Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi Başkanı Prof. Dr. Göksel Aşan, 2. Finansın Geleceği Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, katılım finansını büyütmeleri gerektiğini, bu alanda büyük potansiyel bulunduğunu, yaptıkları bütün saha çalışmalarında bunu görebildiklerini söyledi.
Aşan, “Bu ciddi bir potansiyel ve bunu her konuşmada söylüyorum. Bir birikim eğer finansal sürecin içerisine girip oradan üretime, ticarete, reel ekonomiye gelmediği sürece ona ‘kaynak’ demek doğru bir kavramsallaştırma değil. Çünkü bir kaynak değil. Bunu öyle ya da böyle üretim sürecine dahil etmemiz gerekiyor.” diye konuştu.
Bu alanda çalışan finansal kurumların bugüne kadar gösterdiği gayretlerin katılım finansını olduğu yere taşıyamadığını ifade eden Aşan, bunun çeşitli sebepleri olabileceğini aktararak, bu konuda çeşitli örnekler verdi.
Katılım finans sektöründe çalışan tüm kurumların iyi bir altyapıya ihtiyaçları olduğunu dile getiren Aşan, şunları kaydetti:
“Onu tespit ettik. Katılım finansa dair bütün mevzuatlara baktığınızda bunlar çok dağınık haldeler. Katılım finansın Bankacılık Kanunu içerisinde birkaç maddesi var, sigorta tarafında bir düzenleme var, sermaye piyasaları tarafında bir düzenleme yok ancak orada Borsa’nın birtakım çabaları var. Son derece dağınık bir yapı var. Katılım finansını düzenleyen müstakil bir kanun yapabilirsek alt düzenlemelerle bu alanın ihtiyaç duyduğu bütün o hukuki altyapıyı da hazırlamış oluruz. Biraz da böyle yola çıktık. Orada bir noktaya kadar geldik (Katılım Finans Strateji Belgesi). Derdimiz; bu alanda müstakil bir kanun yapmak ve hukuksal diyebileceğimiz altyapıya dair problemleri ortadan kaldırmak.”
Hassasiyeti olan yatırımcıların bu sisteme gönül rahatlığıyla girmelerini sağlamak ve tereddütleri ortadan kaldırmak istediklerini ifade eden Aşan, sisteme girmeyenlerin altın ve dövizi tercih ettiğini söyledi.
(İFM’de çevre ve yol düzenlemesi) Onlar da büyük olasılıkla birkaç ay içerisinde bitecek”
Prof. Dr. Göksel Aşan, İstanbul Finans Merkezi (İFM) ile ilgili çalışmaların hepsini neredeyse yaptıklarını, kanunun çıktığını, binaların neredeyse bittiğini belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Biraz çevre düzenlemesinde gecikmemiz var. Yolları vesaire yapmak biraz vakit alıyor. Onlar da büyük olasılıkla birkaç ay içerisinde bitecek. Bazı binalarımız artık tamamen taşınacak halde. TCMB binası, zaten daha önce de defalarca konuşmuştuk, biraz daha büyük bir proje ve geç başladığı için daha yavaş gitti ancak orasının da neredeyse dış cephesi bitmek üzere. Orayı da tamamlayacağız. İnşallah birkaç ay içerisinde bu süreci de tamamlamış olacağız.”
Aşan, İFM içerisinde katılım finans vurgusunu yaptıklarını anımsatarak, “Eğer içeride bu düzenlemeleri yapabilir, hukuki altyapıya dair düzenlemeleri ve Katılım Finans Strateji Belgesi’nde konuştuğumuz alanları becerebilirsek Türkiye’nin, özellikle İstanbul’un konumu itibarıyla katılım finans açısından çok büyük bir avantajı olduğunu görüyoruz. Bu avantajı şimdiye kadar yeterince kullanamadık.” diye konuştu.
Gelecek birkaç ay içerisinde hiçbir eksikliklerinin kalmayacağını vurgulayan Aşan, katılım finans alanında yurt dışından gelen yatırımlarda hareketlilik olacağını söyledi.
