İşgal altındaki Batı Şeria’nın Beytüllahim kentine bağlı tarihi Husan ilçesinde bulunan onlarca su pınarından biri olan El-Heviyye, İsrail’in gasp tehdidiyle karşı karşıya.
Zeytin ağaçlarının çevrelediği bir vadide, sebze bahçelerinin arasında yer alan Heviyye pınarının suyu, Husan dağlarından doğuyor ve küçük yapay bir gölette toplanıyor.
Heviyye pınarı ve gölet, doğal güzellikleriyle belde sakinleri ve Batı Şeria’nın farklı kentlerinden gelen Filistinliler için nefes almalarına imkan tanıyan bir adres olma özelliği taşıyor.
Gölet etrafındaki bahçelerin sahipleri de yetiştirdikleri sebzeler için dağlardan gelen kaynak suyunu kullanıyor.
Ancak daha önce Husan ilçesine ait topraklardan yaklaşık 4 bin dönüme el koyarak burada “Betar” Yahudi yerleşim birimini kuran İsrail’in, şimdi de turistik ve tarihi özelliklere sahip bu mekanı gasbetmesinden endişe ediliyor.
İsrail’in “pınarı” ilhak planı
İsrail kabinesi 17 Temmuz’daki haftalık toplantısında, Kudüs ve Vadedilmiş Topraklar Bakanı Amihai Eliyahu, Maliye Bezalel Smotrich ve Turizm Bakanı Haim Katz tarafından sunulan ve “Batı Şeria’daki eski eserlerin korunmasını” amaçlayan karar tasarısı kapsamında 3 yıllığına 120 milyon şekellik (33 milyon dolar) bütçe ayrılmasını onayladı.
Batı Şeria’daki söz konusu bölgeler, Filistin ile İsrail yönetimi arasında 1995’te imzalanan “İkinci Oslo Anlaşması” uyarınca, hem idari hem de güvenlik olarak İsrail kontrolündeki “C bölgesi”nde yer alıyor.
Filistin Başbakanı Muhammed Iştiyye de 17 Temmuz’da Ramallah’taki haftalık Bakanlar Kurulu toplantısında yaptığı konuşmada, İsrail’in, su kaynakları ve göletleriyle ünlü tarihi Heviyye bölgesini, Yahudi yerleşimciler için dini ve turistik bir yer haline getirmeye çalıştığını kaydetti.
Iştiyye, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nden (UNESCO) Filistin’in tarihi alanlarını, “Yahudileştirme ve İsraillileştirme” planlarına karşı korumasını istedi.
Bölge halkının “yaşam pınarı”
Heviyye pınarı, nüfusu 8 bini bulan bölge halkı için “yaşam pınarı” olma özelliği taşıyor. Zira, Husan ilçesindeki onlarca çiftçi yazın ekinlerini sulamak için bu pınarın suyundan istifade ediyor.
Ancak Yahudi yerleşimciler buraya gelerek uzun süre gölette vakit geçiriyor. Bölge halkı, Tel Aviv yönetiminin, bu bölgeyi İsrail Turizm ve Eski Eserler Kurumuna ilhak etme kararını uygulamasından endişe ediyor.
Bu endişeyi taşıyanlardan biri de Husan’da bir dönümlük arazisi bulunan Filistinli Muhammed Şuşa.
Şuşa, İsrail’in silah gücüyle istediğini elde etmeye çalışacağını ancak bu toprakları terk etmeyeceklerini söylüyor.
Husan Köy Meclisi Başkanı Cemal Sebatin de İsraillilerin bölgede tarihi ve dini hiçbir hakları olmadığını vurguluyor.
İsrail makamlarının, “C bölgesi” statüsünde yer aldığı gerekçesiyle Filistin yerel yönetiminin burada herhangi bir iyileştirme ya da restorasyon yapmasına izin vermediğini kaydeden Sebatin, köy halkının tarihi miraslarına sahip çıktığını ve her türlü yolu kullanarak İsraillilerin burayı ele geçirmesine engel olacaklarını dile getiriyor.
Husan’da 17 su pınarı olduğunu söyleyen Sebatin, uluslararası camiayı İsrail makamlarının Heviyye’yi gasp planlarından vazgeçirmeye çağırdı.