İshak, İsrail’in işgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs topraklarında sürdürdüğü yerleşim politikaları ve ihlallerini AA muhabirine değerlendirdi.
Aynı zamanda Filistin topraklarındaki Yahudi yerleşim alanları uzmanı olan İshak, bu yıl yerleşim birimlerinin inşası hızlandığını ve Yahudi yerleşimcilerin bölge sakinlerine (Filistinlilere) saldırılarının arttığına işaret etti.
İshak, “2022 yılı, Yahudi yerleşim birimlerinin ve saldırıların artması nedeniyle Filistin halkının 1967’den beri yaşadığı en kötü yıllardan biri oldu ve 2023 yılı daha zor olacak gibi görünüyor.” dedi.
İsrail’in hem Batı Şeria hem de Kudüs kentindeki yerleşim alanlarını genişletme planlarını sürdürdüğünü dile getiren İshak, Tel Aviv yönetiminin ayrıca “Büyük Kudüs” olarak dillendirilen birkaç yerleşim birimini kapsayan proje başta olmak üzere “tehlikeli bazı projeleri hayata geçirme” çalışmaları yaptığını söyledi.
İsrail’in Kudüs kentindeki arazilerin kayıt işlemleri üzerinden göçe zorlanan Filistinlilere ait toprakları ele geçirme adımları attığına işaret eden İshak, 1995 yılında Filistin ile İsrail arasında imzalan Oslo Anlaşması bağlamında belirlenen bölgelerin kontrolüne de değindi.
İşgal altındaki Batı Şeria’nın büyük bölümünü oluşturan “C” bölgesinin yüzde 75’ini oluşturan toprakların halihazırda İsrail kontrolünde tutulduğunu ifade eden İshak, “Batı Şeria’nın A ve B bölgelerindeki yoğun nüfus sebebiyle tarıma yer kalmadı. İsrail ayrıca Kudüs ve çevresindeki bazı bölgelerinde düzensiz inşaata göz yumdu.” diye konuştu.
O bölgelerde kilometrekare alan üzerindeki nüfus yoğunluğunun 50 bine ulaştığına ve yeterli altyapının da olmadığına işaret eden İshak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kudüs sakinleri, imar alanlarına bağlı olarak Kudüs’te İsrail’e bağlı belediye sınırlarının dışındaki bölgelere yerleştiler. Bu da kendilerini Kudüs kimliğinden mahrum bıraktı. Bu durum ayrıca Kudüs kentindeki Filistin nüfusunun yüzde 37’den yüzde 20’nin altına düşmesinde de etkili olacaktır.”
Yahudi yerleşim birimleri ve yerleşimcilerin saldırıları
ARIJ Müdürü İshak, İsrail’in Yahudi yerleşim birimleri inşaatına 2022 yılında hız verdiğine işaret ederek, “İsrail 2022 yılında Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te 12 bin 934 Yahudi yerleşim birimi için ruhsat verirken, Filistinlilere ait 318 ev ve 583 tesis için yıkım emri çıkardı.” ifadelerini kullandı.
Yahudi yerleşimcilerin 2022 yılında Filistinlilere bin 296 saldırı gerçekleştirdiğini aktaran İshak, bu saldırılardan 293’ünün Batı Şeria’nın kuzeyindeki Nablus kentinde yapıldığına dikkati çekti.
“İsrail geçen yıl Filistinlilere ait çoğu zeytin ağacı 12 bin 500 ağacı da söktü.” diyen İshak, 84 askeri kontrol noktasının varlığının da Filistinlilerin hareketini engellediğine işaret etti.
Kaçak yerleşimler
Batı Şeria’da İsrail hükümeti tarafından ruhsat alamayan 220 kaçak yerleşim yerinin yanı sıra 20 kırsal kaçak yerleşim yeri bulunduğunu söyleyen İshak, “Kaçak yerleşim olgusu 1998’de başladı ve bu olgu Batı Şeria’nın en geniş alanını kontrol etmeyi amaçlıyor.” dedi.
Kaçak yerleşimlerin ordudan koruma, su ve elektrik sağlamasını isteyen İsrailli bir yerleşimcinin yaşadığı mobil evin yerleştirilmesiyle başladığını, ardından bir grup mobil evin, inşa edilen evlere dönüştürülmesiyle devam ettiğini hatırlatan İshak, “Ortadoğu Dörtlüsünün 2011’de kaçak yerleşimleri kaldırma çağrısına rağmen, İsrailli yetkililer bu yerleşimleri destekledi.” dedi.
“Kaçak yerleşimlerin yüzde 96’sının Batı Şeria’yı kantonlara dönüştürecek stratejik konumlarda kurulduğunu” kaydeden İshak, İsrail’in bu kaçak yerleşimleri yasallaştırmamasına rağmen bir Filistin devletinin kurulmasını engelledikleri için yerleşim birimlerinden daha tehlikeli olduğunu söyledi.
İshak, “İsrail son yıllarda, kırsalda kurulan kaçak yerleşimlere önem gösteriyor; Filistinlilerin yatırım yapmasının ve kullanmasının yasak olduğu geniş kırsal arazileri kontrol eden hayvan çiftlikleri kuruluyor. Batı Şeria’nın doğusundaki Ürdün Vadisi’nde, 20 kırsal kaçak yerleşim bulunuyor.”dedi.
ARIJ’a göre, 2022, yerleşim birimlerinin nüfuzunu genişletmenin yanı sıra yerleşim birimlerini birbirine bağlamayı amaçlayan köprüler ve kaldırım yolları inşa etme talimatları da dahil olmak üzere çok sayıda askeri talimata tanık oldu.
Bu yıl Batı Şeria’daki yerleşim birimlerinin alanı, yüzde 3,1’den, yüzde 9,1’e çıktı.
Batı Şeria’da 179 Yahudi yerleşim yeri bulunurken, işgal altındaki Doğu Kudüs dahil Batı Şeria’daki Yahudi yerleşimcilerin sayısı 950 bine yükseldi.
BM, işgal altındaki Filistin topraklarında Yahudi yerleşim birimlerinin yasa dışı olduğu ve bunun iki devletli çözüm ilkesini “baltaladığı” konusunda defalarca uyarıda bulundu.
Filistin ile İsrail arasında 1995’te imzalanan “İkinci Oslo Anlaşması” çerçevesinde işgal altındaki Batı Şeria A, B ve C bölgelerine ayrılmıştı.
Yüzde 18’i kapsayan “A bölgesi”nin yönetimi idari ve güvenlik olarak Filistin’e, yüzde 21’lik “B bölgesi”nin idari yönetimi Filistin’e, güvenliği ise İsrail’e devredilirken, yüzde 61’ini kapsayan “C bölgesi”nin idare ve güvenliği İsrail’e bırakılmıştı.
İsrail, işgal altındaki Batı Şeria’nın büyük bölümünü oluşturan “C” bölgesinde Filistinlilere ait bazı evleri “ruhsatsız” olduğu gerekçesiyle yıkıyor.