Gazze’de yıkılan evlerinin enkazı üzerinde hayata tutunmaya çalışan Filistinliler, yaşadıkları sıkıntıları AA muhabirine anlattı.
Filistinli 5 kişilik Abdulkadir ailesi de bunlardan biri. Aile, bulaşıcı hastalık riskinin had safhada olduğu, sağlık hizmetlerinin verilemediği, çok sayıda sığınmacının bulunduğu kalabalık okullardan uzakta, yıkılan evlerinin enkazı üzerinde yaşamaya çalışıyor.
Filistinli aile, İsrail güçlerinin geri çekilmesinin ardından döndükleri Gazze kentinin doğusunda yer alan Şucaiye Mahallesi’ndeki evlerinin enkazında kaynak yetersizliği, ciddi su ve yiyecek sıkıntısı altında yaşıyor.
Yıkılan evlerinin merdiveni yanında yaşıyorlar
55 yaşındaki baba Adil Abdulkadir, İsrail bombardımanında yıkılan evinin kalıntıları arasında, teneke ve kumaştan yaptığı geçici barınağı güçlendirecek bir parça odun bulabilmek için büyük çaba harcıyor.
Abdülkadir, yıkılan evinin merdivenlerinin yanındaki bir köşede, etrafını yıpranmış teneke paneller, kumaş parçaları ve naylon ile çevrelediği odayı, ailesi için bir sığınak haline getirmiş Aşırı soğuk ve yağmurdan korunmaya çalışan aile, yaşadıkları zorlu koşullara uyum sağlamaya çalışırken Gazze’deki savaşın bir an önce bitmesini ve yıkılan evlerinin yeniden inşa edilmesini umut ediyor.
Baba Abdülkadir, gündüz oğulları ve eşiyle birlikte, küçük çocuklarını ısıtmak ve yemek pişirmek için ateş yakabilmek adına yıkılan evlerin kalıntılarından yakacak odun ve yaprak topluyor.
İsrail saldırılarında evleri yıkılan, devam eden bombardımanlar nedeniyle bir bölgeden diğerine kaçmak zorunda kalan Filistinli aile ve özellikle de çocuklar havanın soğumasıyla birlikte kıyafet sıkıntısı çekiyor.
Önce hastaneye sonra okula sığınan aile, çaresiz yıkılan evlerine döndü
Abdulkadir ailesi savaşın ilk günlerinde evlerinden çıkmak zorunda kaldı ve Şifa Hastanesi’ne sığındı. Ancak İsrail ordusunun hastaneyi basması üzerine aile, yerinden edilenlerin barındığı bir okula sığındı.
Ancak okuldaki aşırı kalabalık, bulaşıcı hastalıklar, sağlık hizmetlerinin verilememesi ve çocukların bulaşıcı bir hastalığa yakalanması endişesi dolayısıyla Abdulkadir ailesi, çareyi yıkılan evlerinin enkazına dönmekte buldu.
“Burada ölmeyi tercih ettiğimiz için evimize döndük”
Baba Abdülkadir, evinin enkazı üzerinde şunları söyledi:
“Binlerce insanın sığındığı okullar hastalıkların üreme alanı oldu ve çocuklar bulaşıcı hastalıklara yakalanıyor. Evimin yıkılmasına rağmen gidecek başka bir yer bulamıyoruz. Burada ölmeyi tercih ettiğimiz için evimize döndük. Burada yıkılan evden başka yaşamaya uygun yer yok. Su yok, yiyecek yok, elektrik yok. Burada hayat yok.”
“Çocuklarımız için bir lokma ekmeğe, suya muhtacız”
Abdülkadir, molozların arasında otururken üzerine taşların ya da harap durumdaki duvarların düşmesinden, çocuklarının ve eşinin trajik bir duruma kurban gitmesinden korktuğunu dile getirdi.
Filistinli baba, “Çocuklar yiyecek sıkıntısı çekiyor. Yiyecek hiçbir şey yok. Hayat çok zor. Birleşmiş Milletler nerede, ülkeler nerede? Çocuklarımız için bir lokma ekmeğe, suya muhtacız.” dedi.
