Türk gastronomisinin gelişimi, tohum tedariki, çiftçilerin eğitimi ve desteklenmesi konusunda yarım asırdır yürüttüğü çalışmalarla mutfakların vazgeçilmezi olan Filiz, ürün portföyünde yeni bir sayfa açtı. 1974’ten günümüze sofralarda leziz makarnalarıyla yer alan Filiz, bulgur kategorisine adım atarak lezzet tutkunlarına iki farklı bulgur çeşidi sundu.
Marka, yeni ürünü Filiz Mardin Bulguru ile medeniyetlere kucak açan Mardin’in “Mezopotamya Güneşi” olarak bilinen coğrafi işaret tescilli Mardin bulgurunu Türkiye’nin dört bir yanındaki sofralarla buluşturmayı amaçlıyor.
Türk gastronomisine olan tutkusu ile pilavdan çorbaya, salatadan aşureye kadar yüzlerce tarife yeni bir lezzet katmayı hedefleyen Filiz, yeni yolculuğunun hikayesini İstanbul’da düzenlediği gastronomi etkinliğiyle tanıttı. Etkinlikte Barilla Gıda’yı temsilen şirketin Genel Müdürü Murat Koç ve Pazarlama Direktörü Selcen Tokgöz, Filiz Mardin Bulguru’nun hikayesini paylaştı.
Etkinlikte düzenlenen panelde; iyi yaşam ve beslenme uzmanı Dilara Koçak, ünlü şef ve sosyal girişimci Ebru Baybara Demir ve Türk mutfağının ana malzemeleriyle sürprizlerle dolu lezzetler yaratarak adını dünyaya duyuran ünlü şef Maksut Aşkar, gazeteci-yazar Elif Ergu Demiral’ın moderatörlüğünde coğrafi işaret tescilli Mardin Bulguru’nun önemi ile sofralardaki yerini katılımcılarla paylaştı.
Etkinlikte Filiz Mardin Bulguru ile yorumlanan yöresel lezzetler de şef ve uzmanların tarifleriyle katılımcılara sunuldu.
“Aynı özeni yeni giriş yaptığımız bulgur kategorisinde de sürdürmeyi hedefliyoruz”
Etkinliğin açılışında konuşan Barilla Gıda Genel Müdürü Murat Koç, Türk mutfağına, buğday tarımının gelişimine, mükemmelliğe ve yeniliğe olan tutku ve özen ile yola devam ettiklerini dile getirdi.
Koç, Filiz olarak amaçlarının toplumu, Türk mutfağının keyifli, besleyici ve sürdürülebilir gıdalarıyla buluşturmak olduğunu ifade ederek, “Filiz olarak; toprağa, beslenmeye, kaliteye, eğitime, Türk mutfağına, ekonomiye ve kültüre verdiğimiz özen yıllardır aynı.” ifadeleri kullandı.
Topraktan gelen güçle ham maddenin kalitesi ve yerelliğinin kendilerine özgünlük getirdiğine dikkati çeken Koç, “Sürekli yenilik yoluyla insanların daha iyi yaşamasını sağlamak için özenle çalışıyoruz. Aynı özeni yeni giriş yaptığımız bulgur kategorisinde de sürdürmeyi hedefliyoruz.” değerlendirdi.
“Ana amacımız Türk gastronomisinin gelişimine katkıda bulunmak”
Barilla Gıda Pazarlama Direktörü Selcen Tokgöz de yeni ürünleri Filiz Mardin Bulguru ile yeni bir kategoriye girerken, coğrafi işaret tescilli Mardin bulgurunu Türkiye’nin dört bir yanında tanıtmak adına heyecan dolu bir yolculuğa çıktıklarını söyledi.
Ana amaçlarının Türk gastronomisinin gelişimine katkıda bulunmak, yerel ürünlerle ülkemizdeki tüm sofraları buluşturmak olduğuna işaret eden Tokgöz, “Mardin bulgurunun bilinirliğine katkıda bulunmak ise en büyük misyonumuz.” açıklamasını yaptı.
Tokgöz, “Yerel bir ürünün büyük bir marka tarafından sahiplenilmesinin bize verdiği sorumluluk bilinciyle Mardin bulgurunun hak ettiği bilinirliği kazanması adına çalışmalarımıza devam edeceğiz.” diye konuştu.
“Yarınlara iyi bir gelecek bırakmak için yarının kaynaklarını tüketmememiz önemli”
Gazeteci-Yazar Elif Ergu Demiral moderatörlüğünde düzenlenen panelde yer alan beslenme uzmanı ve sürdürülebilir yaşam aktivisti Dilara Koçak ise bulgurun sağlıklı beslenmedeki önemi, Mardin bulgurunun protein değerleriyle nasıl ayrıştığı ve coğrafi işaret tescilli ürünlerin ülkemiz sürdürülebilir tarımına yaptığı katkıya işaret etti.
Koçak, “Yerel ürünlerin kullanımının ve yerel kalkınmanın insan, doğa ve gezegenin sağlığına etkisinin çok büyük olduğuna inanıyorum. Yarınlara iyi bir gelecek bırakmak için yarının kaynaklarını tüketmememiz önemli. Gelecek nesillerin bizim şu an tükettiğimiz besinlere erişebilmesi adına bugünün tüketim alışkanlıklarını kenara koymamız gerekiyor.
Gelecek gelenekte saklı ve Anadolu’da 12 bin yıl önce bize verilmiş, tüm dünyada da bulgur ismiyle anılan kıymetli bir hazinemiz var. Bulguru dünyada daha fazla anlatmamız adına bize büyük bir misyon düşüyor.” değerlendirmesinde bulundu.
“Dünyaya anlatabileceğimiz eşsiz bir hikaye olduğuna inanıyorum”
Şef ve sosyal girişimci Ebru Baybara Demir de Mardin bulgurunun dokusu, kokusu ve kehribar sarısı rengi ile dünyanın en iyi durum buğdayı olduğunu belirtti.
Demir, “Anadolu’daki buğdayın en fazla güneşlenme süresinin olduğu yer Mardin ve bu bize kehribar sarısını getiriyor. Mardin mutfağında bulgur başrolde ve Mardin bulgurunda ruh var, çünkü şehirle birlikte yaşıyor. Mardin’in farklı coğrafyalarında farklı bulgurlu lezzetler, tarifler öne çıkıyor. Böylesine lezzet çeşitliliği olan, sofralarımızın vazgeçilmezi ve besleyiciliği ile öne çıkan Mardin bulgurunun ülkemizde ve dünyada hak ettiği değeri kazanacağına ve dünyaya anlatabileceğimiz eşsiz bir hikaye olduğuna inanıyorum.” değerlendirmesinde bulundu.
Şef Maksut Aşkar ise Türk sofralarının en çok tüketilen ana maddelerinden olan bulgurun, Anadolu mutfağına ait olduğunu tüm dünyada duyurulmasının çok büyük önem taşıdığını ifade etti.
Aşkar, “Anadolu’nun dört bir yanından nesilden nesle uzanan yüzlerce bulgurlu tarifi doğru işlemek, geleneklerimizi doğru tanımlamak ve geleceğe doğru aktarabilmek en büyük sorumluluğumuz. Mardin bulguru gibi böylesine değerli bir ürünün bilinirliğini artırmanın ve genç nesle tanıtmanın da çok değerli olduğuna inanıyorum.” dedi.