AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, söz konusu 5 ülkeden yalnızca Montserrat’ın başkenti bugün hayalet şehir durumunda bulunuyor, diğer 4 ülke başkentleri ülke nüfusunun önemli bir kısmına ev sahipliği yapıyor.
Yakın geçmişte Kazakistan, Pakistan, Brezilya, Malezya, Nijerya ve Myanmar gibi birçok ülke siyasi gelişmelerin ardından başkentlerini değiştirdi.
Pakistan, 1960’ta başkentini Karaçi’den yeni inşa ettiği ve Karaçi’ye göre daha korunaklı olan İslamabad’a, Myanmar’daki askeri cunta, Yangon’dan kontrolü daha kolay olan Nepido’ya taşıdı.
Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla bağımsızlığını kazanan Kazakistan ise başkentini şehirleşmeye uygun coğrafyası, iklimi ve stratejik kaynaklara yakınlığı nedeniyle sonradan Nur Sultan ve Astana adını alan Akmola’ya taşıdı.
Ancak son 50 yıla bakıldığında başkent değişimlerinin altında siyasi sebeplerden çok doğa olayları, iklim, ekonomik nedenler ve nüfus artışı yatıyor.
Kahire’nin artan nüfusu karşısında başkent taşınıyor
Dünyanın da en kalabalık kentleri arasında yer alan Mısır’ın başkenti Kahire, Afrika ve Müslüman dünyası için önemli kentler arasında bulunmanın yanında binlerce yıllık tarihiyle dünyanın önde gelen şehirlerinden biri.
Antik dünyanın 7 harikasından olan Piramitlere de ev sahipliği yapan kentin metropoliten alan nüfusu 20 milyonu aşarken ülkenin bakanlık, meclis ve başkanlık sarayı gibi önemli binaları, kentin merkezindeki Tahrir Meydanı ve çevresinde yer alıyor.
Bu binaların güvenliği, yabancı heyet ziyaretleri ve VIP konvoyları nedeniyle sık sık yolların kapatıldığı, trafiğin kesintiye uğradığı Kahire’nin merkezi 24 saate yayılan bir kaos yaşıyor.
Kentin 2050’ye gelindiğinde 40 milyonluk bir nüfusa ulaşacağı tahmin edilirken 2015’te tüm bu kaosu ortadan kaldırmak, hükümet binalarını birbirine yakınlaştırmak ve Kahire’nin yükünü azaltmak için üst düzey kamu yapılarının, büyükelçiliklerin ve önemli finansal kurumların bir arada bulunduğu yeni başkent inşasına başlandı.
Projenin bitişiyle ilgili tam bir tarih verilmese de başkentin taşınmasının 6-7 yılı bulacağı öngörülüyor. Proje içinde yaklaşık 6 milyon nüfusun yaşayacağı evler, oteller, camiler, kiliseler, parklar, üniversiteler, araştırma merkezleri ve yeni bir uluslararası havalimanı da yer alacak.
Yeni kente ise şimdilik Yeni İdari Başkent ismi verildi.
Cakarta selden ve batmaktan kaçıyor
Dünyanın en kalabalık ülkelerinden Endonezya’nın başkenti Cakarta da, taşınma çalışmalarına başlayan şehirlerden birisi.
Nüfusu 30 milyonu aşan kentin taşınmasıyla ilgili çalışmalara 2019’da başlansa da Kovid-19 nedeniyle çalışmalar ertelendi.
Başkentin 2024’te ülkenin Borneo adasındaki Nusantara adı verilen yeni kente taşınması planlanırken, bu seçime giden karar hem artan nüfusla hem de doğal sebeplerle verildi.
Yaklaşık 275 milyon nüfusluk ülkenin en büyük kenti olan Cava adasındaki Cakarta, her yıl başta sel olmak üzere çeşitli afetlerle karşı karşıya kalıyor. Üstelik kentin kuzeyi de batma tehlikesi yaşıyor.
Kentin yaklaşık yüzde 25’inin 2050’de deniz seviyesine ya da daha altına ineceği tahmin edilirken, bunun sebebi olarak ise yoğun nüfusun kullandığı yer altı suları ile yükselen deniz suları gösteriliyor.
