Güney Afrika Cumhuriyeti’ni 1948-1994 yıllarında yöneten beyaz ırkçı apartheid rejimi, 1969’da gözaltına alınan ve “merdivenden düşerek” hayatını kaybettiği iddia edilen ancak deliller ışığında işkenceyle öldürüldüğü düşünülen Harun’un ölümüne ilişkin sır perdesi, yarım asırdan uzun süredir aydınlanmayı bekliyor.
Adalet ve İnfaz Hizmetleri Bakanı Ronald Lamola’nın talimatıyla Kasım 2022’de başlatılan davanın 24 ve 25 Nisan’da Cape Town Mahkemesinde görülen ikinci duruşmasında, Harun’un ölümüne ilişkin aile avukatlarının iddia ve delilleri mahkemeye sunuldu.
Türkiye’den bir grup avukatının da hazır bulunduğu duruşmadan karar çıkmadı. Davanın bir sonraki duruşması mayısta görülecek.
İmam Harun’un öldüğü nezarethanenin gardiyanı duruşmada hazır bulundu
Abdullah Harun’un oğlu, akademisyen ve siyasetçi Muhammed Harun, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bugünkü duruşmada babasının ölümünün ardından apartheid rejimince 1970’te gerçekleştirilen ilk soruşturmadaki kanıtların sorgulandığını ve polisin bu olaydaki rolünün tartışıldığını belirtti.
Harun, babasının 123 gün gözaltında tutulduğu nezarethanenin gardiyanı Johannes Burger’ın da duruşmada hazır bulunduğunu kaydederek, “Avukatımız, karakolun gardiyanı Burger’ın ifadesi ve diğer konulardaki çelişkili yanları ifşa etti.” dedi.
Babasının cesedinde rastlanan 27 darp izinin, işkence sonucu öldürüldüğüne delil teşkil ettiğini dile getiren Harun, bu davanın sonucunun sadece aile açısından değil aynı zamanda Güney Afrikalı Müslüman toplum açısından da çok önemli olduğunu söyledi.
Harun, Barney Desai ve Cardiff Marney’in 1980’lerin başında Türkçeye çevrilen “İmamın Öldürülüşü” isimli kitabının, babasının hikayesinin Türkiye’de geniş çevrelerce tanınmasını sağladığını belirterek, “Türkiye’deyken, söz konusu kitabı okuduktan sonra erkek çocuklarına Harun adını koyan bir dizi Türk’e rastladık.” diye konuştu.
Türk hukuk ekibi davayı izledi
İmam Harun’a hayranlık duymakla kalmayıp apartheid karşıtı mücadeledeki rolüne de saygı duyan bir grup Türk hukukçunun da davayı izlemek için Cape Town’a gelerek kendilerine katıldığını kaydeden Harun, “Aile ve topluluk olarak, bizi refakatleriyle onurlandırdıkları için derinden onur duyduk. Bu tür ilişkilerin halklarımız arasındaki bağı derinleştirdiği görüşündeyiz.” dedi.
Duruşmaya katılan Türk avukatlardan İstanbul 2 No’lu Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Kemal Kaya da “Bizim katılımımız, buradaki Müslüman toplumla dayanışma, onları haklı davalarında desteklemeye yöneliktir. Türkiye’deki kardeşlerinin, bunların davasını takip ettiğini onlara göstermeye yöneliktir.” ifadelerini kullandı.
Kaya, kendilerinden başka 3 insan hakları örgütü ve Güney Afrika Müslüman toplumunun önde gelenlerinin de davayı takip ettiğini gözlemlediklerini belirterek, “Mahkeme hakiminin avukatları dikkatle dinlediği, sonuna kadar konuşmalarına izin verdiği ve zaman zaman sorular yönelttiği, dosyayı iyi incelediği anlaşılıyor. Mayıs sonlarında yapılacak celsede kararın verilebileceği tahmin ediliyor.” diye konuştu.
Abdullah Harun
Abdullah Harun, 1924 yılında Cape Town’un varoşlarında dünyaya geldi. 1960’larda apartheid karşıtı mücadelenin önemli isimlerinden biri haline gelen Harun, o dönem rejim tarafından öldürülen, hapsedilen ve sürülen kişilerin ailelerine maddi yardım faaliyetleri yürütüyordu.
Faaliyetlerini takip eden apartheid polisi tarafından 1969’da gözaltına alınan Harun, 123 gün tutulduğu karakolda hayatını kaybetmişti. Apartheid polisi, Harun’un “merdivenden düşerek” öldüğünü ileri sürmüştü.