Filistinli siyasi analistler, Kudüs’teki son olayların yeni bir ayaklanmaya dönüşebileceğini öngörüyor

İsrail’in işgali altındaki Kudüs’te dün akşam Mescid-i Aksa’daki cemaate saldırmasının ardından Filistinli bazı siyasi analistler, İsrail’in gelecek günlerde Filistinlilere yönelik atacağı adımlara göre, bölgede yeni bir halk ayaklanmasının (İntifada) çıkabileceği öngörüsünde bulunuyor.

İsrail güçlerinin, Kudüs’teki “egemenlik mücadelesi” kapsamında Şeyh Cerrah Mahallesi’ndeki bazı aileleri evlerinden çıkmaya zorlaması ve Kudüs’ün Eski Şehir bölgesinde yer alan Şam Kapısı önündeki Filistinlilere müdahalesi sonucu Filistinli gruplar ile Yahudi yerleşimciler arasında bir süredir gerginlik yaşanıyor.

İsrail polisinin, işgal altında tutuğu Kudüs’te dün akşam Müslümanların kutsalı ve ilk kıblesi olan Mescid-i Aksa’da cemaate saldırmasıyla ramazan ayının başından bu yana bölgede yaşanan gerginlik tırmanışa geçti.

Filistin Kızılayından yapılan açıklamada, İsrail güçlerinin, Mescid-i Aksa, Şam Kapısı ve Şeyh Cerrah Mahallesi’nde Filistinlilere yönelik saldırılarında 205 Filistinlinin yaralandığı, bunlardan 88’inin Kudüs’teki hastanelere kaldırıldığı ifade edildi.

Fanatik Yahudi gruplar, ramazanın 28’ine denk gelen 10 Mayıs Pazartesi günü, yer yüzündeki bütün Müslümanların kutsalı ve ilk kıblesi olan Mescid-i Aksa’ya baskın planları yaparken, “işgale hayır” diyerek Kudüs’ü savunan Filistinliler, İsrail’e direniyor.

Filistinli bazı analistler, Kudüs’te bir “egemenlik mücadelesinin” yaşandığına dikkati çekerek, fanatik Yahudi grupların, Aksa’ya baskın planı yaptığı 10 Mayıs başta olmak üzere İsrail’in gelecek günlerde Filistinlilere yönelik atacağı sert adımların, bölgede yeni bir intifadayla sonuçlanabileceği uyarısında bulunurken, bazı analistler tansiyonun yükseleceğine ilişkin yorumlara katılmıyor.

Kudüs’teki son gerginlik Şeyh Cerrah ve Şam Kapısı olaylarıyla başladı

Kudüslü gazeteci Muhammed Abdurabbih, Doğu Kudüs’ün Şeyh Cerrah Mahallesi’nde Filistinlilerin Yahudi yerleşimciler tarafından zorla evlerinden çıkarılma girişimlerinin Filistin halkının tepkisiyle karşılaştığını ve Kudüs’teki son olayların başlangıcı olduğunu söyledi.

Abdurabbih, Filistinli gençlerin, yerleşimcilerin saldırıları, Mescid-i Aksa’nın kapılarında bekleyen İsrail askerleri ve Filistinlilere yönelik tutuklamalar, güvenlik gerekçesiyle askerlerin keyfi adımları ve yerleşimcilerin ihlalleri gibi günübirlik birçok tacizle karşı karşıya kaldığını belirtti.

Fanatik Yahudi grupların, 1967’deki Doğu Kudüs işgalini İbrani takvimine göre “Kudüs Günü” olarak adlandırdıklarına ve kutladıklarına dikkati çeken Abdurabbih, yaklaşık 30 bin fanatik grup ve yerleşimcinin yürüyüş yapacağı 10 Mayıs Pazartesi günü başta olmak üzere Kudüs’teki mücadelenin devam edeceğini dile getirdi.

Abdurabbih, İsrail’in pazartesi günü muhtemel olaylara yönelik atacağı adımların ve şiddet olaylarının, Kudüs’te tansiyonu yükseltebileceği öngörüsünde bulundu.

“Büyük bir ayaklanma için zemin oluştu”

Eski Filistin Milletvekili Hasan Hureyşe, Aksa İntifadası’nın eski İsrail Başbakanı Ariel Şaron’un Eylül 2000’de Mescid-i Aksa’ya girmesiyle başladığına dikkati çekerek, yeniden bu durumun tekrarladığını ve Şeyh Cerrah Mahallesi’nde yaşanan olayların ayaklanmayı başlatan bir “kıvılcım” olabileceğine dikkati çekti.

