Fransa’nın Sahraaltı Afrika’da 7 yıldır sürdürdüğü Barkhane Operasyonu’nun sonlandırılması kararında, yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimleri, bölge halkları nezdinde artan Fransa karşıtlığı ve Fransa’nın bölgede bir paradoksun içine sürüklenmekten kaçmaya çalışmasının etkili olduğu belirtiliyor.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un G7 Zirvesi öncesi Barkhane Operasyonu’nu sonlandıracaklarını duyurması, son dönemde Sahel’de taşları yerinden oynatabilecek en önemli gelişmelerden biri olarak kayda geçti.
Joe Biden’ın seçilmesiyle ABD’nin transatlantik ittifakı çerçevesinde Paris’e, özellikle Afrika’da daha çok destek vereceğini duyurması; Fransa’nın askeri operasyonlar nedeniyle artan yükünü nispeten de olsa hafifleteceği ve böylece bölgedeki varlığını sürdüreceği şeklinde yorumlanmıştı.
Hatta Macron, şubatta Çad’da düzenlenen G5 Sahel Zirvesi’nde “bölgedeki Fransız askeri varlığında yakın zamanda bir değişiklik olmayacağını, Sahel bölgesinden çekilmekte acele etmenin hata olacağını” belirtmişti.
Fransa’nın bu karar değişikliğine gerekçe olarak Fransa iç siyasetindeki gelişmeleri, Çad ve Mali’deki gelişmeleri, Paris’in Mali’de terör örgütü liderleriyle diyaloğu reddetmesini ve bölge ülkelerinde yükselen Fransız karşıtlığını saymak mümkün.
“Kararın arkasında cumhurbaşkanlığı seçimleri ve Sahel’de Fransa’ya karşı eleştiriler var”
Mali, Nijer ve Senegal’de faaliyetlerde bulunan düşünce kuruluşu Timbuktu Enstitüsünün Direktörü Bakary Sambe, AA muhabirine, Macron’un Sahel’den çekilme kararını değerlendirdi.
Sambe, “Macron’un Barkhane Operasyonu’nu bitirme kararının arkasında yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimleri ve Sahel ülkelerinde Fransa’ya karşı eleştiriler var. Bu eleştiriler de kendi içinde bir paradoks oluşturmuş durumda. Bölge ülkelerinin liderleri bu tarz askeri iş birliklerini olağan karşılaşa da ülkelerin kamuoyu daha tepkisel yaklaşıyor.” ifadesini kullandı.
Macron’un, Nisan 2022’de yapılacak cumhurbaşkanlığı seçiminde Sahel konusunun “önüne getirilmesini” istemediğini vurgulayan Sambe, bir yandan da yüz ölçümü Almanya’dan büyük olan ve terör örgütü DEAŞ kontrolündeki Liptako-Gourma bölgesine asker konuşlandırma sözü veren Çad lideri İdris Debby’nin ölümünün de çekilme kararında etkili olabileceğini kaydetti.
Sambe, Macron’un özellikle Mali’de bir paradoksa sürüklenmekten de kaçındığına dikkati çekerek, Fransa’nın ülkede bir yandan terör gruplarıyla mücadele ederken bir yandan da ulusal uzlaşı adına tavsiye edildiği gibi o grupların liderleriyle masaya oturmayı asla kabul etmediğini dile getirdi.
Hem maddi hem manevi maliyeti yüksek
İsmini “çölde rüzgarın etkisiyle oluşan hilal şeklindeki kum tepecikleri” anlamına gelen “barkan” kelimesinden alan Barkhane Operasyonu, son dönemde Fransa’da da ciddi tartışma konusu olmuştu.
Ülke dışında konuşlu 7 bin Fransız askerinin 5 bin 100’ünün yer aldığı Barkhane Operasyonu, Fransa’nın yurt dışındaki en büyük askeri varlığı olarak biliniyor.
Fransa’nın 2020’de yurt dışında yürüttüğü askeri operasyonlar (OPEX) için harcadığı 1,4 milyar avronun 600 milyon avrosu Barkhane Operasyonu için kullanıldı.
Operasyonel maliyetinin yanı sıra son dönemde üst üste yaşanan asker ölümleri de Barkhane’ye olan tepkiyi güçlendirdi.
Son 50 yılda yurt dışında yürütülen askeri operasyonlarda hayatını kaybeden 647 Fransız askerinden 55’i 7 yılda Sahel’de yaşamını yitirdi.
Hem maddi boyutu hem de asker kaybının son dönemde artması, operasyona olan desteğin halk nezdinde de giderek düşmesine neden oldu.
IFOP’un Ocak 2021’de yaptığı ankette, Fransızların yüzde 51’inin Barkhane’nın konuşlandığı ülkelerden biri olan Mali’deki askeri operasyona olumsuz baktığını ortaya koydu.
