Atlas Okyanusu kıyısında yer alan; güneyde Namibya, kuzeyde Kongo Demokratik Cumhuriyeti, doğuda Zambiya’ya komşu olan Angola’da yaklaşık 30 milyon kişi yaşıyor.
Ovimbundu, Ambundu, Bakongo, Chokwe ve Mbunda gibi farklı etnik grupların yaşadığı ülkenin resmi dili Portekizce, nüfusun çoğunluğu Hristiyan.
Nüfusunun yüzde 46’sının 15 yaşın altında olduğu ülke, dünyanın en genç 4. ülkesi konumunda.
Ülkenin başkenti ve en kalabalık kenti olan Luanda, aynı zamanda kıtanın en eski sömürge kentlerinden biri olarak öne çıkıyor. Yaklaşık 500 yıl boyunca Portekizlilerin sömürgesi altında kalan ülkede, ekonominin yanı sıra kültür ve sanat alanlarında da halen Portekiz etkisi hissediliyor.
1975’te kazanılan bağımsızlıktan sonra 2002 yılına kadar iç savaşa sahne olan ülkede alt ve üstyapı faaliyetlerinin yanı sıra tarım ve sanayi alanında büyük boşluk bulunuyor.
Angola Cumhurbaşkanı Joao Manuel Gonçalves Lourenço’nun 26-29 Temmuz’da Türkiye’ye ziyareti sırasında Türk iş insanlarını bu boşluğu doldurmak için davet etmesi üzerine, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 17-22 Ekim tarihlerinde düzenleyeceği ziyaretle bu sürecin hızla başlaması bekleniyor.
Portekizliler 15. yüzyılda ayak bastı
Angola topraklarına ilk 15. yüzyılda ayak basan Portekiz, 16. yüzyıl boyunca ülkenin farklı bölgelerini ele geçirmeye başladı.
Hollanda’nın 1641 yılında bugünkü başkent Luanda’yı ele geçirdiği ülkede güç mücadelesini Portekiz kazanarak ülkede hakimiyeti sağladı.
Kongo ve Ndongo krallıklarını işgal eden Portekiz zamanla tüm ülke topraklarını ele geçirdi. Angola ismi, Ndongo krallarına verilen unvan olan kral anlamındaki “ngola”dan geliyor.
Yüzyıllarca ham madde, tarım ürünleri ve köle ticaretini sürdüren Portekiz, 1951 yılında Angola’yı deniz aşırı toprakları ilan etti.
İç savaş 2002’ye kadar sürdü
Bağımsızlık için mücadele eden ve farklı ülkelerin desteklediği Angola Ulusal Bağımsızlık Cephesi (FNLA), Angola’nın Bağımsızlığı İçin Halk Hareketi (MPLA) ve Angola’nın Tam Bağımsızlığı İçin Ulusal Birlik (UNITA) grupları, 11 Kasım 1975’de bağımsızlığın kazanılmasından sonra güç mücadelesine girişti ve iç savaş başladı.
2002 yılında UNITA’nın lideri Jonas Savimbi’nin ölümüyle iç savaş ve çatışmalar tamamıyla son buldu.
1992’den bu yana aynı parti yönetiyor
İlk kez 1992 yılında seçimlerin yapıldığı ülkeyi bağımsızlığından bu yana MPLA yönetiyor.
2010’da değiştirilen anayasayla seçimlerde en fazla oyu alan siyasi partinin lideri cumhurbaşkanı olmaya hak kazanıyor. Bir kişi en fazla iki kez cumhurbaşkanı olabilirken cumhurbaşkanı ve meclisin görev süresi 5 yıl sürüyor.
Ülkedeki 18 idari bölge, cumhurbaşkanınca atanan valiler tarafından yönetiliyor.
2017 yılından bu yana cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan Joao Manuel Gonçalves Lourenço, daha önce 2014-2017 yıllarında ülkenin savunma bakanı olarak görev yaptı.
Ekonomi petrole bağımlı
Dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinden biri olarak gösterilen ülke neredeyse tamamıyla petrole bağımlı.
Angola Ticaret Bakanlığının verilerine göre, 2018 yılı gayrisafi yurt içi hasılası 89,6 milyar olan Angola, aynı yıl Sahra-Altı Afrika’nın en büyük üçüncü ekonomisi oldu.
Ülkenin bulunan yeni petrol sahalarıyla birlikte Afrika’da en fazla petrol üreten ülke konumuna ulaşması bekleniyor. Petrol, Angola gayrisafi yurt içi hasılasının yüzde 85’ini ve ihracatın yüzde 97’sini meydana getiriyor.
Petrolden sonra ülkenin en önemli ihracat ürünleri elmas ve benzeri değerli madenler.
Türkiye-Angola ticaret hacmi, 2010 yılında 110 milyon dolarken, 2020 yılında 183 milyon dolara ulaştı. Angola’dan yapılan ithalat rakamı ise 2020 yılında sadece 4,2 milyon dolar oldu.