“Dünya gelecek dönemde son derece istikrarsız bir süreç yaşayacak”
Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi Başkanı Aşan, gelecek dönemde dünyanın son derece istikrarsız bir süreç yaşayacağını düşündüğünü aktararak, şunları kaydetti:
“Her alanda… Siyasi alanda da, finansal alanda da, ekonomik alanda da aklınıza ne geliyorsa… Her alanda istikrarsız bir döneme giriyoruz. Oynaklık ya da volatilitenin önümüzdeki dönemde hepimiz açısından veri olacağı bir döneme giriyoruz. Bu tür istikrarsız dönemler kendi içerisinde elbette bir dönüşümü de getiriyor. Nereden bakarsanız bakın belirli alanlarda ciddi maliyetler ortaya çıkarıyor. O maliyetler de bir dönüşüm ihtiyacı oluşturuyor. Finansal kesimin de burada dönüşüm ihtiyacının ve ihtimalinin en yüksek alan olduğunu düşünüyorum.”
Aşan, finans sektörünün “kendi içerisinde sürekli dönen bir yapı” olması gibi temel bir problemi bulunduğunu belirterek, “Gerçek anlamda olması gerekenden çok azı toplumun refahına katkı sağlayacak alanlara gidiyor. Onun dışında kalan sürekli kendi içerisinde dönüyor.” dedi.
“Dünyada şu anda çok büyük bir borçluluk problemi yaşanıyor”
Göksel Aşan, 2008 krizinde yapılan yanlışlara işaret ederek, “2008’de yapılan, sürecin bir ertelenmesiydi. Şimdi o zamankinden çok daha ciddi birtakım problemler karşımızda duruyor.” ifadelerini kullandı.
Şu anda dünyada çok büyük bir borçluluk problemi bulunduğunu, ödenemeyecek bir borçtan bahsettiklerini belirten Aşan, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Dünya, ‘enflasyonla bu borçluluk problemini halledelim’ gibi bir yola gitti. Ödenemez bir şeyden bahsediyoruz. Ödenemez bir şeyi ödenebilir hale getirmenin birkaç yolu var; ya silersiniz bir kısmını, kalanı ödenebilir hale gelir, yani iptal edersiniz, ödemezsiniz ya da reel değerini düşürürsünüz. Dünyadaki enflasyonun şu anda aslında hizmet ettiği en önemli taraf bu; borçların reel değerini düşürmek. Ancak bir başka ciddi problem var. Fakat ne yapıyor şu anda özellikle gelişmiş ülkelerin merkez bankaları, enflasyon hikayesine karşı ne yapıyor? Faizleri yükseltiyor. Dolayısıyla aslında reel olarak ‘değerini düşürüp ödenebilir hale getirilmeye çalışılan’ o borç yükü, faiz yükselişleriyle o şansını da kaybediyor. Daha da artacak bu faizler, öyle görünüyor.”
“Bütün riskin borçlananın üzerine yığıldığı bir finansal sistemdeyiz”
Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi Başkanı Aşan, hangi yönde giderse gitsin borç belasının finansal sistem üzerinde büyük bir yük olarak kalacağını vurguladı.
Aşan, “İçinde bulunduğunuz finansal sistem aslında sürekli bütün riskin borçlananın üzerine yığıldığı bir sistem. Yani borç verenin kendi üzerindeki riskini elbette sıfırlaması mümkün değil. Ancak bütün düzenlemeler, var olan sistem; borç verenin riskinin becerebileceği en büyük kısmını borç alanın üzerine transfer etmesi üzerine çalışıyor.” diye konuştu.
Borç alanların borcunun bir kısmını dahi ödeyemez hale geldiğinde sistemin tamamen çöktüğünü belirten Aşan, bu nedenle riskin bir şekilde paylaşıldığı ve finans edilen alanın asıl aktör olduğu bir finansal sistemin ciddi bir alternatif olabileceğini vurguladı.