“Büyük bir Filistin ayaklanması için zemin oluştu.” diyen Hureyşe, Filistin halkının hayal kırıklığı içinde yaşadığını, siyasi düzeyde bir gelecek görmediğini, olayları kontrol edebilecek ve isteklerinin seviyesini artırabilecek gerçek bir liderlik bulamadığını ifade etti.

Protestoların Batı Şeria, Gazze Şeridi’ne hatta 1948’de işgal edilen topraklara kadar genişleyebileceğini öngören Hureyşe, “Çünkü Kudüs, Filistin halkı için Filistin devletinin başkenti ve işgal edilen toprakların bir parçasıdır.” diye konuştu.

İsrail polisinin Filistinlilerin tepkisi üzerine ramazanın başlamasıyla birlikte Eski Şehir’in Şam Kapısı önündeki oturma alanlarına kurduğu barikatları kaldırdığına ve yine 2017’de Mescid-i Aksa’nın kapılarına elektronik kapı uygulamasından Filistinlilerin dik duruşu sonucu vazgeçmek zorunda kaldığına işaret eden Hureyşe, “(Bu olaylarda) Kazanan halkın iradesi oldu. Yeni savaşta da galip gelmemesi mümkün değil.” görüşünü dile getirdi.

Filistinli grupların askeri kanatları tarafından İsrail’e yöneltilen tehditleri yoluyla Gazze’nin Kudüs üzerindeki baskının hafifletilmesi konusundaki rolüne işaret eden Hureyşe, Filistinlilerin Kudüs’te yenilmemek için omuz omuza verme çabalarından umutlu olduğunu söyledi.

Hureyşe, “Bu savaşı kazanmaktan başka seçeneğimiz yok ve olaylar bu ayaklanmanın tüm Filistin topraklarında bir intifadaya dönüşmesi yolunda ilerliyor.” ifadelerini kullandı.

“Kudüs’te yaşananlar işgalcilerin bocalamasının yansıması”

Aksa İntifadası ve sonrasındaki halk ayaklanmalarını takip eden Filistinli araştırmacı Hişam eş-Şerbati, “Kudüs’te yaşananlar işgalcilerin ve onun güvenlik birimlerinin bocalamasının bir yansıması.” diye konuştu.

“İşgalciler, silahsız insanlara karşı büyük bir askeri gücü seferber etti ve Filistinli sivillere saldırarak gerçek yüzünü gösterdi.” diyen Şerbati, Kudüs’teki olayların işgal devletini destekleyen ve onunla normalleşen birçok ülkeyi zora soktuğunu savundu.

Şerbati, “Mevcut çatışmaların gidişatına ilişkin bir tahminde bulunamıyorum. Çünkü önceki Filistin ayaklanmaları da hiç kimse tarafından tahmin edilmiyordu.” değerlendirmesinde bulundu.

Filistin yönetiminin politikaları, güvenlik koordinasyonu ve birçok iç hesap başta olmak üzere bundan alıkoyacak unsurların olduğunu kaydeden Şerbati, şunları aktardı:

“Halkımızın kararlı duruşuna ve her türlü baskı, asimilasyon, normalleşme girişimlerine rağmen hedeflerine ulaşana kadar mücadeleyi sürdürme azmine güveniyoruz.”

“Bu ayaklanmayı destekleyecek Arafat benzeri bir siyası taraf yok”

Araştırmacı-yazar Fuad Hafeş ise büyük bir Filistin ayaklanması olmasını öngörmediğini ve bir ayaklanmanın patlak vermesinin “olay ve destekleyici taraf” olmak üzere iki temele dayandığını belirtti.

İlk unsurun yani “olayların” var olduğunu ancak eski Filistin lideri Yasir Arafat’ın alenen Aksa İntifadası’nı desteklediği gibi bunu üstlenecek ve destekleyecek güçlü bir resmi siyasi taraf olmadığını söyleyen Hafeş, “Resmi taraflar durumla bağlantı kurmadığı sürece, çatışmanın genişlemesini tahmin etmek zordur ve genişlese bile kontrol altına alınıp, bastırılabilir.” şeklinde konuştu.

Anadolu Ajansı. Referans bağlantısı here.