İsrail, 18 yıldır kuşatma altında tuttuğu Gazze Şeridi’ne uluslararası kamuoyunun tepkisine rağmen aylardır yoğun saldırılarını sürdürüyor.
Yaklaşık 2,3 milyon nüfuslu Gazze Şeridi’nde yaşayan Filistinliler gibi gazeteciler de hayatları tehdit altındayken bir yandan yaşam mücadelesi veriyor diğer yandan görevlerine devam ediyor.
Filistinli gazeteciler, İsrail’in Gazze’ye saldırılarına başladığı günden bu yana hedef alınıyor.
Gazeteciler, ölüm tehlikesinin yanı sıra gıda, su yetersizliği, tedavi eksikliği, ekipman yetersizliği, iletişimin kesilmesi gibi pek çok sorunla da karşı karşıya kalıyor.
Her türlü tehlikeyi göze alarak görevlerini yapan basın mensupları, Gazze’de yaşanan acıları dünyaya duyuruyor.
Ekim’den bu yana 142 gazeteci öldürüldü
İsrail ordusu, 7 Ekim’den bu yana doğrudan gazetecileri ve yakınlarını hedef alan pek çok saldırı gerçekleştirdi, bu saldırıda çok sayıda basın mensubu ve yakını hayatını kaybederken, pek çok medya kuruluşu da yıkıldı.
Gazze’deki hükümetin Medya Ofisi verilerine göre, İsrail ordusunun 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılarında en az 142 gazeteci öldürüldü, 70’i yaralandı ve onlarcası da alıkonuldu.
İki dünya savaşında dahi dünya kamuoyu Vietnam, Bosna, Irak, Afganistan, Ukrayna’daki savaşlarda ya da dünya üzerinde herhangi bir yerde bu kadar kısa sürede bu kadar yüksek sayıda basın mensubunun öldürülmesine şahit olmadı.
ABD merkezli Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ), daha önce yaptığı açıklama ve yayımladığı raporlarda Gazze’de öldürülen gazeteci sayısını “emsalsiz” şeklinde nitelendirerek, bu savaşın komitenin kurulduğu 1992’den bu yana gazeteciler için en kanlı savaş olduğunu belirtti.
Birleşmiş Milletler (BM) Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA), aralık ayında yaptığı açıklamada İsrail’in ablukası ve saldırıları altındaki Gazze Şeridi’nin tamamının, dünyanın en tehlikeli yerlerinden biri haline geldiğini bildirdi.
Brüksel merkezli Uluslararası Gazeteciler Federasyonu’ndan (IFJ), Dünya Basın Özgürlüğü Günü vesilesiyle yapılan yazılı açıklamada, İsrail’in Gazze’de gazetecileri hedef alarak “susturmaya” kararlı olduğu belirtilerek, uluslararası aktörlere basın mensuplarına karşı suçlara yönelik hesap verebilirliğin sağlanması için çağrıda bulunuldu.
“Gazze’de ölen gazetecilerin sayısı emsalsiz.” ifadesi kullanılan açıklamada, gazetecilerin yanı sıra Gazze’de “basın özgürlüğünün de öldürüldüğü” vurgulanarak, “Yerel gazeteciler, büyük kayıplara uğramalarına veya yaralanmalarına rağmen dünyanın gözü kulağı, Gazze’den dünyaya haber veren tek kaynak haline geldi.” değerlendirmesi yapıldı.
İsrail’den gazetecilere “terörist” suçlaması
İsrail, basın mensuplarına yönelik suçlarını sözde “terör” iddiasıyla gerekçelendirmeye çalışıyor.
İsrail Savaş Kabinesi Üyesi Benny Gantz, daha önce X sosyal medya hesabından, 7 Ekim saldırılarından önceden haberi olan gazetecilerin, teröristten farkı olmadığı ve terörist muamelesi görmeleri gerektiği yönünde açıklama yaptı.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu liderliğindeki Likud Partisi Milletvekili Danny Danon da “(Gazetecileri) teröristlerle beraber avlayacağız.” paylaşımı yaptı.
Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF), kasım ayında İsrailli politikacıların Gazze’deki gazetecileri hedef alan paylaşımlarını kınadı.
RSF internet sitesinden, İsrailli bir sivil toplum kuruluşunun (STK) 9 Kasım’daki internet paylaşımı sonrasında bazı İsrailli politikacıların gazetecileri hedef gösteren ifadelerine ilişkin açıklama yapıldı.
Açıklamaya göre, ismi belirtilmeyen STK, bir serbest gazetecinin Hamas yetkilisi ile tarihsiz bir fotoğrafını paylaşarak, fotoğraftaki gazeteci haricinde Reuters, Associated Press, The New York Times ve CNN için çalışan diğer 5 gazeteciyi hedef gösterdi.
STK’nin, Gazze’deki gazetecilerin 7 Ekim saldırısından haberdar olduğunu ima eden güvenilirliği teyit edilmemiş paylaşım, İsrail medyasında hızla yayıldı ve İsrailli politikacıların yorumlarına konu oldu.
İsrail Dışişleri Bakanlığı, X sosyal medya platformundan söz konusu paylaşımda adı verilen gazetecilerin fotoğraflarını paylaşarak suçlamaları tekrarladı.
İsrail gazetecilerle birlikte ailelerini de kasıtlı saldırılarla hedef aldı
İsrail, 7 Ekim’de Gazze Şeridi’ne saldırılarında basın mensupları, aile üyelerinin öldürülmesi gibi olaylarla da karşı karşıya kaldı.
Anadolu Ajansının (AA) Gazze’deki foto muhabiri Ali Cadallah’ın evi 13 Ekim’de bombaların hedefi oldu. Saldırıda Cadallah’ın babası ve kardeşleri dahil ailesinden en az 8 kişi hayatını kaybetti.
İsrail ordusunun 23 Ekim’de Gazze Şeridi’ne düzenlediği saldırıda, Al Jazeera televizyonunun muhabiri Vail ed-Dahduh’un eşi, oğlu, kızı ve 18 aylık torunu ile ailesinden 8 kişi hayatını kaybetti.
Han Yunus kentini hedef alan 1 Kasım’daki bombardımanda ise Filistin TV Muhabiri Muhammed Ebu Hatab ve ailesinden 11 kişi yaşamını yitirdi.
İsrail’in 5 Kasım’daki saldırılarında da AA kameramanı Muhammed el-Alul, 4 çocuğunu ve 3 kardeşini kaybetti.
Gazze’nin en saygın gazetecilerinden biri olarak bilinen Filistin Basın Evi Kurumu Müdürü Bilal Cadallah da 23 Kasım’da Gazze’den güneye doğru giderken Zeytun Mahallesi’nde İsrail tanklarının bombardımanında öldürüldü.
Tel Aviv yönetimine bağlı ordunun, “insani ara” sonrasında 1 Aralık’ta yeniden başlattığı saldırılarda bir günde biri Anadolu Ajansı (AA) serbest habercisi, kameraman Muntasır es-Savvaf olmak üzere 3 gazeteci daha öldürüldü.
Savvaf, 18 Kasım 2023’te kendisi gibi gazeteci olan babası Mustafa es-Savvaf, annesi, iki kardeşi ve onların çocukları dahil 45 akrabasını kaybetti.
İsrail ordusunun 1 Aralık’ta düzenlediği hava saldırısında da Savvaf, kardeşi Mervan ve bazı akrabaları yaşamını yitirdi.