Gazze’nin pek çok bölgesindeki çadır kentlerden farklı olarak konteynerlerden kurulan Munasıra Mülteci Kampında yaklaşık 170 aile yaşıyor.
Aksa Şehitleri Hastanesine yakınlığından ötürü daha çok böbrek hastaları ve yaralıların yerleştirildiği kamptaki Filistinliler su bulamadıklarını ve yeterli beslenemediklerini ifade ediyor.
Susuzluk hasta ve yaşlıları çok etkiliyor
Gazze’nin kuzeyinden Munasıra Mülteci Kampına göç edenlerden Filistinli Ummu Ala Saliha, suların sürekli kesik olduğunu, bazen abdest alacak su bulamadıkları için teyemmüm ettiklerini söylüyor.
Saliha, hasta ve yaşlı oldukları için su bulmanın kendileri için ne kadar büyük sorun teşkil ettiğini şöyle anlatıyor:
“Ne tatlı ne de tuzlu su var. Böbrek hastası olan çok fazla kişi var ve bunlar uzun mesafeler kat edip su bulmak zorunda kalıyor. Bu kadar yolu nasıl yürüyelim. Eşim 70 yaşında ben 60 yaşındayım, hastayız. Su olmadan nasıl temizlenip namaz kılabiliriz. Susuzluktan ölüyoruz. Satın almak istesek paramız yok. Suyumuz yok, paramız yok, gaz yok, odun yok.”
Günde bir öğün yiyorlar
Kampta, akrabaları ve komşularından hasta olanlar, yakınları kuzeyde kalanlar ve şehit olanlar olduğunu kaydeden Saliha, yapılan yardımların ise çok az olduğunu ve ihtiyaçlarını karşılamadığını belirtiyor.
Saliha, “Sabah yemek bulsak akşamı bulamıyoruz, akşamı bulsak sabahı bulamıyoruz. Ramazanda hiç iftar edemedim. Başım döndü. Baş neden döner, ya kansızlıktan, ya yetersiz beslenmeden ya da dertten tasadan.” diyor.
Diyaliz saatleri yeterli gelmiyor
Cibaliya Mülteci Kampı’ndan göç eden Aişe Muhammed Matar (68) ise diyaliz ve lösemi hastası. Diyalize girmek için Aksa Şehitleri Hastanesi yakınındaki bu kampa geldiğini ifade eden Matar, “Eskiden haftada 12 saat diyalize girerken şimdi sadece 4 saat giriyoruz. Bu yeterli gelmiyor. Vücudumuzdaki atık maddeler temizlenmiyor.” ifadesini kullanıyor.
Böbrek yetmezliğinden ötürü bütün bedeninin su topladığını ve yeterli beslenemediği için kan değerlerinin de düşük olduğunu dile getiren Matar, “Burada ne tatlı ne de tuzlu su var, yemek de yok. Biz de hastayız ne pişirebiliyoruz, ne de gidip alabiliyoruz.” diye konuşuyor.