Filistin’in Türkiye’den mezun olan evlatları hem siyasette hem de sosyal hayatta ülkelerinin gözde noktalarında yer alarak, Türkiye’den aldıkları tecrübelerle halklarına hizmet ediyorlar.
İsrail işgaline rağmen kimisi kendi imkanlarıyla kimisi de Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığının (YTB) sağladığı burslarla Türkiye’de eğitim görme fırsatı yakalayan Filistinliler, eğitim süreçleri boyunca edindikleri bilgi ve tecrübeyi ülkelerine taşıdı.
Kimi doktor, kimi mühendis, kimi eğitimci olan yüzlerce Filistinli öğrenci, aynı zamanda Türkiye ile Filistin toplumları arasında önemli bir köprü görevi de görüyor.
AA ekibi, bugün hem işgal altındaki Doğu Kudüs’te hem de işgal altındaki Batı Şeria’da önemli görevler yürüten Türkiye mezunu Filistinli yetkililerle görüştü.
Kudüs’ün gözde hastanelerinden Kızılay hastanesinin müdürü Türkiye mezunu
Doğu Kudüs’teki Filistin Kızılayı Hastanesinin Müdürü Doktor Mahmud Ileyyan, Türkiye’de eğitim görme sürecini, yaşadıklarını ve Türkiye ile olan bağlarını anlattı.
Kudüs doğumlu Ileyyan, ilk defa 1989’da eğitim amacıyla Türkiye’ye gittiğini ve Hacettepe Üniversitesi Sağlık Yönetimi Bölümü’nde okuduğunu ve 1994’te bu bölümden mezun olduğunu, 1998’de de aynı alanda yüksek lisansı tamamladığını belirtti.
Ileyyan, “Şimdi Kızılay Hastanesi müdürüyüm ve 21 yıldır bu görevi yürütüyorum.” dedi.
Eğitim için neden Türkiye’yi tercih ettiği sorusunu Ileyyan, “Bildiğiniz üzere 1987 yılında birinci intifada başlamıştı ve ben o zaman Beytullahim üniversitesinde okuyordum. İki sene beklemiştim ve o zamanlar üniversiteler de kapanmıştı. O zamanlar da Türkiye eğitim konusunda pek tanınmıyordu. Ancak biraz araştırdım ve Türkiye’de eğitime karar verdim. Türkiye hem Müslüman bir ülkeydi hem de eğitim alanında çok iyi olduğunu öğrendim.” şeklinde yanıtladı.
Ileyyan, kendisinin Türkiye’ye eğitime giden ikinci nesilden olduğuna dikkati çekerek, üniversitede bulunduğu yıllarda yabancı öğrenci sayısının çok az olduğunu ve kendilerinin Filistinli olması nedeniyle çok sevildiklerini belirtti.
Türkiye’de okumanın hayatlarını değiştirdiğini vurgulayan Ileyyan, “Türkiye eğitim alanında çok güçlü bir ülke. Sadece ben değil, Türkiye’den mezun olan tüm Filistinlilerin burada çok önemli noktalarda görev aldığını biliyorum. Türkiye’den döndükten hemen sonra burada bir tıp merkezinde göreve başladım. 2000 yılında da bu hastaneye müdür olarak atandım.” dedi.
Ileyyan, Türkiye’yi çok özlediğini belirterek, “Türkiye benim kalbimin bir parçası haline gelmiş. 10 yıl yaşadım orada. Hayatımızın en güzel yıllarını Türkiye’de geçirdik. Müslüman bir ülke. Türkiye’den bayrak sevgisini, ahlakı öğrendik.” ifadelerini kullandı.
Şimdi çocuklarını da Türkiye’de eğitime göndermeyi istediğini belirten Ileyyan, Türkiye ile hala ilişkilerinin de devam ettiğini söyledi.