İsrail’in Gazze’de sürdürdüğü bu vahşi savaşın sona ermesini temenni ettiğini söyleyen Abdülkadir, Filistin halkının kendi topraklarında onurlu bir şekilde yaşamasını umduğunu kaydetti.
“Yardım yok, su yok, yiyecek yok. Ot, yaprak ve hayvan yemi yiyoruz”
Yıkılan ve oturulamaz haldeki evlerine dönen Ebu Leyl ailesi için de durum farklı değil.
44 yaşındaki Raid Ebu Leyl, evinin kısmen ayakta kalan bir odasını temizleyerek etrafını bez ve bir miktar ahşapla çevirmiş.
Bu şekilde kendilerine bir yaşam alanı oluşturduklarını dile getiren Ebu Leyl, şunları söyledi:
“Savaşın başında Şucaiye Mahallesi’ndeki evimizden Şifa Hastanesi’ne kaçtık. Baskına maruz kalıp ateş açılınca yıkılan evimize geri sığındık. Kıyafetlerimizi ve yatak takımlarımızı ise hastanede bırakmak zorunda kaldık.”
Hayatın burada çok zor olduğunu ve savaşın bir an önce sona ermesini ümit ettiğini söyleyen Ebu Leyl, “Yardım yok, su yok, yiyecek yok. Çocuklarımızı besleyecek hiçbir şey bulamıyoruz. Ot, yaprak, pirinç ve hayvan yemi yemek zorunda kalıyoruz.” diye konuştu.
Evlerinin tamamen yıkıldığını, yaşadıkları odanın duvarlarında büyük çatlaklar olduğunu, taşların veya harap duvarların çocukların üzerine düşmesinden korktuğunu dile getiren Ebu Leyl, dünyanın kendilerine merhamet etmediğini vurguladı.
“Oradan oraya sığınmaktan yorulduk, enkazın ortasında oturmak zorunda kaldık”
Ebu Leyl’in eşi Umm el-Abd da “Burada durum zor. Su yok, elektrik yok. Çocuklarımıza yiyecek alacak paramız da kalmadı.” dedi.
Bir kilogram pirincin fiyatının bile 40 şekele (11 dolara) yükseldiğini söyleyen Umm el-Abd, şöyle konuştu:
“Bir kilogram pirincin fiyatı 40 şekel (11 dolar). Parası olan satın alabiliyor, parası olmayan ise satın alamıyor. Şucaiye’den Şifa Hastanesi’ne sığındık. Oradan oraya sığınmaktan çok yorulduk, gelip yıkım ve enkazın ortasında oturmak zorunda kaldık.”
İsrail’in 7 Ekim’den bu yana Gazze Şeridi’ne düzenlediği saldırılarda en az 12 bin 660’ı çocuk, 8 bin 570’i kadın olmak üzere 29 bin 410 Filistinli öldürüldü, 69 bin 465 kişi yaralandı.
Gazze Şeridi’ndeki Gazze kenti ve kuzey bölgesi, İsrail’in karadan askeri saldırısının başladığı 27 Ekim’den bu yana şiddetli bir kuşatma altında. Şifa Hastanesi ve Kudüs Hastanesi gibi ana merkezler başta olmak üzere tüm hastaneler ve tıp merkezleri hizmet dışı kaldı.
Yaşam koşullarını her geçen gün daha da kötüleştiren İsrail, orada yaşayanların ihtiyaçlarını karşılamaya yetmeyen sınırlı miktarlar dışında, yardım ve gıda taşıyan tırların Gazze kentine ve kuzey bölgesine girmesini engelliyor.
Gazze’deki hükümetin medya ofisi, geçen hafta, 7 Ekim’den bu yana Gazze Şeridi’nde yerinden edilenlerin sayısının 2 milyona ulaştığını duyurdu.
Ofise göre, 8 bini viral hepatit vakası olmak üzere, yerinden edilme nedeniyle 700 bin kişi bulaşıcı hastalıklara yakalanmış durumda.