İsrailli uzman ve analistler, Gazze’deki Hamas’ın 7 Ekim Cumartesi günü başlattığı “Aksa Tufanı” adlı saldırıyı, “İsrail istihbaratının çöküşü” şeklinde yorumladı ve yaşanan bu şokun uzun süre devam edecek etkileri olacağını belirtti.
- İsrail’in Gazze Şeridi’ne düzenlediği saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısı 493’e yükseldi
Hamas, 7 Ekim’de başlattığı saldırıyla İsrail’e binlerce roket attı, karadan da Gazze sınırındaki Yahudi yerleşim yerlerine sızarak çok sayıda İsrailliyi rehin aldı.
Hamas’ın, Gazze’de ekonomik duruma eğildiği ve İsrail ile savaşa girme niyeti taşımadığı yönündeki kanaatin hakim olduğu bir dönemde gerçekleşen bu saldırı, İsrailli siyasiler ve emniyet teşkilatında şok etkisi yarattı.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun “Hamas’ın İsrail’e karşı ani ve ölümcül bir saldırı başlattığı” yönündeki açıklamaları da siyaset piramidinin en üstünden gelen “nadir bir itiraf” oldu.
Hamas’ın saldırısı ayrıca, Mısır ve Suriye’nin 6 Ekim 1973’te başlattığı (Yom Kippur) savaşa benzetildi ve 50 yıl önce Mısır ve Suriye’nin yaptığının Hamas tarafından tekrarlandığı ifade edildi.
İsrail gazeteleri, saldırının başlamasıyla birlikte yaşanan şok halini, istihbaratın çöküşünü ve saldırının 6 Ekim Savaşı ile benzer yönlerini ortaya çıkaran haber ve makalelere yer verdi.
İsrail, uzun sürecek bir şok yaşıyor
İsrail Maariv gazetesi, 7 Ekim’de yayımladığı haberde, Hamas’ın İsrail’e sürpriz bir saldırı düzenlediğini ve bunun büyük bir istihbarat zaafı olduğunu yazdı.
Yediot Ahronot gazetesi ise Hamas’ın saldırısının, hükümetin başarısızlığı olduğu değerlendirmesinde bulundu.
Gazete, “hayali terör örgütlerine dönük uzun süredir devam eden aşağılamanın, kaçmanın zor olduğu bir kabusa ve uzun süre İsraillilerin peşini bırakmayacak bir şoka dönüştüğünü” vurguladı.
İsrailli askeri analist Avi Benayahu, Maariv gazetesindeki makalesinde, İsrail’in hiç bilmediği özelliklere sahip, çok sayıda ölü, yaralı ve kaçırılanların olduğu sürpriz bir savaşın içinde olduğunu ifade etti.
“Hamas’ın ekonomiye ağırlık verdiği yönündeki düşüncenin hatalı olduğu ve İsrail’in milyarlarca şekel harcayarak inşa ettiği duvarın da çöktüğü ortaya çıkmıştır. Saatlerdir televizyonun karşısındayım ve şaşkınlıktan dişlerimi gıcırdatıp gözlerimi ovalıyorum. Çünkü İsrail tarihinde daha önce böyle bir şey yaşanmadı.” ifadelerini kullanan Benayahu, sinirleri yıpratacak uzun ve zor bir dönemin kendilerini beklediğini kaydetti.
Yaşananları “büyük bir başarısızlık” olarak nitelendiren David Horovitz ise The Times of Israel’deki yazısında, “Yom Kippur Savaşı’nın üzerinden 50 yıl geçtikten sonra bugün İsrail, Arap orduları değil de Hamas tarafından sürpriz bir saldırıya uğradı. İsrail’deki siyasetçiler acil toplantıya giderken basında da ‘İsrail’in iç meselelerle meşgulken bir kez daha gafil avlandığı” yönünde eleştiriler yer almaya başladı.” ifadelerini kullandı.
Siyasi yansımaları olacak istihbarat zafiyeti
İsrailli uzmanlar, Hamas’ın, yüzlerce kişinin katılımıyla gerçekleşen sızma operasyonunu hiç kimseye duyurmadan gerçekleştirmiş olmasını da sorguladı.
Haaretz gazetesi analistlerinden Amos Harel, yaşanan saldırının siyasi şoklara neden olacak büyük bir başarısızlık olduğunu kaydetti ve şöyle devam etti:
“İçinde bulunduğumuz durum, acı verici tarihi bir karşılaştırma yapmayı gerektiriyor. İsrail’in Gazze’ye dair düşüncesi çökmüştür. Siyasette, savunma kuvvetlerinin konuşlandırılmasında ve sürprizlere hazırlıklı olmada başarısız olunmuştur. Cumartesi gecesi İsrailli siyasetçiler ve komutanlar, evlerinde güven içinde uyumuş ve erken uyarı olmadığı için kuvvetler takviye edilmemiştir.”
Askeri istihbarat ve Genelkurmay Başkanlığının, “Hamas’ın önceki savaşlardan ders çıkardığını ve yeni bir savaşa girme niyetinde olmadığını” iddia ettiğini belirten Harel, “Yüzlerce Hamas mensubu kimseye duyurmadan bu sürpriz saldırı için aylardır hazırlık yaparken İsrail’de, Gazze’den ülkeye girişine izin verilen işçilerin sayısının artırılıp artırılmayacağı tartışılıyordu.” değerlendirmesinde bulundu.
