Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) tarafından çevrim içi olarak düzenlenen “Dijital Türkiye Konferansı” kapsamında Koç Holding Dayanıklı Tüketim Grubu Başkanı Fatih Kemal Ebiçlioğlu’nun moderatörlüğünde “Geleceğin Teknolojileri” paneli gerçekleştirildi.
Aynı zamanda Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) Yönetim Kurulu Başkanı da olan Haydar Yenigün, burada yaptığı konuşmada, otomotiv sanayisinin, sektörden olmayan elektronik dünyası şirketleri tarafından ciddi bir tehdit altında olduğunu dile getirdi.
“Otomotiv sektörü ciddi değişim geçiriyor”
Yenigün, “Biz otomotiv dünyası olarak kendi kendimize yoğrulurken birdenbire geçtiğimiz 10-15 yıl içerisinde telekomünikasyon sisteminde ihtisaslaşmış ya da elektronik dünyada çok büyük paralar kazanmış şirketler, otomobil yapma hevesine girdiler ve tabii ki bunların tamamı elektrikli ve otonom araçlar. Dolayısıyla bir yıkıcı teknolojiden bahsediyorsak otomotiv sektörü buradaki en büyük hedeflerden birisidir.” ifadelerini kullandı.
Otomotiv sektörünün ciddi bir değişim geçirdiğine dikkati çeken Yenigün, “Bizim klasik söylememiz esasında şudur; araçlar 4 tekerlek üzerine koyduğunuz bir yaşam alanıyla ilgili şeylerdir. Ama artık bu gidişatı 4 tekerleğin üstüne laptop koyulmuş haliyle tarif ediyoruz. Gelecekte nasıl tarif edeceğiz? Bu bir tablet mi olacak nasıl olacak bilmiyoruz ama şu anda 4 tekerliği olduğu kesin, geri kalan kısmı çok kesin değil.” dedi.
“10 yıl önce aracın içine CD çalar koyduğunuzda çok mutlu oluyordu müşteri, şimdi bunu isteyen yok”
Otomotiv dünyasında dijitalin yeriyle ilgili 2 önemli konu olduğunu aktaran Yenigün, şöyle devam etti:
“Birincisi üretim sistemlerimizdeki dijital altyapı dijital dönüşüm ve ihtiyaçların dijital yöntemlerle vücut bulması. İkincisi ise tabii ki müşterilerimizin dijital altyapıyla ilgili talepleri. Bunlardan birincisi çok büyük bir ekosistem olan otomotiv sanayiciliğin esasında şu anda bel kemiği olmuş durumda. Bugün bir otomotiv şirketi kendi başına bir üretim yapması mümkün değil, çok ciddi bir tedarik sanayiyle ayakta duruyor. Tedarik sanayindeki her bir şirket Türkiye’de ve dünyaya yayılmış her bir şirketin aynı anda dijital dönüşümlerini tamamlamaları gerekiyor ki sistem harmonik olarak gerçek bir ekosistem gibi çalışsın. Bence sistemin en çok zorlandığı konu bu.”
Müşteri beklentileri konusuna da değinen Yenigün, “Müşterilerin bugünkü talepleri ile yarınki talepleri arasında çok büyük farklar görüyoruz. Bundan 10 yıl önce bir aracın içine CD çalar koyduğunuzda çok mutlu ediyordunuz müşteriyi, şimdi bunu isteyen yok. Herkes cep telefonuyla bağlanmak veya internet dünyasındaki yayınları arıyor. Bunlara çok çabuk cevap vermeniz lazım. Bu noktada sanayideki dijital ve müşterinin talep ettiği dijital birleşiyor. Müşterinin bugün bir yıl sonra 2 yıl sonra talep edeceğini 1 yıl önceden öngörmeniz lazım ki sanayi şirketlerinin altyapılarını o ihtiyaçları karşılayacak hale getirip bunlara hizmet edecek kıvraklığı gösterebilesiniz. Bunları yapabildiğiniz sürece başarılı şirket, yapamadığınız sürece de başarısız şirket belki de önümüzdeki dönelerde ismi bile hatırlanmayan şirketler olacaksınız.” değerlendirmesinde bulundu.
“Türkiye açısından otonom çok önemli bir madde değil otomotiv sektöründe”
Yenigün, otonom teknolojisine ilişkin “Otonom önümüzdeki dönemde sektörün çok ciddi şekilde aslında yönleneceği bir yer ancak orta-kısa vadede ve Türkiye açısından bakarsak ben otonomun otomotiv sektöründe çok önemli bir madde olduğunu düşünmüyorum, OSD adına söylüyorum. Bu konuda şirketlerle, otoriterlerle konuştuğumuzda Türkiye’deki sistemin, trafik sisteminin esasında, otonomun daha sonraki aşamalarda devreye gireceğini ancak elektrifikasyon ve bağlantılı araç kısmının ise en kısa zamanda devreye girebileceği yönünde bildirimler alıyoruz.” açıklamasında bulundu.
Ford Otosan’ın elektrikli araç yatırımı
Moderatörün sorusu üzerine Ford Otosan’ın elektrikli araç yatırımı konusuna da değinen Yenigün, şunları kaydetti:
“Türkiye’de yapılan en büyük otomotiv yatırımı olacak. 2025 yılına kadar süren bir yatırım olacak. Burada hedeflenen ne? Bataryaların Türkiye’de üretilmesi, tamamen elektrikli olan araçların Türkiye’de üretilmesi ve burada en önemli konulardan biri de esasında yazılım sisteminin (software) de Türkiye’de yapılıyor olmasını sağlamak. Bu yatırım esasında bize bahsettiğim 2 konuda çok büyük bir mesafe almamızı sağlayacak. Yani müşteri bayide siparişini verdiği andan itibaren dijital altyapıyla fabrikaların senkronize bir şekilde çalışmasını sağlayacak dijital altyapı, artık herhangi bir insan katılımına gerek duymadan planlama aşamasında direkt olarak hayata geçecek bir üretim sisteminden bahsediyorum.
Diğer tarafta da müşterilerin kullanacağı araçlar tam elektronik, tam elektrikli, bağlantılı, yarı otonom ve daha sonra tam otonom haline gelecek bir yatırım. Bunun Türkiye’de yapılıyor olması Türkiye’nin otomotiv konusunda bir miktar daha yol alacağının, yarıştığı diğer ülkelerin önüne geçeceğin en büyük habercisi ve müjdeleyici esasında. Zaten hep altını çiziyoruz; Türkiye’deki otomotiv ekonomisi önümüzdeki dönemde bu fırsatı iyi kullanarak çok öne çıkacak.”