Fransa’nın başkenti Paris’te yaşayan Filistin asıllı Amerikalı insan hakları avukatı ve aktivist Lara Elborno, Filistin konulu bir konferans kapsamında bulunduğu Londra’da, Gazze’deki insani kriz ve Fransa’da Filistin’e destek gösterilerine getirilen yasaklara ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
Elborno, Gazze’de “insani ara” sona erdiğinde İsrail’in bombardımana derhal başlayacağı ve güney bölgelere yoğunlaşacağı yönündeki açıklamalarını hatırlatarak, halihazırda 1,7 milyon Filistinlinin kuzeyden güneye göç etmeye zorlandığını ve yerlerinden edildiği belirtti.
İsrail’in Gazze’nin güney bölgesinde yoğunlaştırdığı saldırılarıyla soykırım suçlarına devam ettiğini söyleyen Elborno, şu ifadeleri kullandı:
“Korkum şu ki, İsrail’in şu anda büyük hava saldırılarını, vahşetini ve yıkımını, gidecek güvenli yeri olmayan ailelerin sığındığı (güneydeki) bölgelere yoğunlaştırması nedeniyle son 6 haftada gördüğümüz vahşet, yıkım ve ölümler, çok daha geride kalacak. Gazze’de kesinlikle güvenli hiçbir alan yok. Ne zaman Gazze’deki ailemle telefonda konuşsam, her görüşmemizde arkadaki insansız hava araçlarının sesini duyabiliyorum.”
İsrail’in Gazze’de “soykırım” yaptığının anlaşılmasının önemine işaret eden Elborno, “Bu soykırım, yerleşimci koloninin tüm Filistin’i Filistinlilerden etnik olarak temizlemek için 75 yıldır sürdürdüğü kampanyanın, Filistin halkına uyguladığı sömürgeci şiddet ve tahakkümün en son boyutudur.” dedi.
Elborno, bunun şiddetle kınanması ve reddedilmesi, “nehirden denize tüm insanlar için özgürlüğün” desteklenmesi gerektiğini dile getirdi.
“Fransa’da Filistin halkıyla dayanışma amacıyla örgütlenmek hiç kolay değil”
İsrail’in Gazze’ye saldırılarının ardından, Fransa’da hükümetin Filistin’e destek gösterilerine getirdiği yasaklara değinen Elborno, bir Filistinli olarak, Fransa’da Filistin halkıyla dayanışma amacıyla örgütlenmenin hiç kolay olmadığını ve kendilerine zorluk çıkarıldığını söyledi.
Elborno, İngiltere’de kitlesel dayanışma gösterilerine şahit olduklarını ancak Fransa’da buna izin verilmediğini anlatarak, şu ifadeleri kullandı:
“Fransa’da örgütlenmeye çalıştığımızda protestolarımız tamamen yasaklanıyor. Cumhurbaşkanı (Emmanuel Macron) bir kararname yayımlıyor ve Filistin yanlısı protestoların kamu düzeni açısından risk oluşturduğu gerekçesiyle yasaklanacağını söylüyor ya da protesto izni almayı başarsak bile ağır militarize polis tarafından göz yaşartıcı gaza maruz kalıyoruz. Fransa’daki durum hiç de kolay değil. Buna rağmen, Fransız halkı bu soykırım sırasında Filistinlilerle dayanışma içinde oldu ve her hafta gösterilere katılmaya devam ediyor. Devletin baskısına rağmen herkes elinden geleni yapıyor.”
“İsrail, 7 Ekim’den bu yana 100’den fazla soykırım niyeti açıklaması yaptı”
Avukat Elborno, İsrail’in Gazze’de suçun ötesinde “soykırım” olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:
“Roma Statüsü ve Soykırım Sözleşmesi uyarınca, soykırımın yasal tanımına göre bu kesinlikle bir soykırımdır. Soykırım, niyet ve eylem gerektirir. İsrail ordusu ve hükümetinin en üst kademelerinden 7 Ekim’den bu yana 100’den fazla soykırım niyeti açıklaması yapılmakla kalmamış, aynı zamanda uluslararası anlaşmalar kapsamındaki 5 soykırım eyleminden 3’ünü açıkça gerçekleştirmiştir. Bu benim görüşüm değil. Bu, şu anda ortaya çıkan ve İsrail’in soykırım yaptığını söyleyen, soykırım araştırmaları alanında çalışan 800’den fazla akademisyenin, devlet suçu işlediğini ortaya koyan 47’den fazla akademisyenin ve çok daha fazlasının görüşüdür.”
“İsrail’e karşı işlediği suçlardan ötürü hesap verebilirlik talep edilmeli”
Elborno, İsrail’in bu kez işlediği savaş suçlarından sorumlu tutulması gerektiğine inandığını belirterek, “Sorumlu tutulmazsa, olabilecek en kötü suçu işliyorsa, o zaman bu sadece İkinci Dünya Savaşı sonrasında soykırımı önlemek ve cezalandırmak amacıyla geliştirilen uluslararası hukuk, hesap verebilirliği teşvik amacıyla kurulmuş uluslararası kurumlar hakkında bu durum bize ne söyler?” diye konuştu.
İsrail’in işlediği suçlardan dolayı hesap verebilirliğinin sağlanması gerektiğine işaret eden Elborno, “Şu anda harekete geçilmezse, o zaman bize söyledikleri şey, (uluslararası hukuk ve kurumların) tamamen etkisiz oldukları, görevlerini ve kurulma amaçlarını yerine getirmedikleri için lağvedilmeleri gerektiğidir.” dedi.