Almanya’nın Hanau kentinde 19 Şubat 2020’de ırkçı terörist Tobias Rathjen tarafından düzenlenen silahlı saldırıda ölen Sedat Gürbüz’ün annesi Emiş ve babası Selahattin Gürbüz, Alman devletinin kendilerine verdiği sözü tutmasını ve olayı aydınlatmasını istedi.
- Hanau’daki ırkçı terör saldırısında ölenlerin yakınları güvende hissetmiyor
AA muhabirine açıklamada bulunan Gürbüz ailesi, şehrin merkezinde elinde silahla insanların üzerine terör kurşunu yağdıran, daha sonra başka bölgeye giderek terör saldırısı gerçekleştiren kişinin sıradan bir katil olamayacağını ve yapılan açıklamalara inanmadıklarını söyledi.
19 Şubat gecesi oğlunun haberini nasıl aldığını anlatan gözü yaşlı anne Emiş Gürbüz, “Oğlum odaya büyük bir hışımla girdi ‘Ağabeyimin orada olaylar olmuş, 4 tane ölü var’ dedi. Biz nasıl kalktık bilmiyorum. Eşim Sedat’a telefon açtı ama Sedat çıkmadı. Biz yarım saatte Hanau’a vardık. Nasıl gittiğimizi de hiç hatırlamıyorum. Biz gidene kadar orası kapanmış. Polisler sorularımıza cevap vermedi, bizi hiçbir şekilde aydınlatmadı, bilgi vermedi. Sorduğumuzda gözümüzün içine bile bakamadı, yere baktı, hiçbir cevap vermedi. Biz sabah 06.30’a kadar oradaydık, sonra eve geldik. Saat 10.00-11.00 arası 3-4 polis gelmiş ve Sedat’ın üzerinden çıkanları ve o belgeyi getirmişler, (öldüğünü) söylemişler, o kadar.” dedi.
Kendilerini güvende hissetmediklerini belirten anne Gürbüz, “Bu sürede acımız tabii ki çok çok fazlalaştı, özlem çok fazla, endişemiz tabii ki var, güvende değiliz, korkuyoruz. Zaten iki çocuğum vardı, şimdi ben öbürü için çok korkuyorum. Elimden gelse eve bağlayacağım ama yapamıyorum, genç delikanlı çocuk çıkmak istiyor ama korkumuz çok. Hiç güvencem yok artık, asla ve de asla. Polismiş, politikacısıymış hiçbirine kim olursa olsun güvenmiyorum ben artık bunların, korkuyorum.” ifadesini kullandı.
“Hiçbiri sözünde durmadı”
Üst düzey Alman devlet yetkililerin kendilerine olayı aydınlatma sözü verdiğini ancak bu sözlerin tutulmadığını anlatan anne Emiş Gürbüz, şu iddialarda bulundu:
“Olayın başında Cumhurbaşkanı (Frank-Walter) Steinmeier geldi, (eski) Başbakan (Angela) Merkel geldi, sözler verildi, aydınlatılacağımızı söylediler ama asla sözler tutulmadı. Güya hepsi görevini iyi yapmış o gece, asla. Hiçbir zaman bunlar suçunu kabul etmiyor ama her yerde suç vardı. Zaten katil 3 ay önce bildirilmiş ama dikkate almadılar. Çünkü neden? Bu planlı, projeli plan olduğu için emir büyük yerden geldi, katil görevini yaptı ve katil susturuldu. Katil asla ve asla kendini öldürmedi, ben inanmıyorum. Susturuldu katil. Bunların elinde bu katillerden çok var. Düğmeye basılıyor, katil geliyor görevini yapıyor, ondan sonra katil susturuluyor, hepsi bu. 30 yıldır bu böyle devam ediyor.”
Gençlere de seslenen acılı anne, “Gençler çok dikkat etsinler, gelip gittikleri yerlere, konuştuklarına görüştüklerine dikkat etsinler. Aman ha kendilerini çok kollasınlar, annelerini yakmasınlar, ağlatmasınlar. Allah’ım onları korusun, Allah’a emanet olsunlar ama çok da dikkat etsinler. Benim çocuğum gibi böyle 30 yaşında.” dedi.
Sorular yanıt bekliyor
Baba Selahattin Gürbüz de küçük oğlunun odaya girip ağabeyinin iş yerinde çıkan olayda 4 kişinin öldüğünü söyleyince Sedat’a bir şey olduğunu anladığını belirterek “Sabah 11’de polisler ellerinde poşetle çocuğumun anahtarını, kimliğini, parasını, cebindeki eşyalarını getirmişler, o zaman öğrendik Sedat’ımızın vefat ettiğini. Oğlumun her şeyi aynı yerde duruyor, kıyafetleri, yatağı, eşyaları, hiç değiştirmedik, saati, telefonu hepsi bıraktığı yerde duruyor, ayakkabısına kadar ve bunlar ben yaşadığım sürece duracak.” şeklinde konuştu.
Geçen iki yıla rağmen birçok sorunun cevapsız kaldığını vurgulayan baba Gürbüz, bu soruların yanıtlanmasını isteyerek şunları dile getirdi:
“Alman devleti bu süreçte yanımızda oluyor gibi görünüyor ama kesinlikle olmadılar. Aradan 2 sene geçti, hala bir şey aydınlanmadı. Katilin babasının kapısına polis koymuşlar korumak için. O gece operasyonda 13 ırkçı polis varmış. Olay akşam 10’da oluyor, polisler sabah 5’te katilin evine giriyor, o saate kadar polisler ne yaptı? Katili kim öldürdü? Kendi kendini mi öldürdü, yoksa polisler mi öldürdü? Bizde bunlar soru işareti, bu soruların cevaplarını bilemiyoruz.”
Birlik ve beraberlik mesajı veren Selahattin Gürbüz, “Böyle olaylar bir daha yaşanmasın diye birlik olmak lazım, destek olmak lazım, unutmamak ve unutturmamak lazım ancak böyle bu işin üstesinden gelebiliriz.” dedi.
Irkçı terör saldırısı
Hanau kentinde 19 Şubat 2020 gecesi iki kafeye düzenlenen ırkçı terör saldırısında, aralarında 4 Türk’ün de bulunduğu 9 kişi hayatını kaybetmişti.
Özel harekat timinin operasyonunda, saldırıyı düzenleyen 43 yaşındaki ırkçı terörist Tobias Rathjen ve 72 yaşındaki annesi evlerinde ölü bulunmuştu.
Saldırgan Rathjen’in avcılık belgesi olduğu ve ardında bir mektupla video bıraktığı kaydedilmişti.
Dönemin Başbakanı Angela Merkel saldırıyla ilgili “Irkçılık zehirdir, nefret de zehirdir ve bu zehir toplumumuzda vardır.” ifadelerini kullanmıştı.
Federal Savcılık tarafından Aralık 2021’de yapılan açıklamada, saldırıyla ilgili soruşturma kapsamında başka kişilerin suç ortağı, azmettirici veya yardımcı olduğuna ya da failin bir sırdaşı bulunduğuna dair yeterli delil bulunamadığı gerekçesiyle takipsizlik kararı verildiği bildirilmişti.