Orta Doğu uzmanı Jean-Pierre Filiu, Le Monde gazetesinde “Fransa’nın Mağrip’te Türkiye’ye yönelik garip takıntısı” başlıklı blog yazısı yayımladı.
“Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Mağrip hakkındaki açıklamalarında sadece Türkiye’yi hedef alıyor. Halbuki Rusya ve BAE, Mağrip’te Fransız etkisini baltalamaya çalışıyor.” ifadesini kullanan Filiu, Macron’un Cezayir ve Türkiye’ye yönelik açıklamalarını hatırlattı.
Filiu, Macron’un özellikle Ekim 2020’de Hazreti Muhammed’e yönelik karikatürlerle ilgili yaşanan tartışmalar sırasında “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan ilham alan” Fransa’ya yönelik karalama kampanyaları konusunda endişe duymasının “meşru” olduğunu kaydetti.
Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun’un Ankara’ya gerçekleştireceği ziyaretle Cezayir ile Türkiye arasındaki ilişkilerde zirve noktaya ulaşılacağını ifade eden Filiu, “Macron, Erdoğan’a çok fazla odaklanarak Mağrip’te Fransız etkisine yönelik en ciddi tehditlerin daha çok Rusya ve BAE’den geldiğini unutuyor. Fransız Cumhurbaşkanının Mağrip’teki basiretsizliği, görev süresinin ilk üç yılında Libya’da izlediği hatalı politikadan kaynaklanıyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Filiu, Macron’un Libya’nın doğusundaki gayrimeşru güçlerin lideri Halife Hafter’e verdiği desteğin, ülkede 2019’da “sivil savaşın” yeniden başlamasına ve Birleşmiş Milletlerin (BM) arabulucu çalışmalarının baltalanmasına neden olduğunu belirtti.
Fransa’nın böylece “gizlice” Rusya, BAE, Mısır ve Suudi Arabistan’ın yanında yer aldığını kaydeden Filiu, “Hafter’in saldırısı Trablus hükümetini Türkiye’nin kollarına atmakla sonuçlandı. Türkiye’nin müdahalesi askeri durumu tersine çevirdi ve Hafter’in safında yer alan Rus ‘paralı askerleri’ dağıttı.” ifadesini kullandı.
Filiu, bu bağlamda Fransa’nın Rusya’nın Mağrip’e yönelik hedeflerine “hoşgörü” ile bakarken Türkiye’nin amaçlarını “düşmanca” değerlendirdiğine dikkati çekti.
Ayrıca Cezayir’in açık ara ilk askeri ortağının Moskova olduğunu ifade eden Filiu, “Fransız Cumhurbaşkanının, böyle bir sistemin ana müttefiki Rusya’yı zikretmeden Cezayir’deki Fransa karşıtı, hafıza rantı üzerine inşa edilmiş siyasi-askeri sistemi kınadığını duymak paradoksaldır. Macron, Rus ‘paralı askerlerine’ başvurmayı istediklerinde Malili yetkilileri azarlamaktan çekinmediği için (Cezayir-Rusya askeri ortaklığı konusundaki) sessizlik daha da rahatsız edici.” yorumunda bulundu.
Filiu, Macron’un BAE Veliaht Prensi Muhammed Bin Zayed Al Nahyan ile yakınlığını, hatta “ortaklığını” açık şekilde dile getirdiğini aktardı.
BAE’nin İsrail ile Eylül 2020’de “barış anlaşmasını” imzalamasıyla Fransa’nın Abu Dabi’ye yönelik çekincelerinin ortadan kalktığını anlatan Filiu, “Ancak Muhammed Bin Zayed’in kendisinin, Çeçen Kadirov başta olmak üzere Fransa’nın belli olan düşmanlarıyla açık ilişkiler sürdürdüğü unutuldu.” ifadesine yer verdi.
Filiu, Nahyan’ın Hafter’in Libya’da aldığı yenilginin “intikamını” Tunus’ta “demokratik tecrübeyi” sabote ederek aldığına işaret etti.
BAE ve Mısır’ın Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said’in ülkesinde “anayasal süreci askıya alma” kararında önemli rol oynadığını savunan Filiu, BAE’nin Cezayir ile Fas arasındaki gerginliğinin tırmanmasına da katkı sağladığını aktardı.
Filiu, “Macron’un Cezayir rejimine kısa süre önce gösterdiği açıklığın, BAE’nin bölgedeki hedefleri için de gecikmeden geleceğini umuyoruz. Aksi halde, Fransa-Mağrip ilişkileri, Türkiye’nin sebep olmadığı ancak doğal olarak faydalanacağı, artan türbülans alanına girecektir.” yorumunda bulundu.
Macron’un Cezayir ve Türkiye’ye yönelik açıklamaları
Macron, yaptığı açıklamada, “Cezayir’in bir ulus olarak inşası, izlenmesi gereken bir fenomendir. Fransız sömürgesinden önce Cezayir ulusu var mıydı? Soru bu. (Cezayir’de) Daha önce sömürgeler vardı. Türkiye’nin Cezayir’de oynadığı rolü ve kurduğu hakimiyeti tamamen unutturabilmesi beni büyüledi ve tek sömürgecinin biz olduğumuzu açıklamak, bu harika. Cezayirliler buna inanıyor.” ifadesini kullanmıştı.
Fransa’nın Cezayir’deki sömürge faaliyetlerine ilişkin “resmi tarihin gerçeklere dayanmayan şekilde yeniden yazılmasına” tepki gösteren Macron, bu tarih yazımının “Fransa nefreti üzerine bir söyleme” dayandığını iddia etmişti.
“1962 sonrası Cezayir ulusu bir hafıza rantı üzerine inşa edildi. Tüm sorun Fransa gibi gösteriliyor.” yorumunu yapan Macron, Mağripte “daha çok Türkler tarafından yapılan dezenformasyon ve propaganda” ile “yeniden yazılan tarihe” karşı Arapça ve Berberice yayınlar üretmek istediklerini belirtmişti.