Gazze’deki Hükümet, İsrail’in Yardım Girişini Engellemesinin Sonuçları Konusunda Uyardı

Hükümetin Medya Ofisinden yapılan yazılı açıklamada, İsrail’in 3 gündür, sınır kapılarını kapatmaya; gıda, tıbbi ve diğer yardım malzemelerinin girişini engellemeye devam ettiği kaydedildi.

İnsani yardım girişinin engellenmesinin, Gazze Şeridi’ndeki 2,4 milyon kişinin maruz kaldığı insani felaketi daha da kötüleştiren yeni bir “savaş suçu” olduğu vurgulandı.

Uluslararası topluma ve uluslararası insancıl hukuka saygısızlık anlamına gelen; su, yiyecek, ilaç ve barınmanın ihlal edilemeyecek temel haklar olduğunu öngören uluslararası insan haklarını yok sayan, bu suçun yol açacağı ciddi sonuçlar konusunda uyarıda bulunuldu.

İsrail’in yüz binlerce insanın maruz kaldığı acıya rağmen siyasi hedeflerine ulaşmak için Filistinlilerin temel haklarını “ucuz bir şantaj aracı” olarak kullandığı ifade edildi.

İnsani yardımların engellenmesi ne anlama geliyor?

Gazze Şeridi’nde üretim ve iş çarkının dönmemesi nedeniyle bölge sakinlerinin yaşayabilmek için yardımlara ihtiyacı olduğuna dikkati çekilen açıklamada, yardımların girişinin engellenmesiyle bölgede kıtlığın yeniden ortaya çıkabileceği belirtildi.

Bölgeye yakıt girişinin engellenmesi nedeniyle de zaten 15 ayı aşan saldırılarda ağır hasar alan hastanelerin ve sağlık merkezlerinin yanı sıra vatandaşlara hizmet veren belediyelerin ve kamu tesislerinin faaliyetlerini durdurmak zorunda kalabileceği kaydedildi.

İlaç ve tıbbi ekipmanın girişini engellemek için sınır kapılarının kapanmasının, bölgedeki sağlık durumunu daha da kötü bir hale getireceği; binlerce kronik sağlık sorunu olanların ve yararlıların ölümü anlamına geldiği aktarıldı.

Geçici barınma ekipmanlarının engellenmesinin de saldırılarda evleri yıkılan, halihazırda aşırı soğuk havalarda temel yaşam gereçlerinden yoksun şekilde hayatta kalmaya çalışan yaklaşık 1,5 milyon kişinin açıkta kalacağı anlamına geldiği ifade edildi.

Yardım girişlerinin engellenmesiyle iş makinalarının ve ekipmanların olmamasının 55 milyon tonu aşan moloz yığını ile 10 binden fazla naaşın enkaz altında kalması anlamına geldiği aktarıldı.

Hükümet, insanlığa karşı işlenen bu suçun yol açacağı sonuçların sorumluluğunun İsrail ve destekçilerine ait olduğunu vurguladı.

İsrail’in “Filistinlileri aç bırakma” suçunu kabul etmeyen ülkelerden, “uluslararası insancıl hukuk kurallarına uyarak ve temel ihtiyaçları sivillere karşı silah olarak kullanmaması” konusunda, İsrail’e baskı yaparak, bu durumu sonlandırması istendi.

Açıklamada ayrıca bugün Kahire’de düzenlenen Arap zirvesinden “Gazze Şeridi’nin maruz kaldığı durumlarla ilgili ciddi kararlar almanın yanı sıra ablukanın kaldırılması, Gazze’de ihtiyaçların sistemli ve herhangi bir kısıtlama olmaksızın girişini sağlamak adına daha önce alınan kararların uygulanması” konusunda kararlı tutum beklendiği vurgulandı.

Esir takası ve ateşkes anlaşması

Gazze Şeridi’nde 19 Ocak’ta ateşkes anlaşması kapsamında Hamas ile İsrail arasında esir takası ve ateşkese karar verilmişti. Mısır ve Katar arabuluculuğunda, ABD’nin desteğiyle sağlanan anlaşma, her biri 42 gün sürecek üç aşamalı bir planı içeriyor.

İsrail, Hamas ile varılan ateşkes ve esir takası anlaşmasına rağmen Gazze’de ateşkesi sık sık ihlal etmişti.

İsrail Başbakanlık Ofisi, 2 Mart’ta Başbakan Binyamin Netanyahu’nun, Gazze Şeridi’ne her türlü insani yardım malzemesinin girişinin durdurulmasına karar verdiğini duyurmuştu.

İnsani yardımların durdurulmasına, anlaşmanın birinci aşamasının sona ermiş olması ve Hamas’ın İsrail’in kabul ettiği görüşmelere devam edilmesine ilişkin ABD Başkanı Donald Trump’ın Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff’un taslağını kabul etmemesi gerekçe gösterilmişti.

İsrail, esirlerin serbest bırakılması sağlanmadan ateşkese devam etmeyeceği tehdidinde bulunmuştu.

Hamas ise İsrail’in Gazze Şeridi’ne insani yardım girişini durdurma kararına sert tepki göstererek, bunun bir savaş suçu olduğunu ve ateşkes anlaşmasına açık bir darbe niteliği taşıdığını belirtmişti.

Anadolu Ajansı. Referans bağlantısı here.