İsrail basını, ülkede ordu ve Yüksek Mahkeme yetkililerinin, Güney Afrika’nın, Gazze Şeridi’nde 21 binden fazla Filistinliyi öldüren İsrail hakkında Uluslararası Adalet Divanında (ICJ) açtığı soykırım davasının Tel Aviv aleyhine sonuçlanabileceği yönünde endişe duyduğunu aktardı.
- Anadolu Ajansı fotoğrafları, Güney Afrika’nın İsrail aleyhine açtığı soykırım davasında da kanıt oldu
- AA’nın “Kanıt” kitabı İsrail’in Gazze katliamını delillerle ortaya koyuyor
- İsrail’i UCM’ye şikayet eden İstanbul 2 Nolu Baro Başkanı Şamlı: UCM’nin savcısına dilekçemizin mahiyetini anlattık
- Bakan Tunç: Anadolu Ajansı, “Kanıt” kitabıyla İsrail’in savaş suçlarına ilişkin delilleri uluslararası kamuoyuna sundu
- Gazze’de yaşananlar karşısında uluslararası mahkemeler etkisiz kalıyor
Haaretz gazetesinin haberine göre, İsrail’de soykırım davasıyla ilgilenen üst düzey hukuk uzmanı, Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi de dahil olmak üzere ordu yetkililerini, ICJ’nin Gazze’deki saldırıları durdurma çağrısında bulunan bir tedbir kararı verebileceği “tehlikesine” ilişkin uyardı.
Söz konusu hukuk uzmanı, yetkililere Uluslararası Adalet Divanı kararının bağlayıcı olduğunu hatırlatırken, İsrail ordusu ve Yüksek Mahkeme soykırım davasını ele almak için hazırlıklara başladı.
Bu çerçevede, bugün İsrail Dışişleri Bakanlığında bir oturum tertip edilecek.
“Soykırım davası, diplomatik izolasyon ve yaptırımlara sebebiyet verebilir”
Hayfa Üniversitesinden uluslararası hukuk uzmanı Dr. Shelly Aviv Yeini, soykırım davasının İsrail’e yönelik diplomatik izolasyona, boykot ve yaptırımlara yol açabileceğini ifade etti.
Yeini, Güney Afrika’nın açtığı davanın hafife alınmaması gerektiğine inandığını belirtirken, ICJ’nin uluslararası hukuku şekillendirmede büyük etkisinin olduğunu kaydetti.
ICJ’nin kararlarının uluslararası toplumun algısını etkilediğine değinen Yeini, “Güney Afrika’nın iddiasının” tanınmasının, İsrail’in Gazze’de soykırım yaptığı algısını güçlendirebileceğine dikkati çekti.
Yeini, İsrail’in kendisine yöneltilen suçlamaları çürüten ayrıntılı bir yanıt vermemesi durumunda ICJ’in büyük ihtimalle İsrail saldırılarının BM Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’ni ihlal ettiği yönünde karar vereceğini aktardı.
“ICJ’nin soykırım davasına ilişkin kararı İsrail için bağlayıcı”
Tel Aviv Üniversitesinde uluslararası hukuk profesörü Eliav Lieblich de Güney Afrika’nın, İsrail’in “ülkede yapılan soykırım çağrısı içeren açıklamaları engellemeye yönelik adım atmadığı” ve “soykırım teşkil eden eylemlerde bulunduğu”na yönelik iki temel iddiasının olduğunun altını çizdi.
Lieblich, Güney Afrika’nın İsrail aleyhine ICJ’de açtığı soykırım davasının hafife alınmaması ve olası etkilerinin göz ardı edilmemesi gerektiğini vurguladı.
Soykırım suçunun ICJ’de kanıtlanması için “öncelikle yok etme niyetinin” sonra ise “sahada bu niyeti teşvik eden belirli eylemlerin” ortaya konması gerektiğini belirten Lieblich, “Güney Afrika’ya göre (imha etme) niyeti üst düzey İsrailli isimlerin açıklamaları ve Gazze’nin (haritadan) silinmesi veya yerle bir edilmesine yönelik toplumsal atmosferle kanıtlanıyor.” ifadesini kullandı.
Lieblich, Güney Afrika’nın, Gazze’de sivillerin uğradığı yaygın zarar ve karşı karşıya kaldığı açlığın, söz konusu soykırım niyetini teşkil eden eylemler olduğunu savunduğunu bildirdi.
Üst düzey İsrailli yetkililerin “aşırılıkçı açıklamalarının” Gazze’deki sivil nüfusa zarar verme niyetinin kanıtı olarak görülebileceğine işaret eden Lieblich, “Genel olarak soykırım niyetini kanıtlamak zordur çünkü çatışmalar sırasında bu yönde hiçbir kamu açıklaması yapılmaz.” görüşünü paylaştı.
Lieblich, “Ancak Gazze’nin (haritadan) silinmesi hakkında bu sorumsuz açıklamalar İsrail’in neden böyle bir niyet taşımadığını açıklamasını gerektirecektir.” yorumunu yaptı.
ICJ’deki soykırım davasının Tel Aviv için bağlayıcılığına vurgu yapan Lieblich, ICJ’nin yetkilerini İsrail’in taraf olduğu bir anlaşmadan aldığını hatırlattı.
Hukuk uzmanı Lieblich, “Fakat bu, İsrail’in yetkisini reddettiği bir BM soruşturma komisyonu ya da Lahey’deki Uluslararası Ceza Mahkemesi değil. Bu, yetkilerini İsrail’in taraf olduğu bir anlaşmadan alan Uluslararası Adalet Divanı, dolayısıyla bunu reddedemez.” değerlendirmesinde bulundu.
Uluslararası Adalet Divanı’nın bir karar ya da ihtiyati tedbir çıkarması durumunda bunun derhal uygulanacağı anlamına gelmediğini kaydeden Lieblich, “Ancak bir kararla hatta geçici bir tedbirle İsrail’in soykırım yaptığı şüphesinin varlığını saptanırsa, bunun tarihsel anlatı açısından ne anlama geleceği düşünülmek zorunda. Bu nedenle de davanın mutlaka ciddiye alınması gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
Güney Afrika, İsrail hakkında “soykırım davası” açmıştı
Güney Afrika Cumhuriyeti, 29 Aralık’ta, İsrail’in 7 Ekim’den bu yana Gazze’de işlediği fiillerle 1948 tarihli BM Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’ni ihlal ettiği gerekçesiyle ICJ’de dava açarak İsrail için ihtiyati tedbir kararı alınmasını talep etmişti.
Başvuruda “İsrail’in eylemleri ve ihmalleri soykırım niteliğindedir, çünkü hususi soykırım niyetiyle işlenmiştir.” ifadelerine yer verilirken, yapılan eylemlerin “Gazze’deki Filistinlileri yok etmek” amacı taşıdığı vurgulanmıştı.
Dava, sözleşmenin 9. maddesine dayandırılmıştı
Soykırım Sözleşmesinin 9. maddesi uyarınca, bir devletin sözleşmenin maddelerini ihlal etmesi durumunda, sözleşmeye taraf herhangi bir devlet, ihlalci devlet aleyhine ICJ’de dava açabiliyor.
ICJ, aciliyet gerektiren durumlarda ihtiyati tedbir kararına hükmederek, söz konusu ihlallerin dava süreci sonlanana kadar durdurulmasına hükmedebiliyor.