Dünyanın en büyük buz dağı olarak bilinen A23a, Ağustos 1986’da Antarktika’daki Filchner-Ronne Buz Sahanlığı’ndan koptu. Bu kopuşun ardından yaklaşık 34 yıl boyunca sabit kalan buz dağı, 2020 yılında okyanus akıntılarıyla harekete geçerek Weddell Denizi’nin batı kısmına doğru ilerlemeye başladı.
Yolculuk sırasında bir girdaba kapılan buz dağı, ocak ayından aralık ayının ortalarına kadar girdabın etrafında döndü. Kapıldığı girdaptan kurtulan A23a, Antarktika’nın kuzeyine doğru sürükleniyor.
İngiliz Antarktika Araştırmaları Enstitüsü (BAS) Kutup Okyanusları Bölümü Bilim Lideri Yardımcısı Dr. Andrew Meijers A23a buzulunun yeni yolculuğuna dair detayları AA muhabiri ile paylaştı.
A23a’nın girdaptan çıkmasında etkili olan herhangi bir dış etmen gözlemlemediklerini, bölgedeki güçlü akıntılar ve rüzgarların bu durumda etkili olmuş olabileceğini belirten Meijers, buz dağının şu anda net bir şekilde Antarktik Kutup Çevresi Akıntısı içinde olduğunu, kuzeydoğu yönünde hareketini sürdürerek Güney Georgia’ya gideceğini kaydetti.
Buzulun tamamen erimesinin, bulunduğu konuma bağlı olduğunu bildiren Meijers, Antarktik Kutup Çevresi Akıntısı’nın çok güçlü akıntılara sahip olduğuna, bunun okyanus sıcaklıklarını etkilediğine ve kuzeye gidildikçe sıcaklığın arttığına dikkati çekti.
Buz dağının 1 ay sonra parçalanmaya başlaması bekleniyor
Uydudan takip ettikleri A23a’nın yaklaşık iki hafta öncesine göre daha sıcak sulara giriş yaptığını aktaran Meijers, “Güney yarım kürenin yaza girmesiyle okyanus yüzey sularının ısınması, buz dağının erime hızını kayda değer şekilde artıracak. Daha önceki mega buz dağları kabaca Güney Georgia yakınlarında parçalanmıştı, A23a’nın da bir ay kadar sonra bu bölgeye ulaşması bekleniyor. Buz dağlarının daha uzağa gidebildiği henüz bilinmiyor ancak eğer hızlı bir okyanus akıntısına kapılırsa Güney Afrika kıyılarına yaklaşabilir.” diye konuştu.
A23a’nın bulunduğu bölgenin ekosistemine çeşitli katkıları olabileceğine işaret eden Meijers, buz dağının çok derin olması dolayısıyla okyanusun derinlerindeki demir, çinko ve mikro besinler yönünden zengin suları yüzeye çıkardığını, bu durumun fitoplankton çoğalmasını teşvik edebildiğini ve böylece krill ve yırtıcıların da bundan faydalanabildiğini anlattı.
Diğer yandan buz dağının Güney Georgia yakınlarında çökmesi halinde bölgedeki ekosistemi olumsuz etkileyebileceği uyarısında da bulunan Meijers, “A23a, bölgedeki penguen ve fok kolonilerinin hayatını zorlaştırma potansiyeline sahip. Eğer beslenme alanlarına erişimi engellerse, bu hayvanlar yiyecek almak için çok daha fazla yüzmek zorunda kalacak ve bu da onları stres altına sokacaktır.” dedi.
Bölgeye ulaşan önceki buz dağlarının, çoğu yavru olmak üzere birçok deniz canlısının ölümüne neden olduğu bilgisini paylaşan Meijers, bölgedeki kırık buz dağı parçalarının sayısının artmasının da hareket alanını kısıtlayarak ticari balıkçılık faaliyetlerini zora sokacağını dile getirdi.
Küresel ısınma etkisi
Buz dağlarının oluşma süreçlerinin tamamen doğal olduğundan bahseden Meijers, Antarktika’da son yıllarda buzul kopmalarında belirgin bir artış olduğunu ifade etti.
Gelinen noktanın iklim kriziyle bağlantılı olduğunu belirten Meijers, şunları söyledi:
“Buzul kopmalarındaki artışın temel nedeni, artan okyanus sıcaklıkları sonucu denizin altındaki buz sahanlıklarındaki erimelerin artması. Okyanus sıcaklığı artışının kesin nedeni hala aktif olarak araştırılıyor ancak insan kaynaklı iklim değişikliği en güçlü seçenek gibi görünüyor. Ayrıca, Antarktika Yarımadası’nın doğu yakasında, özellikle de Larson A ve B buz sahanlıklarında çökmeler yaşandı. Yalnızca birkaç hafta önce, Doğu Antarktika’daki Conger-Glenzer Buz Sahanlığı, on yıl süren bir sürecin ardından nihayet çöktü. Bu buz tabakalarının çökmesinde insan kaynaklı iklim değişikliğinin de etkili olduğu söylenebilir.”