Trabzon’un Vakfıkebir ilçesi Kemaliye Mahallesi’nde görme engelli 65 yaşındaki Seher Şener ile 88 yaşındaki annesi Ayşe İnce, birbirlerine destek olarak hayata tutunmaya çalışıyor.
Çocukluk çağından itibaren halk arasında “tavuk karası” ya da “gece körlüğü” olarak da bilinen retinitis pigmentosa rahatsızlığı yaşayan Seher Şener, 40’lı yaşlarından itibaren görme yetisini kaybetti.
Eşinin 13 yıl önce vefatının ardından yalnız kalan Şener, annesi Ayşe İnce ile yaşamaya başladı. Şener, görememesine rağmen evdeki tüm işleri yapıyor, hem kendisinin hem de annesinin ihtiyaçlarını karşılıyor.
Kardeşleri başka şehirlerde yaşayan, çocuğu da olmayan Şener, ilçedeki bazı yakınlarından ve komşularından zaman zaman destek görüyor.
“Rüzgar gibi geldi, geçti”
Ayşe İnce, AA muhabirine, kayıtlara göre 88 yaşında göründüğünü, nüfusa geç yazıldığı için tam yaşını bilemediğini ancak daha büyük olduğunu söyledi.
Eşinin vefat ettiğini, 5 çocuğunun da başka şehirlerde olduğunu belirten İnce, Tonya ilçesine bağlı Hoşarlı Mahallesi’ndeki evinden ayrılarak kızı ile yaşamaya başladığını anlattı.
Yaşlılık dolayısıyla birçok sağlık sorunuyla mücadele eden İnce, hayatının köyde bağ bahçe işlerinde çalışmakla geçtiğini, çevresinde “kuru taş üzerine yuva yapan kadın” olarak anıldığını ifade etti.
İnce, 15 yaşında evlendiğini, 2’si eşinin önceki evliliğinden olan 7 çocuğunu zorluklarla büyüttüğünü dile getirerek, “Çok çalıştım, rızkım da bol, verdim de fakire fukaraya, yedim de. Yetimleri baktım, Zonguldak’ım yoktu, Almanya’m yoktu. O şekilde çalıştık, çabaladık. Gece ay ışığı vurdu mu ben bahçeye inerdim, beller, kazardım. Ömrüm bu zamana geldi. Şükür, otururken namazımı kılıyorum, kaşığımı tutuyorum.” dedi.
Genç yaşta bir oğlunu toprağa vererek evlat acısı da yaşayan İnce, ihtiyarlığın çok ağır yük olduğunu vurgulayarak, “Nasıl oldu, nasıl gitti, bunlar bir hikaye. Rüzgar gibi geldi, geçti. Kocamak ağır bir yük, tutamıyorsun, atamıyorsun, o seviyedeyim işte.” diye konuştu.
İnce, gençliğin çok iyi olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
“Nerede bulacağız artık, kaçtı, gitti. Babamın evini ben çevirirdim, en büyük evladı bendim. Kimin nesi yok, ona el atardım. Allah da beni rızıklandırdı, kurban olurum onun güzel ismine. 6 dönüm yer çalışırdım, evin üstü, serender mısır dolar da taşardı. İnsan ömrü yalan, gel, git. Mübarekler derlerdi, ‘Geldik bir kapıdan, çıktık öbür kapıdan.’ Bu kadardır ömür, biz bunu çok sanıyoruz ama yok.”
Bugünkü haline şükrettiğini, evin içinde dolaşabildiğini ancak başka bir şey yapamadığını, eve, kızına göz kulak olmaya çalıştığını ifade eden İnce, “Gerisini kendisi yapıyor, güzel işler yapıyor. Ziyaretimize gelenler oluyor, komşularımız, yakınlarımız geliyor.” dedi.
İnce, bir şeye ihtiyaçları olduğunda, pencereden sapına ip bağladığı kovayı sarkıtarak esnaftan istediğini, onların da kendilerine yardımcı olduğunu, istedikleri şeyi alarak içine koyduklarını aktardı.
“Allah bugünümüzü aratmasın”
Seher Şener de çocukluktan itibaren yaşadığı görme sorununun ilerlediğini, 8 yıldır yüzde 90’a kadar yükseldiğini söyledi.
Eşi vefat edince köyde yalnız yaşayan annesiyle oturmaya karar verdiklerini anlatan Şener, annesi için Akçaabat ilçesinden Vakfıkebir’e taşındığını belirtti.
Eşinden kalan emekli aylığı ile geçinen Şener, evin işlerini gücünün yettiğince kendisinin yaptığını ancak sokağa tek başına çıkamadığını, günlerinin evde geçtiğini ifade etti.
Komşularının ve akrabalarının iyi insanlar olduğunu, onlardan yardım gördüklerini dile getiren Şener, “Çok şükür, elimden geldiği kadar anneme bakıyorum, bakacağım da anamdır. Allah bugünümüzü aratmasın.” diye konuştu.