Filistin Dışişleri Bakanlığı, Mescid-i Aksa’ya koruma sağlamak için Ürdün Dışişleri Bakanlığı’yla koordineli bir şekilde çalıştıklarını açıkladı.
Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, Mescid-i Aksa ile ilgili tüm uluslararası kararları uygulamak, İsrail’in Aksa’yı hedef alan komplosunun boyutlarını ortaya çıkarmak, Kudüs’e ve kutsallarına karşı saldırılarını durdurmak için İsrail yönetimi üzerinde en geniş uluslararası baskıyı seferber etmek için Ürdün Dışişleri Bakanlığı ile koordineli çalışma yürütüldüğü belirtildi.
Açıklamada, aşırılık yanlısı milletvekilleri, hahamlar ve Yahudi yerleşimcilerin Mescid-i Aksa’nın zamansal bölünmesini derinleştirmenin yanı sıra mevcut tarihi ve yasal gerçekliği İsrail’e hizmet edecek şekilde değiştirmek için günlük saldırıları da dahil İsrail’in devam eden saldırıları kınandı.
Radikal Yahudi örgütlerin Süleyman Mabedi’nin yıkılışının yıl dönümü olarak kabul ettikleri ve “Tişa BeAv” adını verdikleri matem günü dolayısıyla 18 Temmuz’da Mescid-i Aksa’ya düzenlemeyi planladıkları baskın için daha çok katılım sağlanması çağrısının da kınandığı açıklamada, yapılan çağrılar, düzenlenecek baskınlar ve bunun sonuçları ile yansımalarından tamamen İsrail hükümetinin sorumlu olduğu vurgulandı.
Yahudi örgütlerin bu çağrısı, Filistin halkına ve kutsallarına karşı bir saldırı ve konuyla ilgili Birleşmiş Milletler kararlarının açık bir ihlali olarak değerlendirildi.
İsrailli aşırılık yanlısı Yahudi örgütler, Süleyman Mabedi’nin yıkılışının yıl dönümü olarak kabul ettikleri ve “Tişa BeAv” adını verdikleri matem günü dolayısıyla 18 Temmuz’da Mescid-i Aksa’ya yoğun katılımlı baskın düzenleme çağrısında bulunmuştu.
İsrail’de Egemenlik Hareketi isimli örgüt de 18 Temmuz’da Yahudi yerleşimcilerin katılımıyla Kudüs’ün Eski Şehir surları çevresinde yürüyüş düzenlemeyi planlıyor.
Kudüs İslami Vakıflar İdaresinin egemenliği ihlal ediliyor
Mescid-i Aksa, İsrail ile Ürdün arasında 26 Ekim 1994’te imzalanan barış antlaşmasına göre Ürdün Vakıflar, İslami İşler ve Mukaddesat Bakanlığına bağlı Kudüs İslami Vakıflar İdaresinin himayesinde bulunuyor.
Ancak Yahudiler, 2003’ten bu yana İdarenin izni olmadan İsrail’in tek taraflı kararıyla polis eşliğinde kutsal mabede giriyor.
Bu girişleri baskın olarak nitelendiren Kudüs İslami Vakıflar İdaresi, Müslümanların egemenliğinin ihlal edildiğini belirtiyor.