Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tarkan Karakan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, son yıllarda popüler bir yaklaşım halini alan glütensiz beslenmenin sağlık açısından oluşturabileceği zararlara dikkati çekti.
Bu yaklaşımın bir “moda” gibi başlayıp, depresyon, şeker hastalığı, romatizma gibi birbiriyle ilgisi olmayan birçok rahatsızlığın sebebi gibi gösterildiğini anlatan Karakan, bu görüşlerin bilimsel kanıtlarının olmadığını vurguladı.
Karakan, şu bilgileri paylaştı:
“Glütensiz beslenmenin bağırsak florası yani bağırsak bakterileri üzerinde çok kötü bir etkisi var. Çünkü kişiler glütensiz beslenirken ekmek gibi birçok tahılı diyetinden çıkarıyor. Bunun yerine konulanlarsa genellikle sağlık şeyler olmuyor. Bu nedenle bağırsak florasında hem bozulma yaşanıyor hem de geçirgenlik artıyor. Glütensiz beslenme bazen diyabete kadar giden daha ciddi hastalıklara da yol açabiliyor.
Elbette bu glütensiz beslenmesi gereken çölyak hastaları için geçerli değil. Çölyak hastaları glütensiz beslenirse bağırsak floraları daha sağlıklı oluyor fakat sağlıklı birinin bu diyeti yapması ona zarar veriyor. Aradaki fark çok önemli. Sağlıklı kişilere glütensiz diyeti kesinlikle önermiyoruz.”
“Süt ve süt ürünleri altın değerinde”
Prof. Dr. Karakan, süt ve süt ürünleri kullanımını kesmenin de son dönemde “sağlıklı” bir yaklaşım gibi algılandığına işaret ederek, “Süt ve süt ürünlerini diyetten çıkartmak çok faydalı bir şeymiş gibi gösterilebiliyor. Oysa süt ve süt ürünleri, kemik erimesinin önlenmesi açısından altın değerinde. Yoğurt, süt ve peynir tüketmek bağırsaklarımızda laktik asit denilen faydalı bakterileri artırıyor.” diye konuştu.
“Sağlıklı olmak için Akdeniz tipi beslenme önemli”
Sürekli gıda takviyesi kullanımının yaşam süresinin uzamasında bir etkisinin olmadığını ve bunun ABD’de yapılan çalışmalarda da gösterildiğini dile getiren Karakan, şöyle devam etti:
“Sağlıklı olmak için Akdeniz tipi beslenme gerekiyor. Yani bol sebze, yeşillik, haftada 1-2 gün kırmızı et, haftada bir balık, zeytinyağı kullanmak çok önemli. Yediklerimize dikkat etmeliyiz ama bunu bir takıntı haline de getirmemeliyiz. Diyet, özellikle hastalıklarda uygulanan diyet çok hassas bir konudur, mutlaka bu konuda bir uzmanın görüşü alınmalıdır.”
Prof. Dr. Karakan, her gün bir kase yoğurt tüketilmesini, paketli, uzun raf ömrü olan gıdalardan ise mümkün olduğunca uzak durulmasını tavsiye etti.