Marin, Fransa’nın Strazburg kentindeki Avrupa Parlamentosu (AP) Genel Kurulunda yaptığı konuşmadan sonra AP Başkanı Roberta Metsola ile ortak basın toplantısı düzenledi.
Marin, Finlandiya’nın NATO üyeliği başvurusu ve Türkiye ile ilişkileri hakkındaki bir soru üzerine, şu anda başvuruyla ilgili NATO üyesi ülkelerdeki onay süreçlerinin devam ettiğini hatırlatarak, şunları dile getirdi:
“Onay sürecinin tüm NATO ülkelerinde mümkün olan en hızlı şekilde ilerlemesini istiyoruz. Tabii Türkiye ile sık sık gündeme getirdikleri konuları görüşüyoruz ve üzerinde mutabık kaldığımız zeminde çalışıyoruz. Şu anda bir onay sürecinin ortasındayız ve olmayan sorunlar hakkında spekülasyon yapmam istemem.”
“Sınır dışı konusunda yargı karar verir”
Finlandiya’nın terör örgütü PKK ile ilişkili kişileri sınır dışı etmesine yönelik talep alıp almadıkları sorulan Marin, şu karşılığı verdi:
“Finlandiya için hukukun üstünlüğü çok önem taşımaktadır. Bu önem verdiğimiz bir değerdir. Bunlar siyasi kararlar değildir. Finlandiya’dan birilerinin sınır dışı edilip edilmemesini hükümette tartışmıyoruz. Bunlar siyasetçilerin vereceği kararlar değildir. Bu tür kararları kamu görevlileri ve yargı kurumları verir.”
“Putin kaybedecek”
Marin, AP Genel Kuruluna hitabında da Avrupa’nın Ukrayna’daki savaş, enerji piyasasındaki istikrarsızlık, enflasyon artışları, kuraklık ve yangınla kendini gösteren iklim değişikliği nedeniyle olağanüstü zamanlardan geçtiğini vurguladı.
Marin, “Putin savaşı kaybedecek. Ukrayna, bizim desteğimizle kazanacak.” ifadesini kullandı.
Ülkesinin Rus gazına büyük oranda bağımlı olmadığını, enerji çeşitliliğini sağladığını ancak AB düzeyinde çözümler gerektiğini ifade eden Marin, “Yaptırımlar sıradan Rus vatandaşının günlük hayatını etkileyecek düzeyde olmalı.” dedi.
Marin, savaşın savunma sanayisi ve enerji bağımsızlığının önemini gözler önüne serdiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:
“İtiraf etmeliyiz ki Rusya’ya karşı çok naif bir tavır benimsedik ve beklentilerimizi Rusya’nın işleyişine dayandırdık. Sovyet yönetimi altında yaşamış Baltık’taki ve Polonyalı dostlarımızı dinlememiz gerekirdi.”