Helal Akreditasyon Kurumu (HAK) Başkanı Zafer Soylu, Kovid-19 salgınıyla gayrimüslim ülkelerin helal ürünlere talebinin arttığını belirterek “Güvenli, sağlıklı, temiz gıdanın önemi pandemiyle ortaya çıktı. Özellikle Uzak Doğu coğrafyasında Müslüman olmayan tüketiciler de helal belgeli ürünlere yoğun talep göstermeye başlamıştır.” dedi.
Başkan Soylu, AA muhabirine, helal belgelendirmenin hayvan kesimleriyle başlayıp gıda ürünlerine yayıldığını, artık gıda dışındaki alanlar ile hizmet sektöründe de helal belgelendirmesinin kullanıldığını söyledi.
Türkiye’nin, İslam İşbirliği Teşkilatı İslam Ülkeleri Standartlar ve Metroloji Enstitüsünün (SMIIC) bu alanda yayımladığı 16 standardı esas aldığına işaret eden Soylu, “Bu standartlar sadece İslami ve fıkhi açıdan kurallar içeriyormuş gibi görünüyor ama helalden bahsettiğimiz işin tayyiplik kısmının da unutulmaması gerekir. Yani ürünün hijyenik, temiz, sağlıklı olması, tüketiciye yanlış ve yanıltıcı bilgi vermemesi hatta kalite gibi hususlar da helal standartlarının kapsamı dahilindedir. SMIIC standartlarında işin fıkhi boyutu kadar hijyen, temizlik ve sağlık boyutu da yer alıyor. Dolayısıyla SMIIC standartlarına göre verilen helal belgeleri sadece dar anlamda İslami konuları kapsamıyor.” diye konuştu.
“Helal standartları hijyeni de içeriyor”
Soylu, bunlardan dolayı gayrimüslim ülkeler ve nüfusları tarafından helal standartlarına ilginin arttığını gördüklerini ifade ederek şu değerlendirmede bulundu:
“Helal standartları sağlık, hijyen ve temizlik gibi daha evrensel hususları da barındırıyor. Günden güne de gayrimüslim ülkelerde halel belgeli ürünlere yoğun talep görünüyor. Bütün helal belgeli ürünlere yönelik pandemiden önce de talep vardı, pandemiden sonra bu talep yoğunlaştı. Güvenli, sağlıklı, temiz gıdanın önemi pandemiyle ortaya çıktı. Uzak Doğu coğrafyası buna en güzel örnektir. Özellikle Uzak Doğu coğrafyasında Müslüman olmayan tüketiciler de helal belgeli ürünlere yoğun talep göstermeye başlamıştır.”
Helal belgelendirmenin esas itibarıyla gayrimüslim ülkelerde ortaya çıkıp, yaygınlaştığına dikkati çeken Soylu, “Gayrimüslim ülkelerde yaşayan insanlar kendilerini güvende hissedebilme açısından helal belgelendirme yoluna başvurmuşlardır. Bize başvuruların büyük kısmı gayrimüslim ülkelerden yapılan başvurulardır. Hatta Türkiye’de belgelendirme faaliyetlerinde bulunan ve bizim akredite ettiğimiz kuruluşların bir kısmının müşterileri yurt dışından gelmekte, yurt dışındaki üreticilere yönelik helal belgesi düzenlemektedirler.” dedi.
“Helal belgeleri karşılıklı tanınmalı”
HAK Başkanı Soylu, SMIIC’nin belirlediği 16 standarda göre verilen helal belgelerinin karşılıklı tanınması için uluslararası bir sistem kurulması gerektiğine dikkati çekerek şunları kaydetti:
“Uluslararası ticaretin bu standartlar temelinde yürümesi lazım. Bir ülkede verilen helal belgesinin normal şartlar altında diğer ülkelerde geçerli olması gerekiyor. Bunun için de akreditasyon mekanizmasının olması lazım. SMIIC tarafından tanınan akreditasyon kurumlarının vermiş olduğu akreditasyon statülerine göre helal belgelendirme kuruluşlarının belge vermesi önem taşıyor. Bu belgelerin de tüm dünyada kabul edilebilir olması lazım. Maalesef tüm dünyada farklı ülkelerin farklı helal standartları ve helal belgelendirme yaklaşımları var. Farklı akreditasyon ve denetim sistemi ihracatçılarımız için maliyet yaratıyor. Pek çok gıda ihracatçısı farklı ülkeler için farklı helal belgeleri alıyor ve bunun maliyeti çok yüksek. Karşılıklı tanıma mekanizması kuramadığınız, helal belgelerinin karşılıklı tanınmasını sağlayamadığımız takdirde hem üreticiler üzerindeki maliyet artıyor hem de tüketiciler hangi ürünün helal olup olmadığı konusunda tereddüt yaşıyor. Ülke olarak bizim pozisyonumuz açık ve nettir. SMIIC’nin hazırladığı uluslararası standartlara göre belgelendirme yapılması, bu standartlar temelinde akreditasyon, denetim sistemi kurulması gerektiğini düşünüyoruz. Bu suretle de helal belgelerinin tüm dünyada karşılıklı tanınmasına imkan verir hale gelmesini istiyoruz. Beklenti ve çalışmalarımız bu yönde.”