Oysa IFOP’un 2013’teki anketinde, halkın yüzde 75’i Mali’deki operasyona destek vermişti.
Aggali ve Kufa ile diyalog ısrarı, Paris’i zora soktu
Paris’i Sahel’de “çıkmaza sokan” en önemli başlıklardan biri de tıpkı Washington yönetiminin Taliban ile masaya oturduğu gibi Fransa’nın da bölgedeki aşırılık yanlısı bazı gruplarla diyalog kurması önerisi oldu.
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, bu gruplarla diyalog kurulabileceğini, Cezayir de bu yönde atılacak adımları destekleyeceğini söylese de Macron, bu öneriyi kesin bir dille reddetti.
Mali’nin ise diyalog ile kastedilen taraflar Ensaruddin örgütünün yanı sıra şu anda Mağrip El Kaidesi’ne bağlı Nusret El İslam vel Muslimin örgütünün liderliğini yürüten Iyad Aggali ve Fulani aşiretine bağlı Nusret El İslam vel Muslimin çatısı altına giren Masina Kurtuluş Cephesi lideri Emadu Kufa ile görüşmeye sıcak baktığı biliniyor.
Hem Temmuz 2020’de devrilen eski Cumhurbaşkanı İbrahim Boubacar Keita hem sonrasında kurulan geçiş hükümetinin cumhurbaşkanı Bah N’daw hem de 24 Mayıs’taki darbeyle başa gelen Assimi Goita, bu niyeti dile getirdi.
Bu kapsamda, Goita’nın 7 Haziran’da cumhurbaşkanlığı yemin töreninde verdiği “diyaloğa açığız” mesajının da Paris ile Bamako’nun arasını iyice açmış olabileceği tahmin ediliyor.
Paris, Bamako’nun bu niyetine karşın Aggali ve Kufa ile diyalog için silahı bırakmalarını ve diğer örgütlerle mücadeleye söz vermeleri şartını koşmuştu.
Nusret El İslam vel Muslimin ise diyalog için Fransız güçlerinin bölgeden çekilmesi konusunda ısrarcı olmuştu.
Halk nezdinde Fransa karşıtlığı artıyor
Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Afrika’da yükselen Fransa karşıtlığı konusunda Kasım 2020’de verdiği bir röportajında, Türkiye ve Rusya’yı suçlasa da Barkhane Operasyonu’nun neden olduğu sivil ölümler bölgede Fransa’ya tepkiyi artırdı.
Fransa’nın, Mali’de 3 Ocak’ta bir düğünü bombaladığı ve 19 sivilin ölümüne neden olduğu BM raporuyla doğrulanmıştı.
Yine Mali’de 30 Kasım 2016’da Fransız güçlerinin 10 yaşındaki bir çocuğu öldürdüğü ve gizlice gömdüğü, Ocak 2017’deki Afrika-Fransa Zirvesi’nde ortaya çıkmıştı.
Fransız askeri birliklerinin muhbir olduğunu iddia ettiği çocuğun çobanlık yaptığı öğrenilmişti.
Terör örgütü El Kaide’ye bağlı bir grup tarafından esir alınan 11 asker, Fransız özel birliklerinin 23 Ekim 2017’de düzenlediği baskında yaşamını yitirmişti.
Fransa karşıtı söylemler, özellikle Temmuz 2020’de devrilen eski Mali Cumhurbaşkanı İbrahim Boubacar Keita’nın istifası için düzenlenen eylemlerde belirginlik kazanmış, darbe sonrası birçok gösteride de Fransa karşıtı ifadeler kullanılmıştı.
Macron da G5 Sahel Zirvesi’nde bu duruma işaret ederek, “bölge ülkelerinin isteği doğrultusunda” Sahel’de olduklarını vurgulamış ve “işgalci” olmadıkları mesajını vermişti.
2023’e kadar asker sayısı yarıya inebilir
Sahel’de terörle mücadelede başarısız olan Macron’un Barkhane kararını, iç siyasette de bu konu üzerinden köşeye sıkışmamak adına verdiği belirtiliyor.
Gelecek sene yapılacak seçimde güçlü bir rakip olarak Macron’un karşısında yer alacak aşırı sağcı lider Marine Le Pen’in Barkhane Operasyonu’nu bir koz olarak kullanacağı tahmin ediliyor.
Zira Le Pen, operasyonun kendisine doğrudan karşı çıkmasa da Macron’u, yük paylaşımı konusunda Avrupa Birliği’ni (AB) ikna edememekle ve tüm faturayı Fransa’ya ödetmekle suçluyor.
Macron, henüz yol haritasını açıklamasa da yerel basında 2023’e kadar asker sayısının 2 bin 500’e indirileceği belirtiliyor.
Fransa’nın bölgeden çekilmesiyle G5 ülkelerinin terörle mücadelesinin nasıl ilerleyeceği ise belirsizliğini koruyor.