Le Monde gazetesi, dün Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un 30 Eylül’de Cezayir Bağımsızlık Savaşı’nı yaşayan aileye mensup 18 gençle yaptığı görüşmedeki açıklamalarını yazdı.
Buna göre Macron, “Cezayir’in bir ulus olarak inşası, izlenmesi gereken bir fenomendir. Fransız sömürgesinden önce Cezayir ulusu var mıydı? Soru bu. (Cezayir’de) Daha önce sömürgeler vardı. Türkiye’nin Cezayir’de oynadığı rolü ve kurduğu hakimiyeti tamamen unutturabilmesi beni büyüledi ve tek sömürgecinin biz olduğumuzu açıklamak, bu harika. Cezayirliler buna inanıyor.” ifadesini kullandı.
Fransa’nın Cezayir’deki sömürge faaliyetlerine ilişkin “resmi tarihin gerçeklere dayanmayan şekilde yeniden yazılmasına” tepki gösteren Macron, bu tarih yazımının “Fransa nefreti üzerine bir söyleme” dayandığını iddia etti.
Macron, “1962 sonrası Cezayir ulusu bir anıt geliri üzerine inşa edildi. Tüm sorun Fransa gibi gösteriliyor.” yorumunu yaptı.
Emmanuel Macron, Mağripte “daha çok Türkler tarafından yapılan dezenformasyon ve propaganda” ile “yeniden yazılan tarihe” karşı Arapça ve Berberice yayınlar üretmek istediklerini belirtti.
Fransa’nın Cezayir’deki sömürge faaliyetlerini “hata” olarak gören ve bunu önemsizleştirmeye çalışan Macron’un açıklamaları Cezayir’ı kızdırdı.
Cezayir Cumhurbaşkanlığından yapılan yazılı açıklamada, “Macron’un yorumları, (1830-1962 yılları arasında) Fransız sömürgeciliğine karşı yiğit direnişle kendilerini feda eden 5 milyon 630 bin şehidin anısına kabul edilemez bir hakarettir.” ifadesine yer verildi. Açıklamada, Macron’un ülkeye yönelik açıklamaları kınandı.
Fransa’nın işlediği sayısız sömürge suçunun Cezayir halkına karşı yapılmış “soykırım” olduğu belirtilen açıklamada, Macron’a atfedilen açıklamaların resmi olarak yalanlanmadığına dikkati çekildi.
Cezayir’in, iç işlerine müdahale edilmesinin kesinlikle reddedildiğinin vurgulandığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun’un, Cezayir’in Paris Büyükelçisi Muhammed Anter Davud’u istişare için derhal ülkeye çağırdığı kaydedildi.
İki ülke arasındaki gerginlik Fransa’nın Cezayir, Tunus ve Fas vatandaşlarına yönelik vize kısıtlaması getirmesiyle başlamıştı.
Fransa İçişleri Bakanı Gerald Darmanin, bu ülkelerin Fransa’nın sınır dışı ettiği kişileri geri kabul etmelerini sağlamak için bu yola başvurduklarını belirtmişti.
Bunun üzerine Cezayir, vatandaşlarına vize kısıtlaması getirdiği gerekçesiyle Fransa’nın Cezayir Büyükelçisi François Gouyette’yi, Dışişleri Bakanlığına çağırarak, karara tepki göstermişti.
Cezayir Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Şekib Kaid, Fransız Büyükelçi ile yaptığı görüşmede, “Cezayir tarafıyla istişare edilmeden alınan bu kararın basında yer alma şeklinin, kararın amacı ve nasıl uygulanacağına ilişkin soru işaretlerine yol açtığını” söylemişti.
Daha önce de gerginlik yaşanmıştı
Fransa Başbakanı Jean Castex, nisanda Cezayir’e planladığı ziyareti, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) nedeniyle “toplantıların verimli geçemeyeceğini” gerekçe göstererek iptal etmişti.
Paris’in sömürgeci tarihiyle yüzleşme konusunda isteksiz davranması Cezayir’i rahatsız etmiş ve sert açıklamalar gelmişti.
Cezayir Genelkurmay Başkanı General Said Şangariha, Fransa’ya 1960’larda ülkesinin çölünde yürütülen nükleer deneme sahalarının haritalarını radyasyondan temizlenmesi için teslim etme çağrısı yapmıştı.
Aynı şekilde Cezayir Çalışma ve Sosyal İşler Bakanı el-Haşimi Cabub, mecliste katıldığı oturumda Fransa için “ebedi ve geleneksel düşmanımız” ifadesini kullanmıştı.
Fransa’nın sömürge faaliyetleri
Fransa’nın, Afrika kıtasındaki sömürgeci tarihinin en güncel ve en kanlı örneğini teşkil eden Cezayir, 1954’te bağımsızlık mücadelesine başladı.
Cezayir, 8 yıl süren bağımsızlık mücadelesiyle bu uğurda en ağır bedel ödeyen ülkelerden biri kabul edilirken, yaşanan büyük acılar Fransa’nın Afrika’dan çekilirken bıraktığı “kara leke” olarak tarihe yazıldı.
Ülkede yıllar süren insanlık dışı savaşta yaklaşık 1,5 milyon Cezayirli hayatını kaybetti, milyonlarca insan yerinden oldu.
Fransa’nın, 1830’dan beri Cezayir’e kültürel anlamda da soykırım uyguladığı belirtiliyor. Cezayir’in kendi mahalli kimliğinin dışında 300 yıllık Osmanlı tarihinin de büyük ölçüde ortadan kaldırılmasına neden olan Fransa, ülkede birçok kültürel ve dini eseri kendi tasarrufunda istediği gibi dönüştürdü.
Paris yönetimi, bugüne kadar sömürgeci politikaları nedeniyle devlet olarak Cezayir’den resmen özür dilemezken, Cezayir Mücahitler Bakanlığı, sömürge yılları ve sonrası dönemle ilgili 4 dosyanın iki ülke arasında hala beklemede olduğunu belirtiyor. Fransa, yüzlerce belge ve eser içeren Cezayir arşivini ise ülkeye geri göndermeyi kabul etmiyor.