Güney Afrika’da eski Cumhurbaşkanı Jacob Zuma’nın tutuklanması sonrasında patlak veren şiddet ve yağma olayları 6’ncı gününe girdi.
Ülkenin Gauteng ve Kwazulu-Natal eyaletlerinde meydana gelen olaylarda en az 72 kişi hayatını kaybetti, 1234 kişi tutuklandı.
Her iki eyalette çok sayıda alışveriş merkezi ile yüzlerce mağaza ve işyeri yağmalandı.
Yağma olayları nedeniyle milyarlarca dolarlık hasar meydana geldiği tahmin ediliyor.
Ürün tedarik zincirinde meydana gelen aksamalar nedeniyle ülkede gıda ve akaryakıt kıtlığı baş göstermesinden endişe duyuluyor.
Yağma olaylarının arkasındaki faktörler
Güney Afrika Üniversitesi Siyasal Bilimler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Dirk Kotze, , AA muhabirine yaptığı açıklamada, ülkede devam eden olayların güvenlik güçlerinin otorite kaybından kaynaklandığını belirtti.
Kotze, hapis cezasına çarptırılan eski Cumhurbaşkanı Zuma’nın, başta Anayasa Mahkemesi olmak üzere devlete meydan okuyan tavrının, olayların ana çıkış noktası olduğuna dikkati çekerek “Bu durum kolluk kuvvetlerinin kanunları uygulamaktan aciz olduğu varsayımını ortaya çıkardı.” dedi.
Kolluk kuvvetlerinin, Zuma’nın memleketi ve olayların başlangıç noktası Kwazulu-Natal eyaletinin Nkandla kentinde ilk günden itibaren kamuoyu nezdinde otoritesini kaybettiğini kaydeden Kotze, “Herhangi bir toplum, güçlerini kendi çıkarları için kullanmaya çalışan insanlara karşı etkili ve caydırıcı bir kamu otoritesinin varlığına dayanır. Bir boşluk ortaya çıktığında veya bir zayıflık tespit edildiğinde, fırsatçı kişiler hemen bu boşluğu kendi çıkarları için kullanacaklardır.” değerlendirmesini yaptı.
Kotze, oluşan otorite boşluğu sonucu olayların diğer bölgelere de sıçradığına dikkati çekerek “Herhangi bir acil güvenlik veya polis müdahalesinin yokluğunda, bir sonraki ve daha cüretkar adım, dükkanların yağmalanmasıdır.” dedi.
Diyalog yoluyla yağma ve şiddet olaylarıyla başa çıkılamayacağını dile getiren Kotze, “Yağma olaylarının durması için kolluk kuvvetlerinin artık herhangi bir otorite boşluğunun var olmadığını göstermesi gerekiyor. Ordunun bu amaçla kullanılması çok etkili olabilir.” diye konuştu.
Kotze, yağma olaylarını “tekelci beyaz sermayeye” karşı siyasi mesaj olarak sunmanın yanlış olacağını ifade ederek çoğunlukla kentlerin yoksul siyah mahallelerindeki alışveriş merkezlerinin yağmalandığına dikkati çekti.
Oluşan hasarı gidermek uzun zaman alabilir
Güney Afrikalı suç karşıtı aktivist Yusuf Abramjee de polislerin olayları bastırmakta güçlük çektiğini belirterek askerin sükuneti sağlamak için sokaklarda devriye gezdiğini söyledi.
Abramjee, güvenlik güçlerinin büyük baskı altında olduğunu anlatarak “Polisler gerçekten mücadele ediyorlar ancak kaynakları yetersiz.” dedi.
Oluşan hasarı gidermenin uzun zaman alacağını belirten Abramjee, yağma olaylarının gıda kıtlığı yaşanması endişesine neden olduğuna dikkati çekti.
Abramjee, yağmacıların yiyecekten mobilyaya, her türlü ürün ve eşyayı talan ettiklerini aktararak “Hükümetin kanun ve düzeni tekrar tesis edeceğini umuyoruz. Bu, acil bir mesele.” dedi.
Zuma’nın yargılanması
Güney Afrika’yı 2009-2018’de yöneten Jacob Zuma’nın, devlet bütçesinden şahsi harcamalar yaptığı öne sürülmüştü.
Zuma’nın, 1999’da Güney Afrika ile Fransız Thales firması arasındaki milyar dolarlık silah anlaşmasının imzalanması için rüşvet aldığı da iddia edilmişti.
İlk kez 2005’te savcılar tarafından yolsuzlukla suçlanan Zuma hakkındaki suçlamalar, yıllar içinde düşürülmüştü.
Zuma, yolsuzluk iddiaları nedeniyle partisinden gelen yoğun baskılar sonucu 2018’de devlet başkanlığından istifa etmişti.
Hakkında yolsuzluk, haraç, dolandırıcılık, vergi kaçakçılığı ve kara para aklama dahil 16 ayrı suçlamadan davaları devam eden Zuma, 29 Haziran’da Anayasa Mahkemesi tarafından mahkemeye itaatsizlik suçundan 15 ay hapis cezasına çarptırılmıştı.
Zuma, mahkemenin aldığı bu karara karşı dirense de 7 Temmuz’da Nkandla kentinde güvenlik güçlerine teslim olmuştu.
79 yaşındaki eski Cumhurbaşkanı, nakledildiği Estcourt Cezaevi’nde, Kovid-19 önlemleri kapsamında 14 günlük karantinaya alınmıştı.