Afrika’nın 5 büyük hayvanından biri olarak nitelendirilen fillerin nüfusu, son yüzyılda büyük düşüş yaşasa da Güney Afrika bölgesinde uzun yıllardır artmaya devam ediyor.
Uluslararası Doğayı Koruma Birliği (IUCN) tarafından tehlike altındaki türler arasında gösterilen Afrika filleri kıtada yarım milyondan fazla nüfusa sahip. Bunun yüzde 70’i ise Güney Afrika bölgesinde bulunuyor.
Güney Afrika Ulusal Parkları (SANPARKS) Savana ve Çayır Araştırmaları Uzmanı Dr. Sam Fereria ve Güney Afrika Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Enstitüsünde (SANBI) kıdemli bilim insanı Jeanetta Selier, fil nüfusu yoğunluğunun ekosistem üzerindeki etkilerini AA muhabirine değerlendirdi.
Aşırı fil nüfusun etkileri
Fereria, kıtanın diğer bölgelerinin aksine Güney Afrika bölgesinde fil nüfusunun daha iyi korunup çoğaldığını ve daha uzun yaşadığını belirterek, “Örneğin Güney Afrika Cumhuriyeti’nde en yoğun fil nüfusuna sahip Kruger Ulusal Parkı, son iki veya üç yüz yılda mevcut olandan çok daha fazla file ev sahipliği yapıyor.” dedi.
Fillerin Afrika ekosistemi üzerinde kilit rol oynadığına değinen Fereria, fil nüfusunun yoğun olarak toplandıkları arazilerde habitat değişikliğine neden olabileceğine dikkati çekti.
Fereria, fillerin etkisinin, arazideki kaynakları ne kadar yoğun kullandıklarıyla ilgili olduğuna işaret ederek, “Fillerin belirli bölgeleri nasıl kullandıkları ise su, yiyecek, rahat ve güvenli yer gibi bağlı oldukları kaynaklara bağlı.” diye konuştu.
Kruger Ulusal Parkı’nda 19. yüzyılda fil sürülerinin itlaf edilmesinin ardından bu bölgede geniş ölçekli ağaçlık alanlar oluştuğunu dile getiren Fereria, bunun fillerin habitat üzerine etkilerine örnek olarak gösterilebileceğini söyledi.
İnsan fil çatışması
Bilim insanı Jeanetta Selier ise fillerin ekosisteme etkilerinin farklı parametrelere dayandığına dikkati çekerek, “Filler bir alanda ne kadar uzun süre kalır ve o alan içinde ne kadar uzun süre beslenirse, etkileri o kadar yüksek olur.” dedi.
Selier, özellikle Güney Afrika’da fillerin insan egemenliğindeki arazilerde yaşadığına dikkati çekerek, bunun çoğu zaman insan fil çatışmasına yol açtığını vurguladı.
Güney Afrika bölgesindeki fil nüfusunu “aşırı” ve “yoğun” olarak nitelendiren Selier, bu durumun bölgede bitki örtüsünün homojenleşip yapısal değişikliğe uğramasına neden olduğuna işaret etti.
Selier, “Aşırı fil nüfusu genellikle ormanlık alanların çalılıklara dönüşmesine sebep oluyor, özellikle büyük ağaçların kaybına yol açıyor ve bu ağaçlarda yaşayan akbaba gibi bazı kuş türlerinin yerel düzeyde nesillerinin yok olmasına neden oluyor.” dedi.
Aşırı fil nüfusunu kontrol altına almak için alınabilecek tedbirlere de değinen Selier, “İtlaf son çare olsa da kullanılabilecek bir yöntemdir. Fillerin aşırı nüfusa sahip bölgeden ihtiyaç duyulan bölgeye taşınması da başka bir yöntemdir. Güney Afrika’dan, Malavi ve Mozambik’teki bölgelere daha önce başarıyla taşındı. Ancak hala fil isteyen çok fazla yer yok ve filin uzun mesafelere taşınması çok maliyetli.” ifadelerini kullandı.
Selier, Güney Afrika’da fil nüfusunun ise milli parkların ve rezervlerin ilan edilmesinin yanı sıra çitle çevrilmesi nedeniyle sürekli büyüme dönemi geçirdiklerini kaydetti.