Ukrayna Devlet Başkanlığı Ofisi Başkanı Andriy Yermak, Ukrayna’da barış sürecini ve Türkiye’nin bu süreçte üstlendiği rolü AA için kaleme aldı.
***
Kremlin’in tüm uluslararası hukuk normlarına aykırı işgal politikası, Avrupa’da İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana yaşanan en büyük savaşa yol açmıştır. Dolayısıyla Putin’in Ukrayna’yı işgali sadece yerel bir çatışma değildir. Tüm insanlığa karşı bir meydan okumadır. Ve dünya üzerinde bunun sonuçlarından etkilenmemiş neredeyse hiçbir ülke yoktur. Bu nedenle Ukrayna vatandaşları sadece kendi ülkelerini savunmuyorlar. Hukukun üstünlüğünün, gücün üstünlüğünden daha aşağı olmadığı bir dünyayı savunuyorlar.
Saldırgana karşı yoğun bir direniş gerçekleştiriyoruz. Ukrayna, 24 Şubat 2022’den bu yana Rusya tarafından işgal edilen toprakların çoğunu geri aldı. Ruslar yeni bir saldırı başlatmış olsalar da başarılı olamayacaklar: Ukrayna boyun eğmeyecek. Ukraynalılar her şeyden önce barış istiyor ancak bu barış bir sonraki savaştan önce sadece bir duraklama olmamalı. Yeni bir saldırı korkusu olmayacak bir barış olmalıdır. Bunun ancak uluslararası toplumun geniş çaplı katılımıyla mümkün olacağını biliyoruz.
Ukrayna, uluslararası ortaklarıyla birlikte böyle bir barışa ulaşmak için aktif olarak çalışmaktadır. Adalet kavramı bu süreçte kilit öneme sahiptir. Adalet ve hesap verebilirlik olmadan küresel çatışmalar yeniden ortaya çıkacaktır. Bu çatışmalar uluslararası güvenliğe ve uluslararası hukuk ilkelerine zarar verecektir.
2022 yılında Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy devam eden savaşı sona erdirmek için bir barış formülü önerdi. Formülün on maddesi küresel öneme sahip iki kritere odaklanmaktadır. Bunlardan ilki güvenliktir: radyasyon, nükleer, gıda, enerji ve çevre güvenliği. İkincisi ise insanların ve devletlerin haklarına saygıdır. Buna tüm esirlerin ve tehcir edilenlerin serbest bırakılması, BM şartının uygulanması, Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün ve dünya düzeninin yeniden tesis edilmesi dahildir.
Formül, Rus birliklerinin çekilmesini, çatışmaların durdurulmasını, adaletin yeniden tesis edilmesini, ekokırımla mücadele edilmesini, tırmanmanın önlenmesini ve savaşın resmen sona erdirilmesini öngörüyor. Bu girişim Türkiye de dahil olmak üzere pek çok ülkede desteklenmektedir.
Türkiye, Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü desteklemektedir. Karadeniz Tahıl Girişimi’nin 2022-2023 yıllarında başarılı olmasına aktif olarak katkıda bulunmuştur. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ukraynalı esirlerin serbest bırakılmasına bizzat yardımcı olmuştur. Ankara, Kyiv ile birlikte Rus işgal makamları tarafından zulme ve baskıya uğrayan Kırım Tatarlarını aktif bir şekilde savunmaktadır. Türk tarafının Kırım’ın Rus işgaline karşı mücadele eden Kırım Tatar siyasi tutukluların Rus hapishanelerinden serbest bırakılması için gösterdiği tüm çabalara çok değer veriyoruz. Ne yazık ki birçoğu hala esaret altında. Rusya ise yarımadadaki baskısını giderek artırıyor.
Türkiye her zaman barıştan ve uluslararası hukuktan yana olmuştur. Ukrayna’nın barış girişimlerini ilk aşamalarda destekleyen ve bunların uygulanmasına aktif olarak katkıda bulunan ülkeler arasında yer almıştır. Bunlar için son derece dostane ve verimli ilişkilere sahip olduğumuz Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ekibine minnettarız.
Türkiye Cumhuriyeti’ni 15-16 Haziran tarihlerinde İsviçre’de düzenlenecek olan Küresel Barış Zirvesi’nde ağırlamaktan memnuniyet duyacağız. Etkinliğin organizatörleri Ukrayna ve İsviçre Konfederasyonu, 160’tan fazla ülkeyi Zirve’ye katılmaya davet etti. Uluslararası toplum için bu düzeyde bir etkinliğin düzenlenmesi daha önce görülmemiş bir durumdur. Türkiye bu varlığı daha da genişletmek için katkı sağlayabilir ve Çin ve Brezilya gibi ülkeleri de bu sürece dahil edebilir.
Zirve katılımcıları birlikte barışın sağlanmasına yönelik bir eylem planı geliştirmek üzere çalışacaklardır. İkinci Zirve sırasında, geliştirilen öneriye ve ülkelerin çoğunluğunun ortak tutumuna dayalı olarak bu plan Rusya’ya sunulabilir. Burada vurgulanması gereken husus, uluslararası hukuka dayalı somut bir plan olmaksızın Moskova ile yapılacak herhangi bir görüşmenin, onun çılgın kaprislerini sergilemesi için yeni bir fırsat olacağıdır. Ukrayna bunu asla kabul etmeyecektir.
Barış Zirvesi somut hedefler koymaktadır. Gıda güvenliğinin yanı sıra enerji güvenliği, özellikle de nükleer güvenlik konusunda bir uzlaşmaya varılması önemlidir. Bir diğer öncelik de Karadeniz’de serbest seyrüseferin sağlanmasıdır. Ayrıca gündemde “herkese karşılık herkes” formülü çerçevesinde mahkumların değişimi ve Rusya tarafından yasadışı yollarla kendi topraklarına götürülen on binlerce Ukraynalı çocuğun iadesi gibi insani hedefler de olacak.
Türk dış politikasının “Yurtta barış, dünyada barış” ilkesi Ukrayna’nın hedefleriyle tamamen uyumludur. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iyi niyeti, sağduyusu ve ölçülülüğü barışın sağlanmasına yardımcı olabilir. Türkiye’nin Barış Zirvesi’ne yüksek düzeydeki katılımı, sadece Ukrayna’nın stratejik bir ortağı olarak değil, aynı zamanda küresel boyutta sorumlu bir lider olarak da konumunun altını bir kez daha çizecektir.
Küresel Barış Zirvesi barışın sağlanması ve korunması, adaletin ve uluslararası istikrarın tesis edilmesi konularında yeni bir sayfa açacak tarihi bir an olacaktır. Zirve, küresel uluslararası ilişkiler sisteminde gezegeni daha güvenli hale getirecek reformlar için bir katalizör olabilir.
Son olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Daha Adil Bir Dünya Mümkün” adlı kitabından bir alıntı yapmak istiyorum:
“Gücün haklı olanda olduğu bir sistem kurmak önemlidir, tam tersi – yani güçlü olanın haklı olduğu değil. Adalet, dünya düzenini, dünyanın kurtuluşunu ve mutluluğunu sağlayacaktır. Daha adil bir dünyanın oluşması için güven ve umut sağlayacak küresel bir düzen gereklidir.”
[Andriy Yermak, Ukrayna Devlet Başkanlığı Ofisi Başkanıdır.]
* Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editöryal politikasını yansıtmayabilir.