Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’nın (YTB) sağladığı bursla Türkiye’ye Türkçe öğrenmeye gelen yabancı diplomat, araştırmacı ve akademisyenler, ülkeler arasındaki ilişkilerin gelişmesine, halkların da yakınlaşmasına katkıda buluyor.
Türkiye’nin sağladığı yükseköğrenim burs programları 2012 yılında “Türkiye Bursları” adıyla markalaştı ve YTB koordinasyonunda yürütülmeye başlandı.
Ülkelerinde etkin olabilecek, gelecek vadeden yabancı uyruklu kamu görevlisi, araştırmacı ve akademisyenlerin Türkçe öğrenmelerine ve akademik eğitim almalarına yönelik burs programıyla bursiyerlerin Türkiye’yi yakından tanıması ve Türkiye ile sürdürülebilir bağlar kurması hedefleniyor.
“Türkiye Bursları” ile mezun olan Filistinli akademisyen Dr. Hanadi Duveykat (40) da, bu akademik tecrübeyi ülkesinde başarıya dönüştüren ve ülkesi ile Türkiye arasında sürdürülebilir bağların kurulmasında rol oynayan bu gönüllü elçilerden biri.
İstanbul Üniversitesi Gazetecilik Bölümü’nde sosyal medya uzmanlığı üzerine doktorasını tamamlayan Duveykat’ın, “Sahte haber üzerine bilimsel araştırma yapmanın haritasını çıkarmak: Sistematik bir inceleme” ve “Tarihsel Gelişim Sürecinde Filistin’de Gazetecilik, Halkla İlişkiler ve Sosyal Medya” gibi yayınlanmış makaleleri bulunuyor.
Türkiye’deki doktora eğitimini tamamlamasının ardından Filistin’de Cenin Arap Amerikan Üniversite ve Necah Üniversitesi’nde dersler vermeye başlayan Filistinli akademisyen, Arap Amerikan Üniversitesi’nin Ramallah’taki Çağdaş Medya Fakültesi’nde Kurucu Dekan olarak görev yapıyor.
AA muhabirine konuşan Duveykat, Türkiye Bursları’nı akademik kariyeri için önemli bir fırsat olarak görüp 2012’de bu programa başvurduğunu aktardı.
Duveykat, “2012’de Mısır’da yüksek lisanstan mezun olarak dönmüştüm ve çalışıyordum. Ancak sürekli akademik tarafta doktora yapmayı arzuluyordum. Bu yüzden burs arıyordum. Necah Üniversitesi’nde öğretim üyeliği yapan dayım tarafından Türkiye Bursları programını duydum. Bunun iyi bir fırsat olduğunu düşündüm.” dedi.
Burs programına kabul edildiğini, ancak bunun “zorlu bir süreç” olduğunu vurgulayan Duveykat, “Çeşitli mülakatlardan geçtik çünkü farklı branşlardan çok fazla Filistinlinin burs için talebi vardı. Bu yüzden rekabetçi bir süreçti. Kendinizi ispatlamanız gerekiyor. Eğitimi tamamlayıp ülkenize dönünce ne fark yaratacağınız önem taşıyor.” ifadelerini kullandı.
Duveykat, “Türkiye’nin en köklü üniversitelerinden İstanbul Üniversitesi’ne başvurdum. İtibarı, sıralamadaki yeri, yüksek akademik seviyesi ile benim esas hedefim burası idi. Eğitimim sosyal medya uzmanlığı üzerineydi. 2012 yılı sosyal medyanın henüz başlangıç dönemleriydi. Dolayısıyla medyada gelecek bu alandaydı.” diye konuştu.
YTB deneyiminin “gerçekten harika” geçtiğini söyleyen Duveykat, “Mülakatlara girmem ve kabul edilmem dahil ilk andan itibaren tüm süreç son derece sistemli ve muntazamdı.” görüşünü paylaştı.
İstanbul’da doktora yaptı, Filistin’de fakülte kurdu
YTB bursu ile İstanbul Üniversitesindeki doktora eğitimi, Duveykat’a, ülkesine dönünce görev yaptığı üniversitede fakülte kurabilecek bir deneyime zemin hazırladı.
