Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin Rusya’ya petrol ambargosu uygulaması durumunda piyasada günlük yaklaşık 3,4 milyon varil Rus petrolünün riske gireceği tahmin ediliyor.
Rusya-Ukrayna Savaşı’na ilişkin diplomasi ve yaptırım adımları küresel petrol piyasalarının odağındaki yerini koruyor.
Rusya-Ukrayna Savaşı gündemiyle bugün Brüksel’e gidecek ABD Başkanı Joe Biden’ın, yarın NATO, G7 ve AB zirvelerine katılması ve cuma günü de Polonya ziyaretini gerçekleştirmesi bekleniyor.
Biden’ın bu temasları kapsamında, Avrupa’nın Rusya’ya petrol ambargosu uygulaması ihtimalinin değerlendirileceği ifade ediliyor. Bazı AB üyesi ülkelerinin de Rusya’ya petrol ambargosu konusunu gündeme getirdiği ancak Almanya ve Hollanda gibi Rus petrolüne bağımlılığı yüksek ülkelerin bu adımı desteklememesi nedeniyle bir karar alınmadığı belirtiliyor.
Tüm bu gelişmeler, Rusya’ya yönelik yaptırımların genişletilebileceği beklentilerini güçlendiriyor ve küresel petrol piyasalarında yeni bir tedarik sıkıntısının baş gösterebileceği endişelerini artırıyor.
Rus petrolünün en büyük alıcısı AB
AB ülkelerinin ABD’ye dahil olarak Rusya’ya petrol ambargosu uygulama ihtimali, gözleri Rusya ve AB ülkeleri arasındaki petrol ticaretine çevirdi.
Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Brüksel merkezli düşünce kuruluşu Bruegel ve Eurostat verilerinden derlenen bilgilere göre, Rusya yüzde 8 payla dünyanın en büyük petrol ihracatçısı konumunda bulunurken, AB de en büyük Rus petrolü alıcısı olarak öne çıkıyor.
Geçen yıl günlük ortalama 7,5 milyon varil petrol ihracatı yapan Rusya, AB’ye 2,2 milyon varili ham petrol ve 1,2 milyon varili de petrol ürünleri olmak üzere günlük yaklaşık 3,4 milyon varil petrol ihraç etti.
Bu rakam Rusya’nın toplam petrol ve petrol ürünleri ihracatının yaklaşık yüzde 45’ini, AB’nin toplam petrol ithalatının ise yüzde 25’ini oluşturuyor.
IEA verilerine göre, geçen yıl AB ülkelerinin Rusya’dan ithal ettiği günlük 3,4 milyon varil ham petrol ve petrol ürünlerinin 2,7 milyon varili deniz yoluyla, geriye kalan 700 bin varili ise boru hattı aracılığıyla sağlandı.
AB-Rusya petrol ticaretinde Rus petrolünün önemli çıkış noktalarından biri Druzhba petrol boru hattı olarak biliniyor. Orta ve Doğu Avrupa’da denize kıyısı olmayan rafinerilere petrol sağlayan hat, kuzeyde Rus petrolünü Belarus üzerinden Polonya ve Almanya’daki rafinerilere ulaştırıyor. Güney tarafında da Ukrayna’dan geçerek Macaristan, Slovakya ve Çekya’daki rafinerilere kadar uzanıyor.
Rus petrolü deniz yoluyla ise Baltık Denizindeki Primorsk ve Ust-Luga ile Karadeniz’deki Novorossiysk limanlarından, Hollanda, İtalya, Fransa, İspanya ve Portekiz’deki farklı limanlara gönderiliyor.
Avrupa, Rus petrolünün yerini doldurabilir mi?
AB ile Rusya arasındaki petrol ticaretinin durması halinde günlük yaklaşık 3,4 milyon varil Rus petrolü ve petrol ürününün piyasa dışı kalacağı hesaplanıyor.
