Görme engelliler, Caddebostan sahilinde 15 Ekim’de El Ele Koşu Kuvveti adlı grubun düzenlediği 21 kilometrelik koşunun ardından AA muhabirinin sorularını yanıtladı.
Türk Hava Yolları ekip planlama uzmanı görme engelli Sevda Bozbey Yılmaz, koşuyla görme engellilerin erişilebilirlik konusunda yaşadığı sıkıntılara dikkati çekmek istediklerini belirterek “Körlerin ve görenlerin bir arada olmasını hedefliyoruz. El Ele Koşu Kuvveti grubuyla da bu erişilebilirlik koşusunu geleneksel hale getirmek istiyoruz.” dedi.
Koşmanın insanı özgürleştirdiğine dikkati çeken Yılmaz, “Herkesi koşturmak istiyoruz çünkü koşmak hem özgürlük hem de bağımsızlık demek. Burada bağımsızlığa ve özgürlüğe aşık olan bir ekip var. Koşmak özgürlüktür bence bütün Türkiye koşsun ki ruhu değişsin.” ifadesini kullandı.
Yılmaz, hayatın her alanına koşulsuz katılmayı talep ettiklerini kaydederek, “Bir kitabı herkesle aynı anda okumak istiyoruz. Bir filmi herkesle aynı anda görebilmeyi istiyoruz. Herkesle aynı anda eşit düzeyde vatandaş olmak istiyoruz. Herkesin yapabildiği şekilde imzalarımızı eşit atmak istiyoruz.” şeklinde konuştu.
Sosyal medyada bir grup aktivistin oluşturduğu El Ele Koşu Kuvveti’nin yardımlaşma grubundan çok daha fazlası olduğunu kaydeden Yılmaz, “Biz burada birilerinin yardımlaşmasından söz etmiyoruz. Dayanışmadan ve aslında el ele bir kuvvet oluşturmaktan söz ediyoruz.” diye konuştu.
“Yapılan düzenlemeler bir lütuf değil haktır”
Görme engelli avukat Bayram Şahin Aydın, görme engelli kişilerin en büyük taleplerinin toplumsal olarak hak temelli yaklaşımın benimsenmesi olduğunun altını çizerek, “Evet, bizim için bir şeyler yapılıyor, birtakım düzenlemeler yapılıyor ama bunlar lütuf değil, bunlar hak. Yani engelli hakları da insan haklarının bir parçası.” ifadesini kullandı.
Çevresel düzenlemelerin, toplumdaki tüm bireyleri kapsayacak şekilde eşit ve erişilebilir olması gerektiğini vurgulayan Aydın, “Düzenlemeler, evrensel tasarım ilkesi uyarınca yapılmalı. Yani herkes için aynı zamanda erişilebilirlik kriterleri esas alınmalı. Kamuya açık alan yapıp da belli bir tesis oluşturduktan sonra, 6 ay sonra, 1 yıl sonra engellileri de düşünüp, ‘Onlar için de bir şeyler yapalım’ demek evrensel tasarım ilkesine uygun düşmüyor. En başından düşünülüp, herkes için daha kapsayıcı çözüm üretilirse zaten birçok sorun ortadan kalkmış olacak.” dedi.
Aydın, koşuya katılarak vermek istediği mesajı “Her şeyden önce erişilebilirlik sağlandığında, engellilerin yapamayacağı hiçbir şey yok.” şeklinde ifade etti.
“Ben bir bireyim, bir üniversite mezunuyum, bir anneyim ama hala imza atamıyorum”
İstanbul Büyükşehir Belediyesinde eğitmenlik yapan 3 çocuk annesi görme engelli Neslihan Yıldız ise çevresel faktörlere işaret ederek görme engellilerin erişilebilirlikleri sağlanamadığında engelli hale geldiğini dile getirdi.
Yıldız, “Otobüslerin içindeki seslerin kısılması, çalışmaması ya da aksaklıkların olması bile bizim bir başkasına sormamızı gerektirecek durumlara neden olabiliyor. Halbuki belki çok bildiğimiz bir yer, durakların isimlerini duysak zaten kendimiz rahatlıkla erişim sağlayacağız ama bu tarz aksaklıklar bunu engelleyebiliyor. Aslında var olanlar bile çalışsa belki de hayat daha kolaylaşacak.” değerlendirmesinde bulundu.
Görme engellilerin hala birçok yerde bağımsız imza atamadığına değinen Yıldız, “Ben bir bireyim, hayatta bir yere gelmişim, bir üniversite mezunu olmuşum, belki bir anneyim, belki hayatın içinde bir çalışanım, yani ben her şeyim hayatta ama belli yerlerde noter gibi mesela imza atarken şahit isteyen yerler var hala.” diye konuştu.
Yıldız, görme engellilerin en büyük probleminin insanlara kendilerini kabul ettirmek zorunda kalmak olduğunu belirterek, “Ben aslında ne yaptığımı, nereye, nasıl imza attığımı biliyorum. Hatta bilmiyorsam bunu telefonumla çok rahatlıkla okutup, erişilebilir hale getirebiliyorum. Kendim için programlar var. Bunları kullanabiliyorum ama karşımdaki bunu kabul etmediği zaman, işte o zaman, her şey bitiyor.” ifadesini kullandı.
“Çocuklarıma benim yanımda ‘Babanıza yardımcı olun’ diyorlar”
İSKİ’de psikolojik danışmanlık yapan görme engelli Engin Yıldız ise yaşam alanları tasarlanırken tüm engelli bireylere yönelik yapılması gereken erişilebilirlik çalışmalarının yetersiz olduğunu dile getirerek, “Bir park ya da herhangi bir bina, özellikle kamu binaları yapılırken engelli insanlardan destek alınmalı ama onlar her şeyi bildiklerini düşündükleri için bize sorma gereği hissetmiyorlar.” dedi.
Toplumda engelli bireylere yardım ederken nasıl yaklaşılması gerektiği konusunda hala ortak bilinç oluşmadığını kaydeden Yıldız, “İnsanların ne yapmaları gerektiği konusunda bilinçlendirilmesi gerekiyor. Örneğin, yolun kenarında duruyorsan direkt kolundan tutup karşıya geçiriyorlar. Belki ben sağ tarafa doğru yürüyeceğim, belki birine bir şey sormak için bekliyorum ama o durumda kendince bir tahmin yapıp seni sürüklemiş oluyorlar.” şeklinde konuştu.
Yıldız, özellikle 3 çocuğuyla bir yere gittiğinde çevreden gelen tepkilerin kendisini oldukça zor durumda bıraktığını söyleyerek, “Bir yere gittiğimde çocuklara şunu söylüyorlar, o beni çok üzüyor ‘Babanıza yardımcı olun’. Ya çocuk bunlar, çocuklardan bunu bekleyemeyiz. Ben onların babasıysam nasıl başka insanlar, engeli olmayan insanlar çocuklarına sahip çıkıyorsa ben de aynı şekilde çıkarım. Ona o görevi atfetmememiz lazım. Orada bir çocuk olduğunu unutmamamız lazım.” şeklinde konuştu.