Güney Afrika’nın Hint Okyanusu’na açılan kapısı Durban kenti ve çevresinde, geçen hafta başında ülkede son 35 yılın en şiddetli sel felaketi yaşandı.
Metrekareye düşen yağış miktarının 300 milimetreyi geçtiği bu kuvvetli yağışların yol açtığı sel ve toprak kaymalarında şimdiye kadar en az 448 kişi hayatını kaybetti. 40 binden fazla kişinin evlerinden olduğu selin yarattığı maddi yıkımın değeri ise milyarlarca lirayı buldu.
Buna ülkenin en önemli limanı ve lojistik merkezi Durban Limanı’nın hasar görmesi nedeniyle ürün tedarik zincirinin riske girmesi eklenince, ülke ulusal afet durumuna gitti.
Durban çevresinde su ve elektrik krizi
Yaklaşık 4 milyon nüfuslu Durban kenti ve çevresinde altyapının ağır hasar görmesi nedeniyle yaşanan su ve elektrik krizi ciddi boyutlara ulaşmış durumda. Öyle ki Güney Afrika ordusu 10 bin personelini bölgeye yardım için görevlendirdi.
Ülke tarihinin en şiddetli doğal afetlerinden biri kabul edilen ve 1987 selinden sonraki “en ölümcül” sel felaketi olan bu olayın yaşanmasına yol açan yağışların tarihi seviyedeki şiddeti ise ülke kamuoyunda ve bilim dünyasında tartışma konusu oldu.
Bölgede bu yıl görülen iklim düzeni La Nina’nın etkisiyle, 2022 yılının başından beri kuvvetli yağışlar görülüyor.
Güney Afrika’nın iklim alanında yetkin bilim insanları eldeki veriler üzerindeki araştırmalarına son sürat devam ederken yağışların şiddetinin iklim değişikliğiyle bağlantılı olma ihtimali dile getiriliyor.
Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli’ne (IPCC) 2007 Nobel Barış Ödülünü kazandıran iklim değişikliği raporunun yazar kadrosunda yer alan Güney Afrikalı klimatolog Prof. Dr. Colleen Vogel, yaşanan sel felaketini ve iklim değişikliğinin muhtemel rolünü AA muhabirine değerlendirdi.
Bu tür olaylar gelecekte daha şiddetli yaşanacak
Afrika’nın en iyi üniversitelerinden Witswatersrand Üniversitesi Küresel Değişim Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Colleen Vogel, geçmişte bölgede şiddetli seller görülmüş olmakla birlikte, iklim sisteminin değişkenliği konusunda makul derecede bir endişe olduğunu belirtti.
Yağışların şiddetinin iklim değişikliği nedeniyle artıyor olabileceğine dikkati çeken Vogel, “Bu durumun bir yanda iklim değişkenliği diğer yandan iklim değişikliğiyle çok yakın bir bağlantı olduğunu düşünüyorum. Ve bu, bilim insanlarının çok ciddi şekilde incelemeye başladıkları bir şey.” dedi.
Vogel, hali hazırda La Nina etkisiyle hissedilen alçak basınçta şiddetli yağışlar görülmesinin normal sayılmakla birlikte, küresel düzeydeki ısınma sonucu daha fazla su buharının sisteme dahil olmasının yağışları şiddetlendirdiğini ifade etti.
Bu sistemleri anlamak için atmosferin termodinamiğinin daha fazla incelenmesi gerektiğine dikkati çeken Vogel, “Buna rağmen onları asla mükemmel bir şekilde elde edemeyiz. Çünkü tüm değişkenleri gerçekten çok ama çok dikkatli bir şekilde denememiz ve araştırmamız gerekiyor.” diye konuştu.
Vogel, bu dinamikleri yakalayan çok daha iyi modelleme sistemleri elde etmeye başladıklarını belirterek, “Bilim, elimizdeki modellerin bize göstermeye başladığı şeyin, bu olayların gelecekte daha şiddetli, diğer bir deyişle daha kuvvetli yaşanabileceğini ve uzun zaman aralıkları yerine daha düzenli şekilde görülebileceğini söylüyor.” ifadesini kullandı.
Ayrıca birden fazla türde afetin yaşanmasının da muhtemel olduğuna değinen Vugel, kuraklık olasılığına da dikkati çekti.
Can kaybı bilançosunun yüksek oluşunda ana etken çarpık yapılaşma
Vogel, selde yaşanan can kaybı sayısının yüksek oluşunda Durban kenti ve çevresinde iç göçün getirdiği çarpık yapılaşmanın önemli rol oynadığını, bu durumun da ırkçı apartheid sisteminin bir mirası olduğunu söyledi.
Gecekondu mahallelerindeki evlerin ve altyapının, çok şiddetli yağışların etkilerine karşı direnebilecek sağlamlıkta olmadığına işaret eden Vogel, selden kıyı bölgelerinde yaşayan her kesimden insanın etkilediğini aktardı.
Prof. Dr. Colleen Vogel, iklim değişikliğinin etkilerinin Güney Afrika’nın yanı sıra tüm dünya genelinde de görüldüğünü ortaya koyan bu konuyu ciddiye almamanın “saflık” ya da “körlük” olarak nitelendirilebileceğini kaydetti.
İklim değişikliği konusunda küresel anlamda ortak hareket etmenin gerekliliğine dikkati çeken Vogel, “Eylem birliği yapmak için sadece bir kaç yılımız daha var. Eğer bunu başaramazsak, bundan şimdiki nesiller kadar gelecek nesiller de zarar görecektir.” dedi.