Bu büyük başarısızlıkta hem askeriyenin hem siyasetin payı olduğunu vurgulayan Harel, “Bu mesele, ancak savaş bittiğinde derinlemesine değerlendirilebilir. Sorun şu ki İsrail bu savaşa, benzeri görülmemiş bir kriz ortamında giriyor. Bu durum, önümüzdeki zor günlerde hükümetin performansını etkileyecektir.” ifadelerini kullandı.
Hamas’ın, 2014’teki Koruyucu Hat Operasyonu’ndan ders çıkardığını ve buna göre hazırlık yaptığını dile getiren Harel, şunları kaydetti:
“Hamas, bu sefer, ordunun olduğu bölgelere saldırdı. Anlaşılan o ki bu alanlarda teyakkuz hali düşüktü ve askeri güçlerin sayısı azdı. Aynı şekilde Gazze Tümeni Karargahı’nda ve diğer birkaç askeri üste de çatışmalar yaşandı.
Tek sorun, istihbarat zafiyeti değildi. Görünüşe göre tüm sistem çöktü. İsrail, Mısır ordusu ya da Hizbullah ile savaştığında böyle bir şey olmadı. Bu sefer, daha küçük bir grup (Hamas), İsrail’e 1973 darbesinden daha acı verici bir darbe vurdu.”
Hamas, Hizbullah’ı taklit etti, kurnaz davrandı
Yossi Yehoşua, Yediot Ahronot’taki yazısında “Orta Doğu’nun en güçlü ve dünyanın en saygın ordularından biri olan İsrail ordusunun, Hamas’ın saldırısı karşısında şaşkına döndüğünü” belirtti.
Hamas’ın, yaklaşık iki hafta önce sınır bölgesine göstericileri göndererek ne kadar kurnaz olduğunu gösterdiğini kaydeden Yehoşua, “İsrail hükümetinin Gazzeli işçilerin İsrail’e girişine izin vermesinden sonra ordunun, sınırda durumun kontrol altına alındığını sandığını, Hamas’ın ise İsrail ordusunu yanılttığını ve rehavete düşürdüğünü” aktardı.
Hamas’ın, sınırdaki yerleşim birimlerine sızarak, asker ve sivilleri öldürüp kaçırarak Hizbullah’ı taklit ettiğini vurgulayan Yehoşua, ordunun, böyle bir şeyin olabileceğine ihtimal vermediğine ve ayrıca yüksek maliyetli yeni sınır bariyerine güvendiğine işaret etti.
Yehoşua, pek çok noktadan aynı anda silahlı kişilerin İsrail içine sızması ve İsrail’in roket yağmuruna tutulmasının planlama ve zaman gerektirdiğini ancak bundan daha da önemlisi Hamas’ın, benzeri görülmemiş bir cesaret örneği sergilediğini vurguladı.
İzzeddin el-Kassam Tugaylarının İsrail’in güneyindeki yerleşim yerlerine geniş çaplı saldırı başlattığı 7 Ekim’in, İsrailli yetkililere, “daha güçlü bir ordu inşasının şart olduğunu” göstermesi gerektiğini belirten Yehoşua, bunun yapılabilmesi için uzun süredir tartışılan “yargı reformu” gibi daha az ehemmiyetli konularla meşgul olmaya son verilmesi gerektiğini kaydetti.
“Silinmesi mümkün olmayan bir utanç”
İsrailli eski bakanlardan Meir Sheetrit ise Maariv gazetesindeki yazısında, “İsrail’in yaşadığı utançla” ilgili şu ifadeleri kullandı:
“Bu hem siyasi ve operasyonel açıdan hem de istihbarat açısından bir başarısızlık. Düşmanın buldozerle çitleri aşıp Toyota marka araçlarla içeri girmesini ve onları durduracak kimsenin olmamasını nasıl açıklayabiliriz? İsrail ordusu nerede? En modern silahlar ve insansız hava araçları, helikopterler, tanklar, askerler nerede? Bu utancın silinmesi mümkün değil.”
Saldırının, Mısır’ın 6 Ekim 1973 tarihinde başlattığı Yom Kippur Savaşı’nın yıl dönümünde gerçekleştiğini hatırlatan Sheetrit, “2023 yılının başarısızlığı, Yom Kippur Savaşı’nın başarısızlığından daha kötü. Yüzümüze bir tokat gibi çarpan bu korkunç gerçeğe inanmakta güçlük çekiyorum.” ifadelerini kullandı.
İstihbarat sistemlerinin yanı sıra Pegasus adlı casus yazılıma sahip bir ülkenin böyle bir konuda başarısız olmasına inanmanın güç olduğunu dile getiren Sheetrit, şu değerlendirmede bulundu:
“İsrail hükümetlerinde görev yapan eski bir bakan olarak, İsrail Savunma Kuvvetlerinde görev yapan bir subay olarak, İsrail’de böyle tehlikeli bir başarısızlığın yaşanmasından utanç duyuyorum.”
Sheetrit, savaşın son bulmasının hemen ardından bu feci başarısızlığın tüm sorumlularının adalete sevk edilmesi için soruşturma komitesi kurulması gerektiğini sözlerine ekledi.