Filistin ulusal bağımsızlık mücadelesinin yirminci yüzyıldaki önde gelen sembollerinden biri olarak kabul edilen Şeyh Yasin, 1987’de kurduğu Hamas hareketiyle Filistin sahasındaki direnişin yeni adresi oldu.
Şeyh Yasin, İsrail’in Filistin halkına direnişten başka bir seçenek bırakmadığını ifade ederek, Hamas’tan kısa süre önce kurulan Filistin İslami Cihad Hareketi ile Filistin ulusal mücadelesine İslami yeni bir soluk getirdi.
Mısır’daki eğitimi sırasında Müslüman Kardeşler Cemaati’nin (İhvan Teşkilatı) düşüncelerini benimseyen ve kurduğu Hamas’ı bu fikirler doğrultusunda şekillendiren Şeyh Yasin hem bir imam hem bir öğretmen hem de bir siyaset adamıydı.
Şeyh Yasin, tekerlekli sandalyeye bağlı felçli bedenine rağmen, kendi halkının işgale karşı ortaya koyduğu direnişin zirvesine uzanan uzun soluklu aktif bir hayata katkı sağladı.
Çocuk yaşlarında mülteci oldu
Tarihi Filistin’in Askalan (Aşkelon) kentine bağlı El-Mecdel kasabasının El-Cura köyünde 1937’de dünyaya gelen Yasin, henüz üç yaşında iken babasını kaybetti. Babasının vefatından sonra annesinin ve kardeşlerinin himayesinde büyüyen Yasin, tarihi Filistin topraklarının büyük bir kısmında 1948 yılında İsrail’in kurulması üzerine ailesiyle Gazze Şeridi’ne iltica etmek zorunda kaldı.
Şeyh Yasin, Arap ülkelerinin hezimetiyle sonuçlanan 1948’deki savaşı, “İsrail ile savaşmaya gelen Arap orduları, orduların gücünden başka bir güç olmaması gerektiği bahanesiyle silahlarımızı elimizden aldılar. Kaderimiz ona bağlıydı ve onlar yenildiklerinde biz de yenildik. Bunun üzerine Siyonist çeteler sivilleri dehşete düşürmek için katliamlar yapmaya başladılar ve eğer silahlarımız elimizde olsaydı olayların akışı değişirdi.” ifadeleriyle değerlendirmişti.
Bedensel engele maruz kaldı
Gazze’deki İmam Şafii İlk Okulu’nda ilk öğrenimine başlayan Yasin, 1952 yazında bir yüzme etkinliği esnasında kafasının üstüne düşerek boyun kemiğini kırdı ve bu yüzden bütün vücudu felç oldu.
Şeyh Yasin, bedensel engeline rağmen eğitimini sürdürmeye devam etti ve Filistin Lisesinden mezun olduktan sonra, Mısır’daki El-Ezher’de de Arap Dili ve Edebiyatı ile İslami İlimler alanında eğitim gördü.
Kaza sonucu meydana gelen bedensel engelinin yanı sıra Şeyh Yasin, İsrail istihbaratınca yapılan bir soruşturma sırasında aldığı bir darbe üzerine, sağ gözünde tam görme kaybı ile sol gözünde de görme yeteneğinde ciddi bir zayıflıkla hayatını sürdürdü.
Şeyh Yasin, tahsil hayatından sonra bazı itirazlara rağmen, Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı’nın (UNRWA) Gazze Şeridi’ndeki bir okulunda öğretmenlik yapmış, İsrail’in 1956’daki Mısır’a saldırısına karşı çıkmış ve Mısır’ın Gazze Şeridi üzerindeki egemenliğini destekler nitelikteki güçlü hitabetiyle ünlenmeye başlamıştı.
Siyaset ve direniş sahasına atıldı
İsrail’in 1967 yılında Filistin’in tamamını işgal etmesiyle birlikte Şeyh Yasin, toplumsal örgütlenmede aktif rol oynadı ve Gazze’de kurduğu İslam Merkezi’yle Filistin sahasında adından sıkça söz ettirmeye başladı.
Şeyh Yasin’in bu durumundan ciddi derecede rahatsız olan İsrail yönetimi, Yasin’i sıkı bir takibata ve zaman zaman gözaltına aldı.
İsrail tarafından örgüt kurma ve silah bulundurmaktan 1982’de 13 yıl hapis cezasına çarptırılan Yasin,1985 yılında İsrail ile Filistin Halk Kurtuluş Cephesi – Genel Komutanlık (FHKC – GK) arasında gerçekleştirilen esir değişimi sonucunda serbest bırakıldı.
Hamas’ı kurdu
Ahmed Yasin, Müslüman Kardeşler Cemaati’nin düşüncelerini benimseyen Abdulaziz Rantisi ve birkaç arkadaşı ile Filistin’i kurtarma gayesiyle 1987 yılında Gazze Şeridi’nde Hamas’ı kurdu.
Aynı yıl başlayan Birinci İntifada ile birlikte adı duyulmaya başlayan Hamas’ın kurucu lideri Şeyh Yasin, 1989 yılında İsrail makamlarınca tutuklandı ve yargılandığı askeri mahkeme tarafından müebbet hapse mahkum edildi.
Ahmed Yasin, sekiz yılı aşkın bir süre hapiste kaldıktan sonra, Amman’da Hamas’ın Siyasi Büro Başkanı Halid Meşal’e yönelik başarısız bir suikast girişiminde bulunan iki MOSSAD ajanının tutuklanması üzerine Ürdün ile İsrail arasında 1997 yapılan esir takasıyla serbest bırakıldı ve tedavi edilmek üzere Ürdün’ün başkenti Amman’a gönderildi.
Amman’daki tedavisi tamamlanan Şeyh Yasin, Gazze Şeridi’ne döndükten sonra, İsrail’in yanı sıra Filistin yönetiminin de zaman zaman baskılarına maruz kaldı ve bazen de sınırlı bir şekilde ev hapsine alındı.
Suikaste uğraması
Şeyh Yasin, İkinci İntifada’nın en şiddetli günlerinin yaşandığı 2003 yılında Hamas liderleriyle toplantı yaptığı sırada İsrail saldırısına maruz kaldı ancak bu saldırıdan hafif bir yara alarak kurtuldu.
Ancak İsrail’in saldırı ve tehditlerine karşı direnişten vazgeçmeyen Şeyh Yasin, 22 Mart 2004’te tekerlekli sandalyesiyle sabah namazını kıldığı camiden çıkarken İsrail ordusuna ait helikopterler tarafından atılan füzelerle hayatını kaybetti.
Dönemin İsrail başbakanı Ariel Şaron’un gözetiminde Gazze Şeridi’nde gerçekleşen suikast operasyonunda, Şeyh Yasin’in 7 arkadaşı hayatını kaybetti, 2 oğlu da yaralandı.
“Allah’ım, ümmetin suskunluğunu sana şikayet ediyorum.” diyerek Filistin davasının “yalnız bırakılmışlığından” yakınan Şeyh Yasin’in suikaste kurban gitmesi, Filistin’in yanı sıra tüm İslam dünyasında büyük tepkiye neden olmuştu.