Çin, ilk kez 1947’de yayımladığı haritayla Güney Çin Denizi’nin yüzde 80’i üzerinde hak iddiasında bulunurken, yer altı kaynakları açısından zengin bölgede başta Filipinler olmak üzere aralarında Vietnam, Brunei ve Malezya’nın da bulunduğu komşu ülkelerle egemenlik tartışmaları yaşıyor.
Güney Çin Denizi’nin batısındaki, Tonkin Körfezi’nin karşısında konumlanan “Paracel Adaları”, Çin ile Vietnam arasında egemenlik ihtilafına konu olurken, güneybatıdaki “Spartly Adaları”nda Çin, Vietnam, Malezya ve Brunei hak iddia ediyor. Çin, her iki ada grubundaki egemenlik iddiasına dayanarak son yıllarda bölgeye üsler inşa edip fiili kontrolünü artırırken bu girişimlere bölge ülkelerinin yanı sıra ABD de karşı çıkıyor.
Güney Çin Denizi’nin kuzeyinde Tayvan’ın kontrolündeki “Paratas Adası” ve doğuda Filipinler’in Luzon Adası’nın karşısında konumlanan “Scarborough Resifi” ile güneyde Malezya kıyılarının karşısındaki “Shoal Resifi” ve Spartly Adaları çevresindeki çok sayıda irili ufaklı resif, kaya ve kum setleri de anlaşmazlıklara konu oluyor.
“9 Çizgi Hattı”
Çin’in egemenlik iddialarını dayandırdığı harita, ilk kez 1940’larda, dönemin Çin Cumhuriyeti’nde hükümette bulunan Milliyetçi Parti (Koumintang) iktidarında hazırlandı. Kartograf Yang Huayrın tarafından hazırlanan, “11 Çizgi Hattı” başlığıyla yayımlanan 1947 tarihli harita, Güney Çin Denizi’ni “U” biçiminde çevreleyen 11 kesik çizgi ile bölgedeki 268 parça ada, kayalık ve resifi kapsamına alan bir deniz sınırı tanımlıyordu.
Milliyetçi Parti hükümetinin İkinci Dünya Savaşı’nın ardından çıkan İç Savaş’ta mağlup olup Tayvan’a çekilmesinin ardından 1949’da Pekin’de Çin Halk Cumhuriyeti’nin (ÇHC) kuruluşunu ilan eden komünist hükümet de haritaya referansla Güney Çin Denizi’ndeki egemenlik iddialarını sürdürdü.
ÇHC’nin kurucusu Mao Zıdong, komünist yönetimin iktidara geldiği Vietnam ile dayanışmanın ifadesi olarak Tonkin Körfezi içinde sokulan iki çizgiyi çıkarmasıyla harita “9 Çizgi Hattı” olarak anılmaya başlandı.
Pekin yönetimi bugün de egemenlik iddialarını, Güney Çin Denizi’ndeki uluslararası suları adeta bir “iç deniz” haline getiren bu haritaya dayandırıyor, bölgeyi kendi topraklarının parçası olarak görüyor.
Ancak söz konusu iddia uluslararası hukukta kabul görmüyor. Lahey’deki Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Uluslararası Tahkim Mahkemesi, 2016’da Filipinler’in başvurusuyla Çin’in, Güney Çin Denizi’nde tek taraflı egemenlik taleplerinin yasal zemini olmadığına karar verdi.
Çin’in bölgeyi askerileştirme girişimi
Çin, bölgenin “Münhasır Ekonomik Bölgesi” olduğunu ileri sürerek yabancı ülke ordularının bölgede keşif amaçlı uçuşlar ve seyir faaliyeti yapmasına karşı çıkıyor. Bölgede ABD, Avustralya ve diğer ülkelerin istihbarat uçaklarının Çin savaş uçaklarının taciziyle karşılaştığı durumlara yakın dönemde sıkça rastlandı.
Uydu görüntüleri, Çin’in son yıllarda bölgedeki adaları yapay olarak genişlettiği ve kayalıkları ve resifleri doldurarak limanlar, askeri tesisler, uçak pistleri inşa ettiğini gösteriyor. Çin’in bu yolla Paracel Adaları’nda 20, Spartly Adaları’nda ise 7 askeri üs inşa ettiği iddia ediliyor.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Vang Vınbin, 22 Mart 2022’de, ABD’nin Hint-Pasifik Kuvvetleri Komutanı Amiral John C. Aquilino’nun Güney Çin Denizi’ndeki yapay adaların askerileştirilmesinin bölge güvenliğini tehdit ettiğine yönelik sözlerine verdiği yanıtta, “Topraklarında ihtiyaç duyduğu ulusal savunma tesislerini kurmak her egemen ülkenin hakkıdır, uluslararası hukuka uygundur ve kınama vesilesi yapılamaz.” ifadelerini kullandı.
Söz konusu yapılaşma bölge ülkelerinin tepkisini çekerken, Çin’e kıyasla yeterli donanma güce sahip olmayan kıyıdaş ülkeler, çoğu zaman Pekin’in askeri faaliyetlerine diplomatik tepkiler vermekle yetiniyor.