Rusya’nın boru hatlarıyla AB’ye petrol tedarikine devam ettiği ancak deniz yoluyla yapılan sevkiyatlar için alıcı bulmakta zorlandığını belirtiliyor.
Halihazırda talep-arz daralmasının yaşandığı piyasalarda, diğer tedarikçilerin oluşacak açığı kapatıp kapatamayacakları veya bunda istekli olup olmayacaklarının belirsizliğini korumasının ise küresel petrol piyasalarını ciddi bir arz şokuyla karşı karşıya bıraktığı ifade ediliyor.
Avrupa’nın ham petrol ithalatının büyük bölümünün deniz yoluyla gerçekleştirilmesi nedeniyle Rus petrolünü ikame etmenin, Rus gazını ikame etmekten daha kolay olacağı tahmin ediliyor. Ancak yine de uzmanlar bunun kısa dönemde gerçekleşmesinin zor olduğunu belirtiyor.
Energy Intelligence Group Petrol Piyasaları Ekonomisti Julien Mathonniere, AA muhabirine yaptığı açıklamada, AB ülkelerinin Rus petrolüne yönelik yaptırım kararı alsa da bu planın kısa vadede başarılı olamayacağını söyledi.
Mathonniere, Rus petrolünün önemli bir bölümünün Avrupa’ya ihraç edildiğini vurgulayarak, “Avrupa’da alternatif tedarik kaynakları arayışıyla ilgili son zamanlarda çok fazla siyasi girişim gördük ancak gerçek şu ki, hiçbiri hacim, temin edilebilirlik ve arz esnekliği açısından Rus petrolüyle yarışacak durumda değil.” değerlendirmesinde bulundu.
Avrupa’nın sadece ham petrolde değil aynı zamanda rafine ürünler konusunda da alternatif kaynaklar araması gerektiğini belirten Mathonniere, “Rusya’nın Avrupa’ya ihracatındaki en önemli sıvı, rafinerilere iletilen günlük 2,4 milyon varillik Ural ham petrolü. Ana ihracat kalemi Rus dizeli olmak üzere Avrupa’ya yapılan petrol ürünleri ihracatı ise ek olarak günlük 1,4 milyon varile tekabül ediyor.” dedi.
Mathonniere, Avrupa’nın rafine ürünlerde de kapasite sorunu olduğunu vurgulayarak, “Alternatif ham maddelerin mevcut olduğunu ve temin edilebilir olduğunu varsayarsak, Avrupa rafineri kapasitesi, özellikle son dönemde kapanan ve dönüştürülen rafineriler düşünüldüğünde, Rusya’dan boşalacak yeri doldurabilecek mi? Cevap büyük ihtimal ile hayır. Dolayısıyla Avrupa’nın Orta Doğu gibi başka kaynaklara yönelmesi gerekecek.” ifadelerini kullandı.
“Hala Rusya’dan gelecek petrole ihtiyaç var”
Avrupa’nın alternatif arz kaynakları konusunda bir belirsizlik ile karşı karşıya kaldığına değinen Mathonniere, “Avrupa gerçekten bir tedarik muamması içinde. Kükürtlü ham petrol arayan alıcılar sıkıntılı durumdaki Rus petrol kargolarını satın alırlarsa itibar riskiyle karşı karşıya kalıyor ki, yakın zamanda Shell böyle bir ikilem içinde kalmıştı. Ancak diğer yandan, Rus petrolünü ikame edebilecek çok az alternatif seçenek var ve piyasadaki talebi karşılamak için hala Rusya’dan gelecek petrole ihtiyaç var.” diye konuştu.
Mathonniere, “Sonuç olarak, alternatifsiz kalan alıcılar Rus petrolünü satın almaya zorlandı ve ticaret artık el altından yürütülüyor. Petrol akışı hala devam ediyor, teknik olarak şu an yaptırım uygulanmıyor ancak alıcılar ve Rus satıcılar oldukça mesafeli ve ticaret gözden uzak yerlerde uluslararası aracılar vasıtasıyla yürütülüyor.” ifadelerini kullandı.