Hakemli tıp dergisi Lancet Geri Sayım İcra Direktörü ve University of College London Küresel Sağlık Enstitüsü Araştırmacısı Marina Romanello, bu yıl 6-18 Kasım tarihleri arasında Mısır’ın Şarm el-Şeyh kentinde düzenlenecek Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) 27. Taraflar Konferansı (COP27) öncesi, iklim değişikliğinin her yıl artan etkileri ve COP27’de alınması gereken kritik kararlara ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
İklim değişikliğinin bugün sağlık üzerinde açık şekilde görülen etkilerine rağmen dünyanın hala fosil yakıtlara bağımlı olduğunu söyleyen Romanello, alternatif kaynaklar olmasına rağmen fosil yakıtların desteklenmeye devam ettiğini anlattı.
Romanello, Lancet Geri Sayım’ın son raporunda inceledikleri 86 büyük ekonominin yüzde 80’inin fosil yakıtlara zararlarına rağmen teşvik verdiğini tespit ettiklerini belirterek, “Bu ülkeler her yıl 400 milyar dolar net teşvik sağlıyor. Buna rağmen, gelişmekte olan ülkelere adil bir dönüşüm için taahhüt edilen sözde 100 milyar dolar finansmanın ise sağlanmadığını endişe içinde gözlemliyoruz. Yenilenebilir enerji teknolojilerini doğru şekilde finanse etmiyoruz ve yatırımlar da yetersiz kalıyor.” diye konuştu.
– “Fosil yakıtlar bağımlı olunamayacak kadar tehlikeli ve fiyatları oynak”
İklim değişikliğiyle mücadele açısından dünyanın kritik bir dönemde bulunduğunu aktaran Romanello, ülkelerin aynı anda hayat pahalılığı krizi, enerji krizi ve yüksek fiyatlı fosil yakıtları gibi birçok krizi aynı anda yönetmeye çalıştığını ifade etti.
Romanello, bu krizlerin ülkelerin önceliği olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:
“Öncelikler sadece bunlar olmamalı. Mevcut krizler iklim kriziyle birlikte ele alınmalı ve öncelik verilmeli. COP27 bu açıdan kritik bir nokta. Liderler, fosil yakıtları desteklemek yerine düşük karbon enerji dönüşümünü, sağlıklı ve adil bir geleceği daha güçlü şekilde destekleyebilir. Bu şekilde, daha dirençli bir enerji sistemi oluşturmanın yanı sıra fosil yakıtlara bağımlılığımızı da durdurabiliriz. Görüyoruz ki fosil yakıtlar bağımlı olunamayacak kadar tehlikeli ve fiyatları oynak. Aynı zamanda, örneğin, fosil yakıtlara bağımlılığımızı sonlandırarak bu yakıtların neden olduğu hava kirliliğinden kaynaklı yıllık 1,2 milyon ölümü önleyebiliriz.”
Bugünkü aşırı hava olayları ve hastalıklarla iklim değişikliği arasındaki bağ açık
İklim değişikliğinin geleceğin meselesi gibi algılanmaması gerektiğinin altını çizen Romanello, Pakistan’daki seller, İngiltere’de hava sıcaklığının 40 dereceye ulaşması gibi olayların iklim değişikliğinin direkt sonucu olduğunu vurguladı.
Romanello, bu etkilerin giderek daha ciddi şekilde hissedildiğine dikkati çekerek, şöyle devam etti:
“Aşırı hava olayları kapımızda ve bizi öldürüyor, her yıl binler, hatta milyonları öldürüyor. Hastane kapılarında çocukların astım krizi geçirdiklerini görüyoruz örneğin. Çünkü fosil yakıtların kirlettiği ve yaşadığımız şehirlerdeki havayı soluyamıyorlar. Şu anda ailelerin yüksek enerji faturaları nedeniyle ihtiyacı olan enerjiyi karşılamaya gücünün yetmediğini görüyoruz. Tüm bunlar, düşük karbonlu, sağlıklı ve ekonomik olan yenilenebilir enerji kaynaklarının kapasitesini yeterince artırmadığımız için. Bu yüzden, neden hasta oluyoruz, neden bu aşırı hava olaylarını yaşıyoruz gibi sorularla iklim değişikliği arasındaki bağı açıkça kurmalıyız.”
İklim değişikliğini önlemek için konulan hedeflerin yeterince gerçekleşmediğine işaret eden Romanello, “Sağlığımız için felaket olacak bir geleceği önlemek istiyorsak, gelecek 8 yıl içinde emisyonları yarıya indirmeliyiz. Buna rağmen emisyonlar bu yıl rekor seviyede. Olmamız gereken yerde değiliz ve bunun da tam tersi istikamette ilerliyoruz.” dedi.
Romanello, iklim değişikliğini önlemek için hükümetlerin ve liderlerin alacağı kararları bireylerin değiştirebileceğini ve bireysel olarak alınabilecek birçok önlem olduğunu kaydetti.