Ileyyan, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) ve Türk Kızılayı ile de hala çalıştıklarını aktararak, “TİKA ve Türk Kızılayı ile projeler yürütüyoruz. Bir de bizim derneğimiz var. Filistin Türkiye Mezunları Derneği. Bu derneğin de kurucu üyesiyim.” dedi.
Her yıl ailecek Türkiye’ye tatile gittiğini söyleyen Ileyyan, bu yıl koronavirüs salgını nedeniyle gidemediklerini kaydetti.
Ileyyan, eskiden okuma imkanlarının daha kısıtlı olduğunu ve zor zamanlar yaşadıklarına dikkati çekerek, “Eskiyle karşılaştıracak olursak şimdi fırsatlar çok daha iyi. Biz biraz çektik o zor zamanları. Şimdi ise Türkiye okumak için en münasip ülke. Bize gelen her öğrenciye de Türkiye’yi tavsiye ediyoruz. Hem yaşam olanakları açısından hem de eğitim açısından.” ifadelerini kullandı.
Türkiye’de eğitimini tamamladıktan sonra önceleri dönmeyi düşünmediğini ancak babasının çağrısı üzerine Filistin’e geri döndüğünü ifade eden Ileyyan, “Bu benim için en doğru karardı. Çünkü ülkeme hizmet etmeliydim.” şeklinde konuştu.
“Türkiye bizim ikinci vatanımız”
Lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimini Türkiye’de tamamlayan Prof. Dr. Mahmud Mustafa Matar, işgal altındaki Batı Şeria’nın kuzeyinde bulunan Nablus kentindeki Filistin’in en gözde üniversitelerinden En-Necah’ın Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Başkanlığı’nı yapıyor.
Matar, Hacettepe ve Marmara üniversitelerinde tıp eğitimini tamamladıktan sonra 2011’de Filistin’e döndü.
Aynı zamanda Filistin Türkiye Mezunları Derneği başkanlığını da yürüten Matar’ın 20 yılı Türkiye’de geçti.
Matar, Türkiye’de okuyan ağabeyinin teşvikiyle Türkiye’de okumaya karar verdiğine dikkati çekerek, “Aynı zamanda Türkiye hem coğrafik hem adet ve gelenekler açısında bize çok yakın. Biz Türkiye ile kardeşiz, dillerimiz de yakın birbirine. Bilimsellik açısından da Türkiye kendini kanıtlamış bir ülkedir.” dedi.
Türkiye’de yabancılık çekmediğini ve kendisini halkın bir parçası hissettiğini vurgulayan Matar, “Halk bize çok sıcak davranıyordu. Kendimizi orada gurbette hissetmiyorduk. Toplumdan bir parça olarak görüyorduk kendimizi. Zaten kendimizi öyle görmeseydik böyle uzun bir süre kalamazdık. Türkiye bizim ikinci vatanımız, Filistin’den bir farkı yok.” ifadelerini kullandı.
Matar, Türkiye’de okumanın kendi hayatını çok etkilediğini belirterek, “Türkiye’den döndükten sonra ilişkilerimizi kesmedik. Türkiye’den bir sürü adet ve alışkanlıklar da edindik. Tabi bu adet ve alışkanlıklar bize de yakın olduğu için hala sürdürüyoruz.” diye konuştu.
Türkiye halkının çok sıcak bir halk olduğunu söyleyen Matar, Türkiye’yi ve özellikle İstanbul’da gezmeyi çok özlediğini söyledi.
Matar, Türkiye’de eğitim görmekten gurur duyduğuna vurgu yaparak, Filistinlilere de Türkiye’de okumayı şiddetle tavsiye ettiğini kaydetti.
“Bence Türkiye eğitim için gidilebilecek en iyi ülkelerden biridir.” diyen Matar, “Türkiye Mezunları Derneği olarak da Türkiye ile olan ilişkilerimizi devam ettiriyoruz. Zaten bu derneği de bu amaç için kurduk.” şeklinde konuştu.