Isparta’ya ilk defa 1888 yılında, Bulgar göçmeni Müftüzade İsmail Efendi tarafından, Bulgaristan’ın Kızanlık yöresinden getirilen gül fidanları, 100 yılı aşkın süredir ‘Isparta Gülü’ olarak üretiliyor. Isparta’da gül üretimi başladığından bugüne çok sayıda ulusal ve uluslararası şirket ile 1954 yılında kurulan Gül, Gülyağı ve Yağlı Tohumlar Tarım Satış Kooperatifleri Birliği (Gülbirlik), gül yağı ve gül suyu başta olmak üzere gül ürünlerinin üretimi ve satışını gerçekleştiriyor. Isparta gülünden elde edilen gül yağı dünyaca ünlü birçok kozmetik ve parfüm markası tarafından kullanılıyor.
Gül yağı ithalatı ortaya çıktı
Özellikle son yıllarda yönetimi eleştirilen Gülbirlik’in, gül üretiminde Isparta’nın en önemli rakibi olan Bulgaristan’dan 2018 yılında gül yağı ithal ettiği ortaya çıkmıştı. Dönemin Isparta Genç İşadamları Derneği Başkanı ve aynı sektörde faaliyet gösteren Isparta Ticaret ve Sanayi Odası (ITSO) meclis üyesi Barış Gümüş, 8 bin üretici ortağı bulunan Gülbirlik’in, Bulgaristan’dan gül yağı ithal ettiğine dair 90 bin 385 euro’luk belge ortaya çıkarmıştı.
Yönetimi istifaya çağırmıştı
Gümüş, gül yağını dünyaca ünlü parfümeri ve kozmetik markalarının kullandığını, Isparta gülünün üretimi ve üreticisini teşvik etmek yerine Bulgaristan’dan gül yağı ithal edilmesini eleştirerek, Gülbirlik yönetimini istifaya davet etmişti.
Bulgaristan’dan gül yağı ithal edilmesinin ortaya çıkmasıyla, Isparta kozmetik sanayinin en büyüklerinden biri olan Barış Gümüş ve Gülbirlik arasındaki gerilim, sonrasında taklit ürün suçlamalarıyla mahkemeye intikal etti.
İlk davada ‘taklit değil’ kararı çıktı
Isparta Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren MCC Kozmetik Sanayi A.Ş. firmasının sahibi Barış Gümüş aleyhine, tescilli markası Ala Rose’nin gül suyu ürünlerinin şişe ve kutularında, Gülbirlik’e ait Rosense markasına ait şişe ve kutularla gül pembesi renklerinin, şişe ve kutularındaki tasarımın taklit edildiğine dair dava açıldı.
Isparta 3’üncü Asliye Ceza Mahkemesi’nde, ‘başkasına ait marka hakkına iktibas veya iltibas suretiyle tecavüz ederek malı satışa arz etmek veya satmak’ suçlamasıyla 2019 yılı temmuz ayında açılan dava, 2021 yılı haziran ayında sonuçlandı. Mahkeme, Barış Gümüş’e ait ürünler üzerinde marka taklidi yapılmadığına karar verdi.
İkinci dava İstanbul’da açıldı
Gülbirlik aynı yıl İstanbul 1’inci Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’ne, gül suyu ürünlerinde kullanılan gül pembesi renkler de dahil taklit edildiğine dair ihtiyati tedbir talebiyle başka bir dava açtı. Bu davada ise ihtiyati tedbir kararı kapsamında, firmanın markasına ait gül suyu ürünlerinin toplatılmasına karar verildi.
‘Gül, pembe renkli bir ürün’
Davalardaki savunmasında suçlamaları kabul etmeyen Barış Gümüş, ‘tescilli markasıyla çeşitli gül ürünlerinin yanı sıra gül suyu da ürettiğini belirterek, tamamen özgün bir ürün olduğunu’ kaydetti. Isparta’da 36 gül suyu üreticisi bulunduğunu belirten Gümüş, “Bunların tamamının şişeleri pembe renktedir, çünkü gül pembe renkli bir üründür, bu itibarla atılı suçu işlemediğimi ve çok büyük miktarlarda üretim yapan bir şirket olarak bu tür şeylere de itibar etmeyeceğimizi belirtmek isterim” dedi.
Gülbirlik’e tepki
Olay sonrası yazılı açıklama yapan Gümüş, ürünlerinin toplatılmasıyla ilgili Gülbirlik’in ürününü taklit ettiği ve kutu renginin pembe olması gibi gerekçeler gösterildiğini belirterek, “Doğru, kutumuz pembe, aslında patlıcan moru ya da hıyar yeşili olmalıydı. Ben Afyon’da ‘senin sucuğun benimkine benziyor’ diyeni hiç duymadım ya da Çorum’da, ‘sarı leblebiyi sadece ben satarım’ diyeni de duymadım” diyerek, Gülbirlik yönetimine tepki gösterdi.
Gül suyunun içeriği değil ambalajı
Gülbirlik Genel Müdürü Hasan Çelik ise iki yıldır süren bir konu olduğunu belirterek, 6 defa bilirkişiye gittiğini, 5’inde gül suyunun içeriği değil ancak ambalaj, tasarım ve dizaynına ilişkin ‘birebir aynıdır’ diye sonuç çıktığını söyledi. Çelik, “Bizim markamızın ambalajı ve tasarımı birebir, tereddütsüz aynen kullanılmış. Yazı karakteri, koyuluğu, açık renkliliği aynıydı. İlk önce uyarı ve ihtar gönderdik ama kabul etmediler. Sonra mahkemeye gidildi ve ihtiyati tedbir kararı alınarak ürünler toplatıldı ve yediemine alındı. Şu an mahkeme süreci devam ediyor” dedi.
Renk meselesi değil
Daha önce de başka firmalarla benzer iki olay yaşandığını ve açılan iki davayı da kazandıklarını belirten Çelik, bu firmalardan bir daha taklit etmeyeceğine yönelik güvence alındıktan sonra konunun kapatıldığını kaydetti.
Gül suyu firmalarının kendilerine ait marka yaratmak istiyorlarsa, özgün tasarım ve ambalajlar oluşturabileceklerini dile getiren Hasan Çelik, “Ama üreticinin kurmuş olduğu kooperatifin yıllarca verdiği emeğinin üstüne oturmak şık değil. Şişelere ve ambalajların tasarımlarına bakılırsa da ortada, mahkemenin tespit ettiği bütün bilirkişi raporlarında da birebir aynı olduğu ortaya konuldu. Bundan sonraki süreç de yasal olarak takip edilecek. Mesele renk meselesi değil. 35-40 firma var ve hepsinin şişe ve dış ambalajı pembe. Ama burada tasarım sebebiyle, bizim markamızla karıştırılıyor ve ortaya konulmuş bir emekler var” diye konuştu.