AA muhabiri, Paris sokaklarında Macron’un açıklamalarının nasıl karşılandığını, sosyal medyada en büyük kitleyi oluşturan gençlere ve ilgili vatandaşlara sordu.
Fransa’da yaşayan aktif sosyal medya kullanıcısı gençlerden Aya Gade, “Macron’un açıklamalarını ilk duyduğumda aklıma direkt Çin, Rusya ve bazı Afrika ülkeleri geldi.” dedi.
Afrika kökenli olduğunu belirten Gade, Macron’un söylemini ifade özgürlüğü açısından sorunlu gördüğünü belirterek “(Fransa) birden insan haklarının sınırlandığı bir ülke durumuna geldi. Aklıma insan haklarının kısıtlandığı diğer ülkeler geldi, bu iyi bir haber değil.” diye konuştu.
“Hükümetin isyanlar ya da başka sebeple müdahalesi bana tehlikeli geliyor”
Güvenlik gerekçesiyle isminin açıklanmasını istemeyen, ana akım medyadaki bir televizyon sunucusu da ifade ve basın özgürlüğünün tüm dünyada temel bir hak olduğu, kesinlikle bunlara dokunulmaması gerektiği değerlendirmesini yaptı.
“(İfade özgürlüğüne) mutlak surette saygı duymalıyız. Aktif bir sosyal medya kullanıcısı değilim, sosyal medyada olanları çok takip etmiyorum ancak hükümetin isyanlar ya da başka sebeple müdahalesi bana tehlikeli geliyor.” diyen sunucu, sosyal ağların gücünün ve genel anlamda bir iletişim faktörü olarak öneminin sorgulanması gerektiği yorumunu yaptı.
Sunucu, hükümetin, sosyal ağların kullanımını yasaklaması konusunda dikkatli olması gerektiği değerlendirmesinde bulunarak “Basın özgürlüğünün esas olduğunu söylemeliyim. Cumhuriyetin değerlerinden biri ve lekelenmemeli, kısıtlanmamalı. Çünkü bu tüm demokrasilerde temel bir değerdir.” ifadesini kullandı.
“Fransa’yı yok etme amacında değiliz”
Leonie Salvo ismindeki genç sosyal medya kullanıcısı da sosyal ağlara erişimin kesilmesinin iyi bir fikir olmadığını söyledi.
“Gerçekten mutlu olmazdım çünkü bunun radikal bir girişim olduğunu düşünüyorum. Çünkü Fransa’da, hatta dünyanın diğer ucunda temas halinde olduğumuz insanlarla iletişim kuramayacağız.” diyen Salvo, protestoların etkisinin farklı yöntemlerle azaltılabileceğini belirterek değiştirilmesi gerekenin kaos çıkaran insanların hayatları olduğu, sosyal ağların kısıtlaması olmadığını kaydetti.
Salvo, medyanın gençler hakkında kötü bir imaj bıraktığı izlenimi edindiğini söyleyerek “Biz de ülkeye yardım etmek istiyoruz. Fransa’yı yok etme amacında değiliz.” dedi.
Diğer yandan sosyal medyanın gençlik hakkında kötü bir imaj bıraktığının, kendisi ve birçok arkadaşının gösterilerde şiddete başvuranlar gibi düşünmediğinin altını çizen Salvo, şiddet yanlılarının sosyal ağlarda etkili olmasına göz yumulmaması, belki bunları kapsayacak kısıtlamalar üzerinde düşünülmesi gerektiğini ifade etti.
“Yabancılar, özgürlüğün kaybolduğu bir ülke olduğumuzu düşünebilir”
Magali Davrou ise sosyal ağlara erişimin bazı durumlarda kısıtlanması taraftarı olduğunu ancak bunun, halkın ve basının özgürlüğünü kısıtlamaya dönüşmemesi gerektiğini savundu.
Fransa’nın özgür bir ülke olmakla ün kazandığını söyleyen Davrou, ancak sosyal medyayı kullanarak kamu düzenini bozan kötü niyetli kişilerin de bulunduğunun göz ardı edilemeyeceğini belirtti.
Fransa’nın buna rağmen uluslararası arenada güzel bir izlenim bırakmasından yana olduğunu dile getiren Davrou, “Yabancılar, özgürlüğün kaybolduğu bir ülke olduğumuzu düşünebilir. Bence bu utanç verici.” dedi.
