya çağrıldığını kaydetti.
Suveylem, “Biden yönetimini Doğu Kudüs’teki ABD konsolosluğunu açmaktan alıkoyan nedir? Neden FKÖ terör listesinde dururken, İsrail’in Kach örgütü terör listesinden çıkarılıyor?” ifadelerini kullandı.
İsrail konusunda Cumhuriyetçiler ve Demokratlar arasında büyük bir fark olmadığını söyleyen Suveylem, “ABD, ister Cumhuriyetçiler döneminde olsun, ister Demokratlar döneminde olsun, oyalama, kandırma ve aldatma yöntemini benimser. Donald Trump ve Joe Biden yönetimleri arasındaki fark nedir? Fark yönetimlerin özünde değil, tarzında.” değerlendirmesini yaptı.
“Filistin yönetimi hayal kırıklığına uğradı”
El-Halil Üniversitesi Siyasi Bilimler Bölümü Öğretim Görevlisi Bilal eş-Şubeki de Filistin yönetiminin İsrail ile müzakereler yürütme konusundaki umutlarının Biden’ın politikaları nedeniyle gerçekleşmediğini dile getirdi.
Şubeki, “Filistin yönetimi, ABD’nin barış sürecini canlandırılması ve verilen sözlerin yerine getirmesi konusunda umut besliyordu, ama sonra ABD’den bir karşılık göremeyince hayal kırıklığına uğradı.” dedi.
Trump ve Biden yönetimleri arasında belirgin fark olmadığının altını çizen Şubeki, şunları kaydetti:
“Mevcut yönetim İsrail yanlısı bir ara bulucu. Önceki yönetim İsrail için bir ara bulucu değil, müttefikti. ABD’deki tüm yönetimler, İsrail’e hiç baskı yapmadan ya Filistinliler üzerinde tamamen baskı kurarak onları sıklıkla bazı konularda zorluyor ya da onların hiç bir yere varmayan barış anlaşması süreciyle oyalıyor.”