Sivil gemiler “deniz milisleri” gibi hareket ediyor
Çin, bir yandan bölgedeki askeri kapasitesini artırırken balıkçı tekneleri ve diğer sivil gemilerden oluşan büyük filoları adeta “deniz milisleri” olarak kullanarak varlığını gösteriyor.
Mart 2022’de Çin’in “Niu’e Ciao”, Filipinler’in “Julian Felipe” olarak adlandırdığı, “V” biçimli Whitsun okyanus resifine 200’e yakın geminin demirlemesi, iki ülke arasında gerilime sebep oldu. Eski Filipinler Savunma Bakanı Delfin Lorenzana, Çin’e ait gemilerin varlığının, açık ve kışkırtıcı bir eylem olduğunu belirterek ülkesinin egemenlik haklarını savunma konusunda kararlı olduğunu vurguladı. Pekin yönetimi ise gemilerin fırtına nedeniyle resife sığınan balıkçı tekneleri olduğunu öne sürdü.
Dönemin Filipinler Savunma Bakanlığı Sözcüsü Arsenio Andolong da gerginliğe ilişkin yaptığı açıklamada, “Batı Filipin Denizi” olarak adlandırdığı Güney Çin Denizi’nin doğusundaki bölgedeki durum karşısında, ABD’nin yardımına başvurmak dahil her türlü seçeneği değerlendirdiklerini belirtti.
ABD, Çin’in son yıllarda bölgede artan askeri varlığına karşı bölgedeki çıkarlarını korumak için “Seyrüsefer Serbestisi Operasyonları” adını verdiği askeri seyir faaliyetlerini artırdı. Washington ayrıca diğer kıyıdaş ülkeler ile savunma işbirliklerini de artırma arayışında. Filipinler başta olmak üzere bölge ülkeleri de ABD’nin varlığını Çin’e karşı güç asimetrisini dengeleyecek bir faktör olarak görüyor.
ABD ordusu Subic Körfezi’ne geri mi dönüyor?
ABD’nin, 1991’de terk ettiği Filipinler’in Subic Körfezi’ndeki askeri üssüne geri dönmeye hazırlandığına dair de emareler görülüyor. Filipinler’in Luzon Adası’nda Manila Körfezi’ne komşu Subic Körfezi, Güney Çin Denizi’ne hakim, korunaklı bir konumda bulunuyor. ABD, 94 yıl kullandığı buradaki deniz üssünü, 1991’de Filipinler hükümetine devretmişti. Üs, halen sivil havacılık ve serbest ticaret bölgesi olarak kullanılıyor.
İki Çin şirketi 2021’de buradaki tersaneyi satın almak istedi fakat daha sonra Çin ile Filipinler arasındaki egemenlik ihtilafları nedeniyle satışa onay verilmedi. Ardından Washington devreye girdi ve tersane 2022’de bir Amerikan şirketine satıldı.
Filipinler kamuoyunda da Çin’in bölgedeki artan varlığına karşı ABD’nin buraya geri dönmesi yönünde bir eğilim olduğu görülüyor. Üs, Filipin-ABD Savunma İşbirliği Anlaşması kapsamında olmadığından tamamen bir Amerikan üssü haline gelmesi öngörülmese de ABD ve Filipin ordularının mevcudiyetinin artacağı tahmin ediliyor.
Marcos Jr’ın Pekin ziyareti
Öte yandan Filipinler Devlet Başkanı Ferdinand Marcos Jr’ın 3-5 Ocak’ta Pekin’e yaptığı ziyarette verilen mesajlar, iki ülkenin bölgede son dönemde artan gerilimi düşürme, ihtilaf konularından çok işbirliği alanlarına odaklanma eğiliminde olduğuna işaret etti.
Marcos’un Haziran 2022’de göreve başlamasından sonra Çin’e ilk ziyaretinin ardından yapılan ortak açıklamada, Güney Çin Denizi’ndeki sorunların, “ilişkilerin bütününü bozmaması” gerektiği vurgulandı.
Liderler, Güney Çin Denizi’nde seyrüsefer ve uçuş serbestisinin korunmasının önemini yineleyerek anlaşmazlıkların Güney Çin Denizi’nde Tarafların Davranış Kuralları Bildirisi (DOC), BM Şartı ve 1982 tarihli BM Deniz Hukuku Sözleşmesi (UNCLOS) temelinde barışçıl yollardan çözülmesi konusunda hemfikir olduklarını dile getirdi.
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Filipinli mevkidaşı ile yaptığı görüşmede “Güney Çin Denizi” ifadesi kullanmadan “iki ülkenin deniz ihtilaflarını istişare yoluyla çözmesi, bölgede istikrara katkı sağlayan güçler olarak birlikte çalışması gerektiğini” vurguladı.
Pekin’in Güney Çin Denizi’ndeki egemenlik ihtilafları nedeniyle güvenlik alanında giderek ABD’ye yaklaşan Filipinler ile ilişkilerini, kısa ve orta vadede gerilimden arındırmak isteyeceği, olası cepheleşmelerden stratejik olarak kaçınacağı öngörülüyor.