“Kendimizi ifade etmeye devam edeceğiz”
Fransa’da yaşayan Mouna Amad da sosyal medya ağlarının, kendini ifade etmenin bir yolu olduğunu söyledi.
“Sosyal ağları kontrol etmek isteme gerçeği toksik bir şey olabilir. Çünkü kendimizi ifade edebilmenin çok önemli olduğu bir ortamda yaşıyoruz.” diyen Amad, sosyal ağların hayatın her alanında işlevi olduğunu ve devasa bir sosyal katmanı kapsadığını kaydetti.
Amad, ifade özgürlüğünün kaldırılmaması veya kontrol altına alınmaması gerektiğini belirterek “Şimdiki ve gelecek nesiller için bunu yapmak mümkün değil. Sosyal medya ağlarından kendimizi ifade etmeye devam edeceğiz.” diye konuştu.
Herkesin fikrinin farklı olabileceği yorumunu yapan Amad, birinin suçunun cezasını başkasına fatura etmenin “demokrasi ruhuna aykırı” olduğuna işaret etti.
Sosyal medyada tepki
Diğer yandan bazı sosyal medya platformlarının özelliklerini kısıtladıkları itirafını yapan Hükümet Sözcüsü Olivier Veran’ın açıklamaları sosyal medyada tepki çekmişti.
Twitter’da çok takipçisi bulunan Realmarcel adlı kullanıcı, “Veran, sosyal ağları kesmek için bir yasa çıkarmaktan bahsediyor, diktatörlüklerde olduğu gibi.” ifadeleriyle tepkisini dile getirdi.
Salomesaque adlı bir diğer kullanıcı da “Düzeni sağlamak için sosyal ağlara erişimi kesmek, İran veya Rusya gibi otoriter rejimler tarafından kullanılan bir yöntemdir.” yorumunu yaptı.
Macron ne demişti?
Macron, 4 Temmuz’da Elysee Sarayı’nda, 17 yaşındaki gencin polis tarafından öldürülmesinin ardından protestoların yapıldığı şehirlerin belediye başkanlarıyla bir araya gelmiş, konuşmasında “İşler çığırından çıktığında (sosyal medya ağlarına) erişimi düzenleyebilecek veya kesebilecek konumda olmalıyız.” ifadesini kullanmıştı.
Hükümet Sözcüsü Olivier Veran da konuya ilişkin, son olaylar sırasında bazı sosyal medya platformlarına belirli özellikleri bir süreliğine kısıtlama zorunluluğu getirdiklerini açıklamıştı.
Senato, dijital platform paylaşımlarına düzenleme getiren tasarıyı kabul etti
Fransa Senatosu, dijital platformlardaki paylaşımlara düzenleme getiren yasa tasarısını 5 Temmuz’da kabul etti.
Uygunsuz içeriklerin paylaşıldığı sitelere giriş için yaş sınırı getirilmesi, kamuya açık dijital kaynaklarda aile içi şiddet mağdurlarıyla ilgili paylaşımlar ve bulut bilişim sektöründeki rekabete ilişkin düzenlemeler gibi bir dizi değişiklik öngören tasarının yasalaşması halinde yetkili makamlar, çocuk istismarına dair paylaşımların 24 saat içinde kaldırılmasını talep edebilecek.
Senato, kamu düzeniyle kamu güvenliğini bozmaya teşvik eden paylaşımların iki saat içinde kaldırılmasına olanak veren tasarı maddesini ise reddetti.
“Dijital Hayatı Güvence Altına Alma ve Düzenleme” başlıklı tasarı, Parlamentonun diğer kanadını oluşturan Mecliste de görüşülecek.
Fransa’daki şiddetli protestolar
Fransız polisi, 27 Haziran’da Nanterre’de 3 kişinin bulunduğu araca ateş açmış, 17 yaşındaki sürücü Nael M’yi öldürmüştü.
Nael’in ölümüne tepki gösterenler, ülke genelinde farklı kentlerde sokağa çıkarak polisle çatışmıştı.
Genci öldüren polis açığa alınmış ve tutuklu yargılanmasına karar verilmişti.
Ayrıca Paris, Marsilya, Lyon dahil birçok kentte düzenlenen protestolarda talan ve yağmalama olayları yaşanmış, 10 kadar kentte saat 21.00’den itibaren sokağa çıkma yasağı ilan edilmişti.