Fransa Adalet ve Hürriyet Komitesi Başkanı, insan hakları aktivisti Yasser Louati, İsrail’in Filistinlilere saldırıları ile Fransa’nın başkenti Paris’te Filistin’e destek ve İsrail’in işlediği savaş ve insanlığa karşı suçları kınayan gösterilerin yasaklanmasına dair AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
Geçen yıl Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile İçişleri Bakanı Gerald Darmanin’in ırkçılık ve polis şiddetine karşı gösterileri yasakladığını hatırlatan Louati, “Fransa’nın ırkçı politikalarının devamını görüyoruz.” ifadesini kullandı.
Louati, siyonist lobinin 20 yıldır sürdürdüğü “cadı avı”nı anımsatarak, şunları kaydetti:
“Artık insanlar antisemitik (Yahudi karşıtı) olarak suçlanmaktan korkuyor. Bu korkuyu içselleştirenler, siyonist lobinin istediğinden fazlasını yapıyor, onlar bir şey istemeden harekete geçiyor. Darmanin’in kararı, Macron’un İsrail’in Gazze’deki sivil katliamı ve Batı Kudüs’teki Arap nüfusunu sindirmesini destekleyen, Filistin direnişini Hamas’ın füzelerine indirgeyen açıklaması, siyonistlerin öfkesine karşı hazırlık ve aynı zamanda uygulanan İsrail politikalarına tam bağlılık olarak görülebilir.”
“Filistin’in var olma hakkını savunmak günah haline geldi”
Filistinlilerin kendilerini savunma, var olma ve direnme haklarını tanımanın adeta günah haline geldiğini vurgulayan Louati, bugün Fransa medyasında neredeyse herkesin, İsrail’in kendini savunma hakkının bulunduğu konusunda hemfikir olduğuna işaret etti. Louati, “1950’lerde Fransa hakkında söylediğimizle tamamen aynı şey. İşgalci sömürge güçlerinin bağımsızlık talep eden Cezayirlilere karşı kendilerini savunma hakkı var.” dedi.
Yasser Louati, yüzde 90’ı 10 milyardere ait Fransa medyasında, İsrail’in Doğu Kudüs’te yaptığı zulümlere dair iki haftadan uzun süredir tam bir sessizlik olduğunu söyledi.
“Mescid-i Aksa önünde yangın varken, radikal Yahudilerin dans edip şarkı söylemesi, İsrailli yerleşimcilerin Filistinlileri evlerinden etmesi Fransa medyasında yer bulmadı. Filistinliler kendilerini savunmaya başladığında ‘İsrail kendini savunma hakkına sahip.’ dendi. Fransız basınında zalimi mazlum, mazlumu zalim yapan korkunç bir ikiyüzlülük olduğunu görebiliriz.” ifadelerini kullanan Louati, Fransız gazeteciliğinin, mesleğin utanç kaynağı olduğunu savundu.
Macron veya Darmanin’in gösterileri yasaklamasıyla Filistin davasına sempatinin engellenemeyeceğini belirten Louati, “İsteler de istemeseler de biz gösteri yapacağız. Filistinliler İsrail bombaları, işlenen soykırım, etnik temizlikle baş edebiliyorsa, biz de gösteri yapabilir, polisin göz yaşartıcı gazıyla vurulabilir, hatta tutuklanabiliriz.” diye konuştu.
Hükümetin, her yurttaşın temel hakkı siyasi görüşünü açıklama ve gösteri hakkını ihlal etmesinin Fransa’da normalleştiğini kaydeden Louati, polislerin sarı yeleklilere, ırkçılık karşıtı ve benzeri protestoculara yönelik şiddetini anımsatarak, şu değerlendirmede bulundu:
“Fransa haydut bir ülkedir, örgütlenme, toplanma, vicdan ve ifade özgürlüğünü ihlal ettiği ve yasakladığı için insan haklarına ve kamu özgürlüklerine saygı duyan bir devlet değildir. Bunu Müslümanların yurttaş olarak var olmalarını yasaklayan ayrılıkçılık yasasıyla da polis şiddetinin filme alınmasını yasaklayan küresel güvenlik yasasıyla da gördük.”
“Fransa’nın ‘ifade özgürlüğü ülkesi’ olduğu yalan”
“Fransa’yı birçok kişi ‘ifade özgürlüğü ülkesi’ olarak görüyor. Bunlar tamamen yalan.” diyen Louati, ülkede Filistin yanlısı aktivistlerin Filistinli sivilleri desteklediği ve İsrail’in suçlarını ifşa ettiği için tutuklandığına dikkati çekti.
Louati, “Fransa’da mesele ifade özgürlüğü meselesi değil ifade ayrıcalığı meselesidir çünkü bir özgürlük olsaydı herkes için geçerli olurdu. Ancak kabul edilen ve özgürlüğe sahip olan tek görüş, hükümetin yönüne giden görüştür.” ifadelerini kullandı.
Aktivist Louati, Filistinlilerin Boykot, Yatırımların Geri Çekilmesi ve Yaptırımlar (BDS) hareketinin Fransa’da yasaklı olduğuna işaret etti.
“Savaş suçu işleyen İsrail ordusuna katılan Fransa vatandaşları adalete teslim edilmeli”
İsrail’in Fransa’ya sömürge geçmişini hatırlattığını belirten Louati, “Sömürgeci devletler arasında bir tür dayanışma olduğunu görüyoruz. ” dedi.
İsrail güçlerinin gazetecileri hedef alması gibi Fransa’da da polisin bu meslektekilere saldırdığını, işlerini yapmalarına engel olduğunu anımsatan Louati, bunun da iki devlet arasında bir dayanışma noktası olduğunu söyledi.
Louati, Fransa-İsrail çifte vatandaşlarının İsrail ordusuna katılarak asker tedariki sağladığına işaret etti.
Fransa’nın, sivillere karşı savaş suçu işleyen İsrail işgal ordusuna katılan tüm vatandaşlarını adalete teslim etmesi gerektiğini vurgulayan Louati, “Aksi takdirde Fransız devleti İsrail’in işlediği suçların doğrudan suç ortağıdır. Fransa İsrail’in ihlallerini kınamayacak kadar korkak da olsa vatandaşlarının bu ihlallere katılmalarına izin ve onlara cezai muafiyet verme hakkına sahip değil.” ifadelerini kullandı.