Sol gözü doğuştan görmeyen, sağ gözündeki görme yetisini de 7 yaşında yitiren evli ve 3 çocuk babası 49 yaşındaki Güvenin, Anadolu Üniversitesi Adalet Meslek Yüksekokulu ile Kamu Yönetimi bölümünü bitirdi.
Lisanslı satranç sporcusu da olan Güvenin, Marmara Üniversitesi İşletme Fakültesi öğrenci işlerinde memur olarak görev yapıyor.
Güvenin hem 27 yıllık memur hayatıyla hem de evdeki durumuyla gençlere ve diğer engellilere örnek bir yaşam sürüyor.
AA muhabirine hikayesini anlatan Hüseyin Güvenin, çalışkanlığının çocukluğundan kalan bir alışkanlık olduğunu söyledi.
Annesi ve ablası çalışırken özellikle yaz tatillerinde kardeşlerine baktığını anlatan Güvenin, o zamanlar evin temizliğini, yemeğini ve ütülerini yaptığını, bununla ilgili hiçbir eğitim almadan her şeyi kendi isteğiyle öğrendiğini ifade etti.
Aynı zamanda müzisyen olduğunu, bağlama, piyano ve şan eğitimi aldığını kaydeden Güvenin, satranç turnuvası organizasyonlarına da katıldığını belirtti.
Güvenin, 2005-2007 yıllarında Altı Nokta Körler Derneği İstanbul Şubesi’nde yöneticilik yaptığı dönemde, toplumun engellilere karşı önyargı ve yanlış algısını düzeltmek, doğru bilgilendirmeyle toplumsal eğitimin yaygınlaşması için çalışmalarda bulunduğunu dile getirdi.
Fırsat buldukça kitap okuduğunu kaydeden Güvenin, sesli kitapları dinlediğini, Braille alfabesiyle basılmış kitaplar varsa onları da okuduğunu aktardı.
“Görmek gözde değil akılda başlar”
Hüseyin Güvenin, çevresindeki insanlara görmenin her zaman gözde değil akılda başladığını anlattığını belirterek, “Benim temel felsefem akıl, mantık, zeka. Bu üçünü çok iyi kullanabiliyor ve yönetebiliyorsak o zaman görselliğin dışında engel olayı tamamen ortadan kalkıyor.” dedi.
Görme engellilere güvenilmesi ve inanılması gerektiğini vurgulayan Güvenin, bunun sağlanabilmesi için bir engellinin doğal yaşaması ve engelinin arkasına sığınmaması gerektiğini anlattı.
Güvenin, görememesinin, yemek ve temizlik yapmasına ya da çocuklarına bakmasına engel olmadığını belirterek, şöyle devam etti:
“Sonuçta bıçağı göz tutmuyor, sebzeyi doğrarken ya da soyarken bunu göz soymuyor. Bunlar el becerisi gerektiren işler. El becerime birçok konuda güvendiğim için bunu yapabilirim diyorum ve deniyorum. Denemem lazım. Çünkü bugün sağlığım yerinde ama yarın yaşlandığımda belki yanımda kimse olmayacak. O nedenle her zaman hazırlıklı olmak gerektiği düşüncesiyle gerek çocukken annemden, ablamdan veya aşçı arkadaşlar ya da internetten videoları dinleyerek öğreniyorum. Hatta evde bunlarla ilgili kabartma yemek kitabım da var. Hemen hemen unlu mamüllerin hepsini yapıyorum. Kurabiye, poğaça, börek… Yani anne, abla veya eşlerimizin yaptığı karnabahar, brokoli veya çorba çeşitleri, sebze yemekleri, bulgur ya da pirinç pilavı, soslu makarna… Bunları yapıyoruz. Hatta yıllar önce Bayrampaşa Belediyesinin bir organizasyonu vardı. Mutfak işlerinde becerikli görme engelli arkadaşlar toplandık ve ocaklar kuruldu. Herkes yemek yapıyordu, ben de alinazik yemeğini yaptığımda herkes çok şaşırmıştı ve jüri hepimizin yemeğini tatmıştı ve benim yemeğimi çok beğenmişti. Orada birinci olmuştum.”
Hüseyin Güvenin, evde tamirat, tadilat gibi işleri de yaptığını anlatarak, matkap da kullandığını ve evini taşırken gardırop, baza ve çekyat gibi eşyaların montajını tek başına yaptığını, böylece insanların sergilediği ön yargıları kırdıklarını ve bütün engellerin kaldırabileceğini sözlerine ekledi.