Hamas yöneticisi Meşal, bir grup gençle dijital platform üzerinden gerçekleştirdiği toplantıda, Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları’nın, 7 Ekim sabahı İsrail’e “Aksa Tufanı” adıyla başlattığı kapsamlı saldırılara ve akabinde yaşanan gelişmelere değindi.
İsrail’in 7 Ekim’dekine benzer bir kaybı kaldıramayacağını kaydeden Meşal, ABD’nin bugün bir kara savaşı veya manevrası gerçekleştirmek suretiyle istediklerini minimum kayıpla elde etmek için “ortak planlama, yönetim ve niteliksel katılımla” savaşa yürüdüğünü ifade etti.
ABD’nin üç yol izlediğine dikkati çeken Meşal, bunlardan birinin Gazze’ye karadan girmemek olduğunu, bununla da Gazze’yi havadan vurması için İsrail’e uzun bir fırsat tanındığını belirtti.
Meşal, diğer bir yolun ise ABD’nin, direniş güçlerinin tünellerdeki gücünü bildiği için uzmanlarıyla birlikte müdahale edeceğini ve dolayısıyla Gazze’nin derinliklerine nüfuz etmek ve sinir gazı silahları kullanarak direnişçileri tünellerde bir süreliğine felç etmek için generaller, modern mühimmat ve rehineleri kurtarma konusunda uzman olan Delta Gücü’nü gönderdiğini aktardı.
Hamas yöneticisi Meşal, üçüncü yolun birinci ve ikinci yol tamamladıktan sonra gerçekleştirileceğini ve bunun taktiksel bir plan olduğunu, kuzeyden denizden veya kemer şeklinde veya kapsamlı bir şekilde giriş yapılmasının planlandığını, son iki gündür Han Yunus’un doğusunda nabzı ölçmeye yönelik girişimlerde bulunulduğunu söyledi.
Kara savaşının yaklaştığını ve tehlikeli bir aşamaya girildiğini belirten Meşal, İsrail ve ABD’nin kayıpları en aza indirmek ve 7 Ekim’deki ilk saldırıdan sonra ikinci bir saldırıyı önlemek için kapsamlı bir plan yaptığını ifade etti.
Meşal, “İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu zafer olmadan savaşı durduramaz, yolsuzluk suçlamalarıyla karşı karşıya olduğu için savaş ona bir iç krizle geri döner ve seferberliğe rağmen zafer yok. Şu anda daha fazla esirin serbest bırakılması, sınır kapılarının açılması ve siyaset ve medya aracılığıyla hedef alma dalgasının azaltılması yönünde görüşmeler yapılıyor.” diye konuştu.
İsrail’in Gazze’ye saldırılarında son durum
Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, 7 Ekim sabahı İsrail’e “Aksa Tufanı” adıyla kapsamlı saldırı başlattı.
İsrail ordusu da onlarca savaş uçağıyla Gazze Şeridi’ne saldırıya başladı.
Gazze’den düzenlenen saldırılarda 309’u asker 1400 İsraillinin öldüğü, 5 bin 132 İsraillinin yaralandığı aktarıldı.
Gazze’deki Filistin Sağlık Bakanlığı, İsrail’in Gazze’ye saldırılarında 2 bin 913’ü çocuk ve 1709’u kadın, 397’si yaşlı olmak üzere 7 bin 28 kişiyi öldürdüğünü, 18 bin 484 kişiyi de yaraladığını duyurdu.
İşgal altındaki Batı Şeria’da İsrail güçlerinin ve Yahudi yerleşimcilerin saldırılarında 106 Filistinlinin öldüğü belirtildi.
Çatışma bölgelerinde, çoğu İsrail bombardımanında 25 gazeteci yaşamını yitirdi.
İsrail-Lübnan sınırında 8 Ekim’den bu yana İsrail ordusu ile Hizbullah arasında yaşanan çatışmalarda ise 46 Hizbullah üyesinin yanı sıra İslami Cihad Hareketi’nden 6, Hamas’tan 3, Hizbullah destekli Sünni Direniş Tugayı mensuplarından da 2 kişi öldü, biri gazeteci 4 sivil hayatını kaybetti.
Lübnan tarafından düzenlenen saldırılarda da 3 İsrail askeri ve bir İsrailli sivil yaşamını yitirdi.
İsrail’in saldırıları nedeniyle Gazze Şeridi’nde gıda ve içme suyu konusunda ciddi kriz yaşanırken halk temiz olmayan suları tüketmek zorunda kalıyor.
İsrail’in ayrıca hastaneleri hedef alması ve kısıtlamaları dolayısıyla da hastanelerin önemli bir kısmı hizmet dışı kalırken, geriye kalan diğer hastanelerde hastalara ve yaralılara sağlık hizmeti vermek için gerekli ilaç ve tıbbi ekipman krizi yaşanıyor.