Haiti, Suriye ve Lübnan’da tedavisinin kolay ve aşısının da bulunmasına rağmen aşırı su kirliliği nedeniyle kolera can almaya devam ediyor.
Günümüz şartlarında koleranın tedavisi diğer ölümcül hastalıklara nazaran oldukça kolay. Ancak sağlık altyapısının yetersizliği, aşıya geç erişim sağlanması ve hastalığın kaynağı olan kirli suyun temizlenememesi gibi nedenlerle kolera hızlı bir şekilde yayılabiliyor.
Haiti, Suriye ve Lübnan’da koleranın hızlı bir şekilde yayılmasının ana nedeni halkın kullandığı içme suyundaki yüksek seviyelere ulaşan kirlilik oranı ve bu suyun yeşil sebze gibi tarım ürünlerinde de kullanılıyor olması.
AA muhabiri, vakaların yaygın bir şekilde görüldüğü 3 ülkedeki son verileri derledi.
Haiti’de ölü sayısı 136’ya yükseldi
Haiti Sağlık Bakanlığının verilerine göre, kolera vakaları özellikle 2010-2019 yıllarında yaygın şekilde görülüyordu.
2019’dan Eylül 2022’ye kadar kolera vakalarının neredeyse hiç görülmediği Haiti’de, 2 Ekim’de ülkenin başkenti ve en büyük limana sahip şehri Port Au Prince’te kolera vakaları tespit edildi.
Sağlık Bakanlığının 10 Kasım’daki verilerine göre, şu ana kadar kolera nedeniyle 136 kişi hayatını kaybetti. Bu kişilerden 89’u hastanelerde, 47’si ise evlerinde vefat etti.
Sınır Tanımayan Doktorlar Basın Sorumlusu Alexandre Marcou, 9 Kasım’da yerel medyaya yaptığı açıklamada, “Genellikle metropollerde vakaların sayısında yüksek bir artış var. Kolera tedavisi için hastanelerde çok sınırlı bir yatak sayısı bulunuyor. Yatak sayısı 350 iken günlük vaka sayısı 250’ye ulaştı.” ifadelerini kullandı.
Tüm ülkelerde olduğu gibi Haiti’deki koleranın ana nedeni de su kirliliği veya su kesintilerinin yaşandığı bölgelerdeki hijyenden yoksun durum.
Haiti’de 2010’da patlak veren kolera salgını nedeniyle yaklaşık 10 bin kişi hayatını kaybetmiş, hastalık 800 bin kişiye bulaşmıştı.
Suriye’de 88 kişi vefat etti
Suriye’deki Esed rejiminin Sağlık Bakanlığı, 8 Kasım’da yaptığı yazılı açıklamada, (sadece rejimin kontrolündeki bölgelerde) bugüne kadar 1298 kolera vakasının tespit edildiğini, 49 kişinin ise kolera nedeniyle yaşamını yitirdiğini duyurdu.
Terör örgütü PKK/YPG işgalindeki bölgelerde ise vaka sayısının 21 bin 305’e ulaştığı, hastalığa bağlı ölü sayısının da 30’a yükseldiği açıklandı.
Suriye muhalefetine bağlı Destek Koordinasyon Birimi ile Salgınlar için Erken Uyarı ve Gözetleme Ağının 9 Kasım’daki verilerine göre, Suriye’nin kuzeyinde muhaliflerin ve rejim karşıtı silahlı grupların kontrolündeki bölgelerde vaka sayısı 8 bin 951 olarak kaydedildi, can kaybı ise 9’a yükseldi.
Ülke genelinde toplamda kolera kaynaklı can kaybı 88, vaka sayısı da 31 bin 544 olarak kaydedildi.
Lübnan’da can kaybı 18
Lübnan’da ilk kolera vakası ülkenin kuzey bölgesindeki Akkar vilayetinde 5 Ekim’de tespit edildi.
Ülkede 1 Kasım’dan bu yana kolera nedeniyle herhangi bir ölüm yaşanmazken, toplamda can kaybı 18 oldu.
Lübnan Sağlık Bakanlığının 10 Kasım’daki kolera bilançosuna göre, 21 kişide daha kolera tespit edilmesiyle toplam vaka sayısı 3 bin 160’a yükseldi.
Hastalıkla mücadele kapsamında Beyrut yönetimi, dün Dünya Sağlık Örgütü’nden 600 bin adet aşı teslim aldı.
Sağlık Bakanı Firas Abyad, dün düzenlediği basın toplantısında, aşıların ivedi bir şekilde vakaların yoğun olarak görüldüğü Akkar ve Bekaa bölgelerindeki hastanelere gönderileceğini ve aşılamaların hemen başlayacağını söyledi.
Avrupa Birliği de 9 Kasım’da kolera ile mücadele kapsamında Lübnan’a 800 bin avroluk para yardımı yapılacağını duyurmuştu.
Mısır ve Fransa da Lübnan’a ilaç ve aşı yardımında bulunmuştu.
Suriye ve Haiti’de olduğu gibi Lübnan’da da halkın içme suyunu temin ettiği nehirler ve kuyularda ciddi su kirliliği mevcut.
Ülkede son 2 yıldır ciddi elektrik kesintilerinin yaşanması nedeniyle su arıtma tesisleri, tam kapasiteli olarak çalışmadığı gibi atıl durumda bekliyor.
Kirli suyu arıtmadan tüketen Lübnanlılar ve kamplarda yaşayan Suriyeli mülteciler çok hızlı şekilde koleraya yakalanabiliyor.