Kılınç, BM Genel Kurulu’nda düzenlenen “Sendai Çerçevesi Yüksek Düzeyli Ara Dönem Gözden Geçirme Toplantısı”nda konuştu.
Depremler öncesi Hatay’a ailesini ziyaret etmek için geldiğini anlatan Kılınç, “Saat 04.17’de derin uykumdan çok güçlü sarsıntılarla uyandım. Ailem ve ben dışarıya kaçmayı başardık.” dedi.
Kılınç, deprem anında çok çaresiz ve savunmasız hissettiğini, zamana karşı yarışarak güvenli bölge arayışına girdiklerini aktardı.
Güneşin doğuşuyla birlikte şehirdeki yıkımı görmeye başladıklarını ifade eden Kılınç, “Şehrimde 14 bin bina yıkıldı. Manhattan’da her beş binadan birinin yıkıldığını düşünün. Sadece benim şehrim değil, 10 şehir daha etkilendi. Depremlerden etkilenen alan bazılarınızın ülkelerinden bile daha büyük.” diye konuştu.
Kılınç, depremlerin ardından bir de yangın ve sel felaketinin şehrini vurduğunu anlattı.
Yıkımın boyutu nedeniyle depremlerin ardından ilk etapta ulaşımın çok zor olduğunu kaydeden Kılınç, “Yetkililerin hemen büyük yardım sağlamasını bu durum çok zorlaştırdı. Yetkililerle birlikte yardım örgütleri ve yabancı ülkelerden gelen kişileri görmek moralimizi düzeltti. Tüm depremzedeler adına bu zor günlerde ülkemize destek olanlara teşekkürlerimi iletmek isterim.” şeklinde konuştu.
Kılınç, şunları kaydetti:
“Bir afetzedenin neler hissettiğini ve deneyimlerini daha iyi anlamanız için sizinle hikayemi paylaşmak istedim. Umarım burada kaydedeceğiniz ilerleme, dünyada daha az afetzedenin olmasına yol açar.”
“Afetler sınır tanımıyor”
BM 77. Genel Kurul Başkanı Csaba Körösi ise Kılınç’a teşekkür ederek,”Sizin ilk elden aktardığınız bilgi sayesinde risklerin ve boşlukların belirlenmesi ile daha dayanaklı bir gelecek için ne yapılması gerektiği konusunda öğreneceğimiz çok şey var.” diye konuştu.
Körösi, “Türkiye ve Suriye’de meydana gelen depremler ile Myanmar ve Bangladeş’teki kasırgaların ortaya koyduğu üzere afetler sınır tanımıyor. Aynı zamanda birbirlerine bağlılar.” dedi.
Sendai Çerçevesi’nin bu alanda bir ilk olduğunu ve bir nevi zamanının ötesinde bir anlaşma olduğunu ifade eden Körösi, bu çerçeve kapsamında üye ülkelerin afet öncesinde risklerle başa çıkmaya odaklanmaya karar aldığını anımsattı.
Körösi, 2015’te imzalanan çerçevenin üzerinden geçen 8 yılda ise kaydedilen ilerlemenin yeterli olmadığına işaret ederek, bu zaman dilimi içinde afetlerden etkilenen kişi sayısının 80 kat arttığına dikkati çekti.
Bilimsel kabiliyetler ve risk yönetiminin iyileştirilmesinin önem taşıdığına işaret eden Körösi, “Bu şekilde toplumlarımız afetlerin getirdiği şoklarla daha rahat baş edebilir. Yeni bir risk ortamına hazırlanmak için çok taraflı sistemi yenilemeniz için çağrıda bulunuyorum.” ifadelerini kullandı.
Üye ülkeler toplantı kapsamında oydaşmayla afet riskini azaltma alanında bir siyasi deklarasyonu da onayladı.
Sendai Çerçevesi
Sendai Çerçevesi, 18 Mart 2015’te Japonya’nın Sendai kentinde düzenlenen Üçüncü BM Dünya Afet Riskini Azaltma Konferansı’nda kabul edilmişti.
Çerçeve, 2030’a kadar “Afet riskini ve bireylerin, işletmelerin, toplulukların ve ülkelerin afet nedeniyle can, geçim kaynağı, sağlık ve ekonomik, fiziksel, sosyal, kültürel ve çevresel varlık kayıplarını önemli ölçüde azaltmayı” hedefliyor.