Fransa 23 Aralık’ta Resmi Gazete’de yayımlanan Kültür Bakanlığı kararnamesiyle, 1 Kasım 1954-31 Aralık 1966 döneminde Cezayir Savaşı bağlamında Fransız sömürge yönetimine yönelik işlenen tüm eylemlere dair davaların arşivlerinin kamuoyuna açıldığını duyurdu.
Kararnamede, bu belgelerin adli ve polis soruşturmalarını içerdiği ifade edildi. Bunların ulusal, denizaşırı ulusal, vilayet, polis, Savunma Bakanlığı ile Avrupa ve Dışişleri Bakanlığı arşivlerinde tutulan belgeleri kapsadığı kaydedildi.
Arşivlerin 75 yıldan önce açılması gündemde değilken, Fransa Kültür Bakanı Roselyne Bachelot, 10 Aralık’ta yaptığı açıklamada, Cezayir’de 1954-1962’deki savaşta polis ve jandarmanın adli soruşturmalarıyla ilgili arşivleri belirtilen tarihten 15 yıl önce açacaklarını söyledi.
Cezayir tarafından ise şu ana kadar resmi bir açıklama yapılmadı.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Cezayir tarihinin gerçeklere dayalı olmadığını, Fransa’ya düşmanlık üzerine inşa edildiğini öne sürmesi ve Osmanlının ülkedeki hakimiyetini “sömürge” olarak tanımlamasının ardından bir süredir gergin seyreden iki ülke ilişkilerine, alınan bu son “arşiv kararının” nasıl yansıyacağı ise merak konusu.
Fransa’nın söz konusu kararını “olumlu bir adım”, “propaganda” veya “manipülasyon” şeklinde değerlendiren uzmanlar, Paris yönetiminin arşiv meselesini, pazarlık ve baskı için kullandığını, bunun şüpheli bir adım olduğunu belirtiyor.
Olumlu bir adım mı, propaganda mı?
Cezayirli tarihçi Amir Rahile, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Fransa’nın attığı bu adımın “olumlu bir adım” ve “propaganda” olarak iki şekilde okunabileceğini belirtti.
Fransa’nın Cezayir ile ilişkilerin bozulması sonrasında gergin durumlara tanık olduğunu ve bunun ülke içinde yansımaları bulunduğunu ifade eden Rahile, “Açıklamaları Fransa Kültür Bakanı yaptı. Oysa Macron’un yapmasını beklerdim.” dedi.
“Fransız tarafının arşivlerin açılmasına ilişkin açıklamaları olumlu olarak değerlendirilebilir. Bu karar, ilk kez konuyla ilgili, Cezayir’de açık bir siyasi irade bulunduğunun işaretlerini veriyor.” diyen Rahile, Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun’un ifade ettiği “Cezayir iradesinin” meyvesini verdiğini ve Fransa’yı ülkenin taleplerine olumlu cevap vermeye sevk ettiğini söyledi.
“Ancak dikkatli de olmak lazım. Daha önce Fransa’nın Cezayir’in taleplerine karşılık verdiğini hiç duymadık. Bunun tarihi ve siyasi bağlamında okunması gerek.” diye konuşan Rahile, Fransa’nın Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin eşiğinde olduğunu ve ne zaman seçim tarzı bir durum söz konusu olsa Cezayir’e “güvence” içerikli mesajlar verdiğini ancak sonrasında eskiye döndüğünü ifade etti.
Fransa arşiv meselesini pazarlık ve baskı için kullanıyor
Cezayirli eski Milletvekili Kemal Bilarabi de arşiv ve diğer haklar meselesinin, bağımsızlığın kazanıldığı 1962’den bu yana gündemde bulunan resmi bir talep olduğunu belirtti.
Fransız sömürgeciliğini suç sayan bir önceki yasa tasarısının sahibi Bilarabi, şunları kaydetti:
“Fransa’nın arşiv açıklaması, bir kez daha Cezayir’e yaklaşma girişimidir. Cezayirlilerin duygularıyla oynanmasını kabul etmiyoruz. Fransa, ne zaman Cumhurbaşkanlığı seçimleri gibi bir münasebet olsa, Cezayir’e yankı uyandıran konuşmalarla yaklaşmaya çalışıyor. Fransa bu dosyayı şu ya da bu şekilde çıkarlarına hizmet eden bir baskı aracı olarak kullanıyor.”
Fransa’nın yaptığının, manipülasyon olduğunu, arşivleri açma niyeti bulunmadığını söyleyen Bilarabi, arşivlerin sadece Cezayir Bağımsızlık Savaşı dönemini değil, 1830-1962 yıllarındaki tüm sömürge dönemini kapsadığını aktardı.
“Arşivler, Fransız istihbaratının ve polisinin elinde. Bu yüzden Fransız rejiminin, onu Macron’un ve Cezayirlilerin eline vermesi pek olası değil.” diyen Bilarabi, Fransa’nın arşiv meselesini, pazarlık ve baskı için kullandığını kaydetti.
Şüpheli adım
Cezayir Ulusal Hareketi tarihini inceleyen araştırma merkezinin eski müdürü Cemal Yahyavi, “Fransa, neden başka bir kurumun değil de özellikle adli ve polis soruşturma arşivlerini açma kararı aldı? Bu arşivler, bir kişinin işkence altında her şeyi söyleyebileceği sorgulama süreçlerinin tutanaklarını ve raporlarını içeriyor.” dedi.
Fransızların bu adımının Cezayir’e verilen bir taviz olmadığını, “Fransa’nın medeniyetin kaynağı olduğu” düşüncesiyle yetişen yeni nesil için hafıza savaşını kazanma girişimi olduğunu kaydeden Yahyavi, “Ayrıca, Fransız istihbaratının elinden geçtiği kesin olan bu belgelerin bir değişikliğe tabi tutulmadığına kim güvence verebilir?” ifadesini kullandı.