Bunun yanında ülkedeki ekonomik faaliyetlerin yüzde 50’sinin yürütüldüğü, nüfusun ise yüzde 60’ının yaşadığı Cava adasındaki yükün ülkenin diğer bölgelerine de dağıtılması planlanıyor.
Başkentin taşınmasının ardından Cakarta, ticari ve finansal bir merkez olma konumunu sürdürecek, yaklaşık 2 bin kilometre uzaktaki Nusantara ise hükümet binalarına ev sahipliği yaparak idari başkent olacak.
Güney Kore, nüfusu ve Kuzey Kore’ye yakınlığı nedeniyle Seul’ü taşıyor
Başkentini taşıma kararı alan ülkelerden bir diğeri de Güney Kore. Başkent Seul’den taşınma planları 2003’te ortaya atıldı ve 2007’de Sejong şehri Seul’un yaklaşık 120 kilometre güneyinde kurulmaya başlandı.
Bugün 5 bakanlık, Cumhurbaşkanlığı Sarayı ve Ulusal Meclis dışındaki tüm bakanlık ve hükümet ofislerinin taşındığı Sejong’a tam taşınma işlemlerinin 2030’da tamamlanması ve kentin bugün 350 binlerde olan nüfusunun 500 bine çıkması planlanıyor.
Güney Kore’nin başkentini Seul’den taşıma sebepleri arasında da, Endonezya ve Mısır’da olduğu gibi artan nüfus yer alıyor. Metropoliten alanıyla birlikte yaklaşık 25 milyon insanın yaşadığı Seul’un Kuzey Kore sınırına yaklaşık 30 kilometre uzakta olması ise güvenlikle ilgili problemler doğuruyor.
Seul’den Sejong’a taşınma nedenlerinden bir diğeri ise Endonezya’da olduğu gibi ekonomik faaliyetleri ülkenin orta bölgelerine de dağıtmak olarak gösteriliyor.
Hayalet başkentler
Endonezya, Mısır ve Güney Kore gibi Ekvator Ginesi ve ada ülkesi Montserrat da başkentlerini taşıma kararı alan ülkelerden. Ancak bu iki ülkenin ortak özelliği ya planlanan başkentin ya da şu anki başkentin hayalet şehir olması.
Montserrat’ın başkenti Plymouth, adanın yarısıyla birlikte 1995 ve 1997’de patlayan Soufriere Hills Yanardağı’nın lavları, külleri ve çamurları altında kaldı. Kentte yaşayan 4 bin kişi ile birlikte 7 bin kişi evsiz kalırken bunların önemli bir kısmı diğer Karayip adaları ile İngiltere’ye göç etti.
Bugün 17. yüzyıldan kalma koloni dönemi eserlerinin de küller altında kaldığı Plymouth hala Montserrat’ın resmi başkenti olsa da fiili başkent adanın kuzeyindeki 1000 nüfuslu Brades şehri.
Ancak ülke, daha büyük gemilerin yanaşabileceği ve daha düzenli bir başkente sahip olma arzusuyla adanın kuzeyindeki Little Bay’de yeni bir başkent kurma kararı aldı. Kararın ardından 2013’te yeni başkenti kurma işlemleri başlarken, 2019’da da liman inşası başladı.
Kentin Kovid-19 salgınına kadar 2022’de bitmesi planlanırken salgın çalışmaların uzamasına neden oldu.
Ekvator Ginesi’nin ise yeni başkenti bir hayalet şehir görünümünde. Takım adalardan ve ana karadan oluşan ülkenin başkenti Malobo, ülke nüfusunun yüzde 72’sinin yaşadığı ana karada değil, Kamerun’a daha yakın olan Bioko adasında yer alıyor.
İklimi, güvenliği, büyük nüfusun ulaşımı ve enerji kaynaklarına yakınlığı nedeniyle tercih edilen yeni başkent Ciudad de la Paz ise ana karanın doğusunda yer alıyor. İnşasına 2015’te başlanan kentin 2020’de bitmesi planlanıyordu.
Ancak kentte bugün birkaç hükümet binası, birkaç villa, otel, kilise dışında inşaatlar bitmemiş durumda. Bunun sebebi olarak ise Afrika’nın petrol bakımından en zengin ülkelerinden olan Ekvator Ginesi’ndeki maddi imkansızlıklar gösteriliyor.