Filistinli akademisyen, doktora öğrenciliğinden dekanlığa uzanan deneyimini şöyle özetledi:
“Pratik anlamda YTB bize eğitimden tamamen istifade edebileceğimiz fırsatı verdi ve bunun gerekli ortamı sağladı. Benimle aynı grupta dünyanın farklı ülkelerinden çok sayıda öğrenci vardı. İtalyan, Yunanlı, Filistinli, Cezayirli, Ürdünlü, Mısırlı, Lübnanlı, Koreliler (vardı). Bu kültürel çeşitliliğin yanı sıra bize eğitim veren hocalarla birlikte zengin bir deneyim yaşadık.
İstanbul Üniversitesinde aldığım eğitimde çok yönlü araştırma yapma fırsatı buldum. Bu tecrübe ve bilimsel araştırmalar ufkumu genişletti ve bunları üniversitede uyguladım. Arap Amerikan Üniversitesi ve Necah Üniversitesi’nde dersler verdim. Bir süre sonra Arap Amerikan Üniversitesi’nde Çağdaş Medya Fakültesi kurma görevi bana tevdi edildi. Bu fakültenin inşasında İstanbul Üniversitesi’nde öğrendiklerim bana dayanak noktası oldu ve bu aşamaya geldik.”
Türkiye’de Türkçe ve Arapça arasında pek çok benzerlik olduğu kadar farklıların da dikkati çektiğine işaret eden Duveykat, şöyle devam etti:
“Çok fazla aynı kelime var. Bu nedenle Türkçe öğrenirken bir dereye kadar zorlanmadım. Maaş, mesele, meşrubat gibi kelimeler hep aynı. Bu da biraz (öğrenmemi) kolaylaştırdı. Ancak bazı harfler ve uzun heceler Arapça’dan farklı. Arapça’da kaf ve dad gibi harfler olduğu gibi Türkçe’de de Arapça’da olmayan harfler var ve ben bunları telaffuz etmekte hala zorlanıyorum.”
“Kendimi Türkiye-Filistin arasında bir bağlantı noktası gibi hissediyorum”
Türkiye’deki akademik geçmişinin etkisiyle, Filistin’deki üniversitelerde verdiği derslerde bu kişisel deneyimi üzerinden sık sık örnekler verdiğine işaret eden Filistinli akademisyen, şöyle devam etti:
“Çok sayıda öğrencimde eğitimlerini Türkiye’de tamamlama arzusu oluşuyor. Ben de bu açıdan kendimi (Türkiye-Filistin arasında) bir bağlantı noktası gibi hissediyorum. Çok sayıda öğrenci Türkiye’de eğitim hakkında sorular soruyor. Ben de Filistin’deki öğrencilerime bu tecrübeyi yaşamalarını tavsiye ediyorum.
Türkiye’de yaşarken kendinizi ikinci vatanınızda hissediyorsunuz. Türkiye gerçekten insanın kalbinde yer eden bir ülke. Sizi sarıyor ve içinize işliyor. Havası sizi kendisine, İstanbul’a ve insanlarına bağlıyor.”
Onu en fazla 15 Temmuz darbe girişimi etkiledi
Türkiye’de kendisini en şaşırtan veya ilginç gelen şeyin ne olduğu sorusunu Duveykat, şöyle yanıtladı:
“İki durumdan bahsedebilirim. Birincisi, ben darbe döneminde Türkiye’deydim. Uçakları duyduğumuzdaki o ilk anları unutamıyorum. Biz buna alışkınız ama Türkiye gibi istikrar ve barış içindeki bir ülkede bunu duymanın ne kadar korkunç olduğunu hissettim. Filistin’de olması şaşırtmıyor. Zira İsrail uçakları her an bombalayabilir. Ama Türkiye’de bu yaşanan kalbimizi yaraladı gerçekten. Burada yaşayan insanların bu ülkeyi ne kadar çok sevdiğini hissettik. İnsanlar bu yıkıma hayır demek için sokaklara dökülmüştü.”
Duveykat, İstanbul’da yaşadığı dönemde kendisini etkileyen ikinci durumun ise Türkiye’de Filistin’e ve Filistin davasına yönelik destek olduğuna işaret etti.
Duveykat, “İsrail saldırıları olduğunda insanların sokaklara çıktığını, gösteriler yaptığını ve Filistinlileri desteklediğini çok görürdük. Filistinli olduğunu gördüğünde seni memnuniyetle karşılıyorlar ve bu davayı destekliyorlar. Bu durumu Türkiye’de günbegün yaşıyorduk.” diye konuştu.