Erden, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, bu büyük kapasiteden 175 megavatlık bir kısmın Trakya’da rüzgar enerjisi santrallerindeki kapasite artışları için kullandırılacağını ifade etti.
Türkiye genelinde toplamda 2 bin 377 megavatlık kapasitenin yüksek gerilimden şebekeye bağlanabilecek şekilde lisanssız elektrik üretimi için tahsis edildiğini anlatan Erden, “Bu tesislerin yine önemli bir kısmının rüzgar enerjisi ya da güneş enerjisi olarak kurulması öngörülmekte olup önümüzdeki yıllarda her iki alanda da lisanssız üretimde kurulu güç artışına katkısı olacağı bekleniyor.” diye konuştu.
Ayrıca, rüzgar ve güneş enerjisi santralleri kullanılarak tesis edilebilecek hibrit enerji santralleri kurulumu için de toplamda 1038,5 megavat kapasite tahsisinin yapıldığını dile getiren Erden, şöyle konuştu:
“Bu kapasitenin kapasite tahsisi yapılmış olup, hidroelektrik, jeotermal ve termik santrallerdeki hibrit yatırımlar için kullanılacak. Özellikle Batı Anadolu’da yer alan rüzgar enerjisi santrallerinde kapasite artışı açısından büyük potansiyel olmakla beraber bölgesel kapasite kısıtları nedeniyle bu potansiyelin kullanılması beklenenden yavaş ilerliyor. TEİAŞ’a bağlı işletme bölgelerinde son açıklanan yaklaşık 3 bin 590 megavatlık rüzgar ve güneş enerjisi kapasitesi, Türkiye’nin yenilenebilir enerji kurulu gücünün artışı, yenilenebilir enerji sanayisinin artışı ve temiz kaynaklara erişim açısından değerli bir kazanım ve sektöre can suyu olacak.”
“İlave kapasite her halükarda yenilenebilir enerji kurulu gücümüzde bir artışa işaret eder”
Enerji Yatırımcıları Derneği Başkanı Cem Özkök de Türkiye’nin iklim krizinin sonuçlarını ağır şekilde yaşayan ülkelerden biri olduğunu söyledi.
Karbon emisyon oranlarını neredeyse sıfırlamanın yolunun yenilenebilir yatırımlarına odaklanmak ve kapasiteyi yükseltmek olduğunu ifade eden Özkök, “Yeni açıklanan ve yenilenebilir enerji kurulu gücümüzü artıracağı kesin olan bu kapasiteler ülkemiz ve iklim hedeflerimiz adına bizleri son derece mutlu etmiştir.” ifadesini kullandı.
Son dönemde lisanssız elektrik üretim taleplerinin de arttığını belirten Özkök, şunları kaydetti:
“Bu her halükarda yenilenebilir enerji kurulu gücümüzde bir artışa işaret eder. Ek olarak yeni açıklanan kapasitelerde en yüksek payın depremden etkilenen illerin bulunduğu bölgelere verildiğini de gözlemliyoruz. Bu da çok yerinde bir karar, çünkü özellikle bu bölgedeki ışınım oranlarımız çok yüksek. Özellikle Şanlıurfa, Adıyaman, Malatya, Mardin, Diyarbakır gibi ışınım yüzdesi yüksek olan illerden oluşan 10 bölge için 600 megavatlık lisanssız elektrik üretim faaliyetinde bulunmak üzere iletim seviyesinden yapılacak başvurular için tahsis yapılacağı açıklandı.”
Özkök, Avrupa Yeşil Mutabakatı ve bu sözleşmeye uyum için hazırlanan Türkiye Yeşil Mutabakat Eylem Planı’nda sanayicilerin üretim zincirinin başından sonuna sıfır karbon emisyonu sağlaması şartını yerine getirmelerini kolaylaştıracağını ve bu durumun yerinde enerji üretimi sayesinde sanayiciyi güçlendireceğini dile getirdi.
Yatırım bedelleri açısından arazi de dahil olmak üzere her 1 megavatlık yatırımın yaklaşık 1 milyon dolar yatırım bedeli olduğunu belirten Özkök, benzer planlamaların yenilenebilir enerji alanında ek yatırım ve istihdam artışını da beraberinde getireceği değerlendirmesinde bulundu.