Filistin, 15 yıl sonra genel seçimlere hazırlanırken İsrail işgali altındaki Doğu Kudüs’te de seçimlerin yapılması tüm Filistinliler ve Filistinli gruplar için ciddi önem taşıyor.
Filistin halkı, siyasi gruplar ve uzmanlar seçimlerin Kudüs’te yapılması konusunda birleşirken, seçimlerin düzenlenmesine ilişkin çözüm yolları farklılaşıyor.
Tel Aviv, Filistin yönetiminden 23 Mart’ta yapılan İsrail seçimlerine kadar beklemelerini istemişti. Ancak seçim sonuçları açıklanmasına rağmen İsrail’den hala Kudüs’teki seçimlere ilişkin olumlu ya da olumsuz bir yanıt gelmedi.
Filistin yönetimi seçimlerin Kudüs’te düzenlenmesi için uluslararası toplumdan İsrail’e baskı yapması konusunda girişimlerde bulunuyor.
İsrail’e rağmen Kudüs’te seçimlerin yapılmasını isteyen Filistinliler ve Filistinli gruplar ise bu amaçla çatışmanın dahil her türlü seçeneğin göze alınması gerektiği yönünde açıklamalar yapıyor.
Diplomatik temsilciliklerde sandık kurulması
Filistinli hukukçu Muin Avde, AA muhabirine yaptığı açıklamada, işgalden kurtulmaya çalışan bir halk için seçimlerin “garip ve nadir” bir durum olduğunu belirtti.
Kudüs’ün işgal edilmiş bir şehir olduğunu göstermek gerektiğini belirten Avde, “Seçimleri her türlü müdahaleden uzak ve denetlenebilir bir şekilde yapmak diplomatik temsilciliklerde oy kullanarak mümkün.” dedi.
Seçimlerde uluslararası denetim gerektiğini ifade eden Avde, böylelikle “seçimlerin gerçek sonuçlarının ve Filistinlilerin işgal altında olduğunun anlaşılacağını” söyledi.
“Bu haliyle yapılacak seçimler, Filistinliler sanki kendi topraklarında sorunsuz yaşıyor ve doğal bir şekilde oy kullanıyor gibi gösterecektir.” diyen Avde, seçimlerin diplomatik temsilciliklerde yapılması gerektiğini yineledi.
Kudüslülerin seçimlere katılması önemli
Filistinli avukat Gandi Rubai de seçimlerin Kudüs’te yapılmasının farklı yolları olduğunu belirterek, “mücadele yoluyla Kudüs’ün Filistin devletinin başkenti olduğunun teyit edilebileceğini” kaydetti.
Rubai, “Kiliselere ve Mescid-i Aksa’ya oy sandıkları konulabilir ve Seçim Komisyonundan bu sandıkları denetlemesi istenebilir.” diye konuştu.
Kudüslülerin seçimlere katılmasının sembolik bakımdan önem arz ettiğini vurgulayan Rubai, Kudüs’ün “seçimleri ertelemek veya iptal etmek için bir bahane” olarak kullanıldığı iddialarını reddetti.
Rubai, Filistin Kurtuluş Örgütü ve Merkezi Seçim Komitesine Kudüs’teki seçimlerin düzenlenmesine ilişkin şu öneride bulundu:
“İsrail’in Filistin halkının haklarını kullanmasını nasıl engelleyeceğini dünyaya gösteren bir meydan okuma olarak Doğu Kudüs’ün Babul Amud bölgesine seçim sandıklarının yerleştirilmesi düşünülmeli.”
İsrail’in Kudüs’teki seçimler üzerindeki denetleyici rolü ortadan kalktı
Batı Şeria’daki Birzeit Üniversitesinden Uluslararası Hukuk Profesörü Hanna İsa, Filistin’de seçim yasasında yapılan değişiklikler sayesinde İsrail’in Kudüs’teki seçimler üzerindeki denetleyici rolünün ortadan kalktığına dikkati çekti.
İsa, “2007’de çıkarılan Filistin seçim yasası ve 2020 yılındaki değişikliklere göre, doğrudan seçimlerin düzenlenmesinden başka bir yol yok.” diye konuştu.
Filistin yasalarına göre seçimlerin düzenlenmesinde hiçbir sorun olmadığını ifade eden İsa, seçim yasasının 155. maddesine ilişkin, “Bu madde nihayet bizi Oslo Anlaşması’ndan kurtardı.” ifadelerini kullandı.
İsa, Doğu Kudüs bölgesinde Filistin yönetimine ait kurumların seçimlerde kullanılabileceğini sözlerine ekledi.
Filistin’de 15 yıl sonra ilk kez seçim yapılacak
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, 15 yıl sonra ilk kez, 22 Mayıs’ta milletvekili, 31 Temmuz’da devlet başkanlığı ve 31 Ağustos’ta Filistin Ulusal Konseyi seçimlerinin yapılmasını öngören kararnameyi imzalamıştı.
Filistin Anayasası, her 4 yılda bir genel seçimlerin yapılmasını öngörürken İsrail işgali ve ablukası altındaki ülkede 2006’dan bu yana devam eden parçalanmışlık nedeniyle yıllardır genel seçime gidilemedi.
İşgal altındaki Doğu Kudüs’te 89 bin Filistinli seçmen bulunuyor, toplamda ise bölgede 340 binden fazla Filistinlinin yaşadığı tahmin ediliyor.