Selçuk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinden mezun olan 28 yaşındaki Işık, ardından Anadolu Üniversitesi Yaşlı Bakım Programı’nı bitirerek dikey geçişle Siirt Üniversitesi Hemşirelik Bölümü’nü tamamladı.
KKÜ Tıp Fakültesi Hastanesine 11 ay önce hemşire olarak atanan Hamza Işık, izin günlerinde ney, gitar, ut çalıp, kum sanatı, kara kalem, yağlı akrilik, ebru, hat, kaligrafiyle ilgilenerek iş stresini atıyor.
“Hemşirelik basit bir meslek değil”
Ayrıca izin günlerinde halk eğitimi merkezi, gençlik merkezi ve özel yerlerde ney, gitar, ut ve kanun kursları veren Hamza Işık, AA muhabirine, hastanede ekip arkadaşlarının kendisine çok yardımcı olduğunu anlattı.
Işık, insanlardan “Allah razı olsun.” cümlesini duyduğu zaman çok mutlu olduğunu belirterek, “O yüzden bu mesleği yaptığım için çok mutluyum. Bazı şeyler anlatılmıyor, biraz da yaşanması gerekiyor. İnsan işin içerisine girdiği zaman daha çok anlıyor. O duyguları şu anda cümlelerle ifade edemiyorum ama o anki durumu yaşamak gerekiyor. İşimi hakkıyla yaptığım zaman eve gittiğimde vicdanım rahat uyuyabiliyorum.” dedi.
“İyi ki sanat var”
Işık, işten çıktığı zaman veya izin günlerinde çeşitli merkezlerde resim ve ney kursları düzenlediğini söyledi.
Aynı zamanda bazen şehir dışı programlarında kum sanatı etkinliği yaptığını aktaran Işık, şunları kaydetti:
“Kum sanatını yapan çok az kişi var. Bunun yanında profesyonel olarak kara kalem, yağlı akrilik, ebru, hat, kaligrafi alanında da çalışmalarım ve eserlerim var. Yine boş kaldığım zamanlarda şiir yazıyorum ve beste yapıyorum. Beste olarak şu anda 2 eserim var. Eve gittiğim zaman bu sanatlarla bütün stresimi atıyorum. Bazen bir şiir açıp ışıkları kapatır ve kum sanatıyla o şiiri sadece yaşarım. O anki iş stresini atmaya çalışırım. İyi ki sanat var. Sait Faik Abasıyanık bir sözünde ‘Yazmasaydım ölürdüm.’ diyor. Ben de çizmeseydim ölürdüm.”